ORTAK AÇIKLAMA- İşkence hiç bir koşulda kabul edilemezdir

28.06.2020

BASINA VE KAMUOYUNA 

Mardin ilinden yürütülen bir soruşturma kapsamında 26 Haziran 2020 tarihi akşam saatlerinde Diyarbakır’daki evine düzenlenen baskınla gözaltına alınan Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu ve Tevgera Jinên Azad (TJA) üyesi Sevil Rojbin Çetin, ev baskını sırasında 3 saate yakın işkence ve kötü muameleye maruz bırakılmıştır. 

Sevil Rojbin Çetin’in beyanına göre, Yaklaşık 3 buçuk saat süren ev baskınında, bina sakinlerinin dışarı çıkmasına izin verilmemiş, kapıyı balyozla kıran polis, 2 köpeği Çetin’in üzerine salarak ciddi şekilde yaralanmasına sebep olmuştur. Çetin, köpek saldırısı sonucu bacaklarından ve vücudunun birçok yerinden ağır yaralar almıştır. Baskın boyunca gözleri kapatılarak silah kabzaları ve fiziksel şiddetle işkenceye maruz bırakılmıştır. Bunların yanı sıra, cinsiyetçi küfür, gözleri kapatılarak fotoğraflarının çekilmesiyle de cinsel tacize maruz bırakılmıştır. Sağlık Raporundan aldığımız bilgiye göre iki bacakta da köpek ısırması, belinde ayakkabı izi, dudağında patlama, vücudunun ve kollarının her yerinde darp ve cebir izi, sağlık raporu ile belgelenmiştir.  Polis baskınında Çetin’e; “Evin 5'inci katta olsaydı, sen aşağı atlamış olurdun” denilmiştir.

Sevil Rojbin Çetin, “İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezaya Karşı Sözleşme’nin’’ yıldönümünde, 26 Haziran “İşkence Görenlerle Dayanışma Günü’nde’’  trajik bir şekilde işkenceye maruz bırakılmıştır. Türkiye’nin de taraf olduğu bu sözleşme, insan onur ve değerlerini korumak için işkenceyi mutlak anlamda yasaklar. Bu yasak, normlar hiyerarşisi açısından üstün kural, başka bir deyişle buyruk kural niteliğindedir. Dolayısıyla hiçbir koşulda istisnası olamaz. Türkiye ‘’İşkenceye Karşı Sözleşme’yi’’ 1988 yılında kabul etmiş, Anayasa ve Ceza Kanunu’nda işkenceyi yasaklamıştır ve işkenceye sıfır tolerans taahhüdünde bulunmuştur. Ekonomiden toplum sağlığına kadar ülkenin tüm meselelerini güvenlik sorunu haline getiren mevcut siyasal iktidarın baskı ve kontrole dayalı yönetme biçimiyle günümüzde tüm ülke adeta işkence mekânı haline gelmiştir. Aynı zamanda kadına yönelik şiddetle mücadele pratiğine bakıldığı zaman da Türkiye’nin kadına yönelik şiddeti önleme konusunda yerinde saydığı, kadınlar başta olmak üzere muhalif tüm kesimleri hedef haline getirdiği bir gerçektir. Özellikle son zamanlarda bölgemizde kadın aktivistlerine yönelik ciddi bir baskı, özel bir politika söz konusudur. Bu baskılar aynı zamanda kadın ve kadın hakları mücadelesine yöneliktir.

Bizler, Diyarbakır Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ağı olarak kurulduğumuz günden bu yana, yerelde hak kurumları ve sivil toplum kurumları olarak kadına yönelik şiddet konusunda çalışmalar yürütmekteyiz. Bileşen kurumlara yapılan başvuru sayısı ve kadınların maruz kaldığı şiddet türlerini ve şiddeti önlemeye ilişkin çözüm önerilerimizi kamuoyuyla paylaştık. Kadına yönelik şiddet konusunda farkındalık çalışmaları ve çalıştaylar yaptık. Bugün de kadına yönelik şiddetin sadece ev içinde değil daha yapısal ve tüm sistem içerisinde beslenerek üretildiğini yeniden ifade ediyoruz. Sevil Rojbin Çetin’e yönelik yapılan işkenceyi kınıyoruz! Yaşatılan bu korkunç işkenceye rağmen Sevil Rojbin Çetin’in halen gözaltında tutuluyor olmasıyla işkence devam ettirilmektedir. Derin ruhsal travmalar yaratabilecek böylesine insanlık dışı bir işkenceden sonra  kanser hastası olan Sevil Rojbin’in bir an önce hem fiziksel hem de psikolojik destek alabileceği koşullara kavuşması gerekmektedir. Sevil Rojbin Çetin derhal serbest bırakılmalıdır! 

Sevil Rojbin Çetin’ e uygulanan bu insanlık dışı işkenceyi fotoğraf çekerek belgeleyen avukatı, Tem Şubede müvekkilleri ile görüşmeye gittiği esnada hakkında soruşturma başlatıldığı ve kolluk tarafından ifadesinin alınacağı tarafına bildirilmiştir. Görevini yapan avukatın değil, mesleğini kötüye kullanan işkenceyi yapan kişi veya kişiler hakkında Diyarbakır Valiliği ve Cumhuriyet Başsavcılığı bu konu hakkında derhal açıklama yapmalı ve ilgililer hakkında soruşturma başlatmalıdır. Sorumlu kişiler kolluk görevlileri acilen tespit edilmeli, görevden alınmalı ve haklarında adli ve idari soruşturma başlatılmalıdır. Kolluk güçlerinin bu kadar pervasızca ve çekinmeden işkence yöntemine başvurmaları, cezasızlık politikasının sonucudur. 

Söz konusu işkence hiç bir koşulda kabul edilemezdir. İşkencenin boyutu Sevil Rojbin Çetin’in yaşamına kast eder niteliktedir. Bizler kadın hakları savunucuları olarak, ilgililer cezalandırılıncaya dek bu olayın takipçisi olacağımızı kamuoyuna bildiriyoruz. 


DİYARBAKIR KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE AĞI

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi - Kadın Komisyonu
Diyarbakır Barosu - Kadın Hakları Merkezi
Diyarbakır Tabip Odası - Hekimlik ve Kadın Sağlığı Komisyonu
Rosa Kadın Derneği
Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD)
KESK
TMMOB Amed İKK Kadın Komisyonu
Derûnnasên Mezopotamyayê (DER MEZ)
DAKAR-DER
Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği (SHUDER) Diyarbakır Şubesi