Halepçe Soykırımını Lanetliyoruz.

16.03.2022

 

16 Mart 1988 tarihinde Irak Kürdistanı’nın Halepçe kentinde Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin yönetimindeki Baas rejimine bağlı güçler tarafından Kimyasal Silahlar kullanılarak gerçekleştirilen soykırım, Kürtlerin belleğine kazınmış kara bir gün olarak tarihe geçmiştir. Kürtlere yönelik sistematik yok etme saldırıları kapsamında Rejimin yetkilendirdiği “Kürt kasabı” lakaplı Ali Hasan El-Mecit (Kimyasal Ali) emriyle hardal ve sarin gazları yüklü kimyasal bombalar Halepçe üzerine bırakılmış ve insanlık tarihine unutulmayacak kara bir sayfa eklenmiştir.

Hiroşima ve Nagazaki’den sonra 20.yy’ın en büyük kimyasal silahlı saldırısı olan Halepçe Soykırımı, o sabah “keskin elma” kokusunun ardından 10 binden fazla Kürdün zehirlenerek ölümüne neden olmuştur. Kısa süre içinde binlerce kadın, çocuk ve erkek; sığınaklarda, evlerde, sokaklarda ölüme yakalanmıştır. Sonrasında ise bölgede Hiroşima’yı geride bırakacak oranda engelli doğum ve kalıtsal hastalıklar ortaya çıkmıştır.

Irak Kürdistanı’nda gerçekleşen soykırımın ayak sesleri önceden duyulsa da ne yazık ki dünya ve insanlık bu çığlık karşısında sessiz kalmayı yeğlemiştir. Nitekim Soykırım; 1986 yılında Saddam Hüseyin’in Kürtleri yok etmek üzere başlattığı; binlerce köyün yerle bir edildiği, Kürtlerin çöllere sürülerek toplu halde canlı canlı çukurlara gömüldükleri, tarihin şahit olduğu en acımasız işkence yöntemleriyle sindirildikleri, toplamda 100.000’den fazla Kürdün katledildiği Enfal Harekâtı’nın yalnızca bir hamlesiydi. Ancak günümüzde olduğu gibi o gün de uluslararası hak örgütleri dışında, özellikle devletler nezdinde Soykırım görmezden gelinmiştir.

Bugüne baktığımızda, tarihteki benzer acılardan ders alınmadığı görülmekte, devletlerarasındaki silahlanma yarışı bütün hızıyla devam etmekte, dünya kaynaklarının büyük bir bölümü silahlanmaya ayrılmaktadır. Tarihin acı deneyimleri ve hafızası hala sıcaklığını koruyorken yeni savaşların insanlığa soykırımlar, açlık, ölüm, işkence, tecavüz ve halklar arası nefretten başka bir şey vermeyeceği açıktır. Bizler İHD olarak, benzer şekilde Türkiye’de de Kürt sorununun siyaset kurumu tarafından barışçıl yöntemlerle çözülmesi gerektiğini ve yaşanan şiddetin ve çatışmanın ağır insan hakları ihlalleri dışında bir sonuç vermeyeceğini tekrarlıyoruz. Kürt Sorununa demokratik ve barışçıl çözüm Türkiye siyasetinin en önemli ve acil gündemi olmalıdır.

İHD, Türkiye’de Halepçe Katliamını anma günü olarak bilinen 16 Mart gününü “Kürt Soykırım Günü” olarak tanıma kararı almış ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin bu soykırımı tanımasını talep etmiştir. Bu kapsamda, tarihteki sayısız soykırımlar arasında yerini alan Halepçe, Devlet tarafından “Soykırım” olarak tanınmalı; her yıl ulusal ve uluslararası platformlarda anılarak insanlığın hafızasına kazınmalı ve bir daha benzeri bir vahşet yaşanmaması adına kolektif vicdan güçlendirilmelidir.

Bizler İnsan Hakları Derneği ve hak savunucuları olarak; savunduğumuz ilkeler ve evrensel hukuk normları gereği; dün olduğu gibi bugün de savaşa, soykırıma, katliama ve yaşam hakkını topluca tehdit eden tüm saldırılara karşıyız. Başka Halepçeler yaşanmasın diye, barış hakkı için bu mücadeleyi sürdürmekte kararlıyız.

“ Bir daha asla”  diyerek, Halepçe Soykırımını hep hatırlatacak ve anacağız.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ DİYARBAKIR ŞUBESİ