BASINA VE KAMUOYUNA
İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi ve Diyarbakır Kayıp Yakınlarının “Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” sloganıyla her cumartesi günü düzenledikleri oturma eylemleri 582’nci haftaya ulaşıldı. Bu hafta da koronavirüs (kovid-19) salgın hastalık tehdidi nedeniyle geçici bir süre ve ikinci bir duyuruya kadar dışarıda düzenlediğimiz kayıp oturma eylemini kitlesel olarak düzenlememekteyiz.
Zorla Kaybettirmeler, “BM Kişilerin Gözaltında Kayıptan Korunmaları ile İlgili Uluslararası Sözleşme”sine göre yaygın ve sistematik işlenmesinden dolayı insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak kabul edilmektedir. Özellikle bölgemiz olmak üzere bir bütün olarak Türkiye’de 20. yüzyılın başından bu yana ciddi bir şekilde zorla kaybetme olayları yaşanmaktadır. 24 Nisan 1915’te 250 Ermeni aydını ve siyasetçisinin evlerinden zorla alınarak gözaltında kaybedilmeleri Türkiye’de zorla kaybettirme silsilesinin başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Yine devamı gelen yıllarda 1937 Dersim’de sayısız insan ailelerinden koparılmak suretiyle zorla kaybettirildi. Yakında dönemde 1980 Askeri Darbesi sonrası muhalif kesime dönük yapılan sistemli ve planlı politikalarla binlerce insan gözaltında zorla kaybettirildi, yargısız bir şekilde infaz edildi, faili meçhul bir cinayete kurban edildiler. Türkiye’de hakikatler ortaya çıkartılmadığından ve bir türlü geçmişle yüzleşme sağlanamadığından dolayı zorla kaybetme olayları uzun yıllarca bu şekilde aralıksız devam etti. Yaşanan bu zorla kaybetme olayları kayıp yakınlarında olduğu gibi bir bütün olarak toplumda onarılması güç tahribatlara yol açtı. Bizler kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları olarak her fırsatta yaptığım açıklamalarla zorla kaybetmelerle ilgili nihai çözümün hakikatlerin ortaya çıkartılması, geçmişle yüzleşmenin sağlanması ve kayıp yakınlarını tatmin edecek bir adaletin tesis edilmesi olduğunu vurguluyoruz. Ülkemiz gibi zorla kaybetmelerin yaşandığı bir çok ülke hakikatleri ortaya çıkartıp geçmişle yüzleşme sağlayarak kayıp yakınları ve toplumun acılarını dindirebilmiştir.
582’nci haftada hakikat, geçmişle yüzleşme ve adalet talebimizi bir kez daha vurgulayarak devlet ve siyasal iktidarın gerekli adımları atmasını bekliyoruz.
Her hafta olduğu gibi bu haftada bir kayıp hikayesini sizlerle paylaşıyoruz.
Kayıp : Aydın TEKAY
Olay Tarihi : 11 Nisan 1994
Olay Yeri : Lice - Diyarbakır
Aydın TEKAY, Diyarbakır’ın Lice ilçesi Dilber Köyü’nde yaşıyordu. Evli ve iki çocuk babasıydı. TEKAY, ailesine bakacak kimse olmadığı için askere gidememişti. Kendisi sebze satarak geçimini sağlıyordu.
11 Nisan 1994 tarihinde köy otobüsü ile Diyarbakır’dan köyüne gelirken, Kocaköy Jandarma Komutanlığınca otobüs durduruldu. Otobüs bir süre içindeki yolcularla birlikte bekletildi. Bu sırada Aydın Tekay, asker kaçağı olduğu gerekçesiyle gözaltına alındı. Duruma şahitlik eden köylüleri Aydın Tekay'ın ailesini durumdan haberdar ettiler.
Annesi hemen bir dilekçe ile Diyarbakır DGM Başsavcılığına başvurdu ve oğlunun akıbetini sordu. Savcılık dilekçeyi kayıt altına alarak geri verdi. Aile, Aydın Tekay’ın gözaltında kaybedilmesinden bir ay sonra "Çatışmada öldü ve Jandarma tarafından dönemin Lice belediye başkanına teslim edildi." şeklinde söylentiler duydu. Ancak bu söylentiler dışında ona dair bir haber alamadı.
Abdulkadir Aygan’ın itiraflarından sonra, 2009 yılında İHD Diyarbakır Şubemize başvuran annesi; oğlunun 1994’den beri kayıp olduğunu söyledi. Kaybedildikten sonra DGM Başsavcılığına başvuru yaptığını ve savcılıkça kendilerine bir belge verildiğini belirtti. Belgede, Aydın Tekay’ın 24 Nisan 1994 tarihinde Kocaköy Jandarma Komutanlığı’nca gözaltına alındığına dair 18788 sicil nolu DGM savcısı tarafından dilekçesine kaşeli, imzalı not düşülmüştü. Resmi ağızlardan gözaltına alındığı ailesine söylenmesine rağmen, Aydın Tekay’dan bir daha haber alınamadı.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Kurulu’na zorla kaybetmeler, yargısız infaz ve keyfi uygulamaların incelenmesi için 2012 yılı sonrası gönderilen 150 dosya içinde incelemeye alınan 10 dosyadan biri Aydın Tekay’a aitti. 18 Kasım 2014 tarihinde gönderilen dosyaları incelemeye alan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Kurulu, Türkiye’ye Aydın Tekay’ın da aralarında olduğu kayıp yurttaşların akıbetini sordu.