YAŞAMI İNSAN ONURUNU SAVUNUYORUZ!
Türkiye hapishanelerindeki mahpus nüfusunda her geçen gün ciddi bir artış yaşanmaktadır. Bu artış, yaşanan ihlallerin önemli ölçüde artmasına neden olurken, var olan sorunların tespiti ve çözümünü elzem hale getirmektedir.
Türkiye’de hapishaneler, başta muhalifler olmak üzere siyasi iktidar tarafından "tehlikeli" olarak değerlendirilen insanların tutulduğu mekanlar haline gelmiştir. İşkence, insanlık dışı ve kötü muamele, yalnızca politik mahpuslara değil; insanlık onuruna aykırı tutulma halini reddeden adli mahpuslara karşı da bir yöntem olarak uygulanmaktadır.
Hapishanelerde “insanca” yaşamı sağlamak için getirilmiş “asgari standart” kurallar vardır, Özgürlüğünden yoksun bırakılan herkese, insan haklarının gerektirdiği gibi saygılı davranılmalıdır. Hapsetmenin, başlıca ceza infaz yöntemi olarak varlığını koruduğu ve mahpus sayısının her yıl arttığı Türkiye’de hapishanelerin insan hakları ve uluslararası standartlar ile olabildiğince uyumlu hale getirilmesi gerekir.
Ulusal ve uluslararası mevzuata göre hapis cezası sadece ve sadece hapsedilen kişiyi özgürlüğünden yoksun bırakmak anlamına gelmektedir; hapsedilen kişiye hiçbir şekilde “zalimane, insanlık dışı, aşağılayıcı ve onur kırıcı davranışlarda” bulunulamaz; mahpuslara insanlık onuruna aykırı davranılamaz.
Kamuoyuna yansıdığı ve hak örgütlerinin ziyaretleri neticesinde belirttikleri üzere, Silivri 5 No’lu L Tipi kapalı Hapishanesinde kalan mahpuslara ceza infaz kurumu görevlilerince işkence ettikleri iddia edilmiş ve bu işkence nedeni ile Ferhan Yılmaz adlı mahpus yaşamını yitirdiği ifade edilmiştir. Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 13.04.2022 tarihinde iddiaların gerçeği yansıtmadığı şeklinde yazılı açıklama yapılmıştır.
İnsan hakları hukukunda, insan haklarının korunmasında ve bu anlayışın doğal sonucu olarak yaşanılan ihlallerde de sorumluluğun devletlere ait olduğu uluslararası belgelerle tarif edilmiştir. İhlallere ilişkin adli ve idari makamlarca, yaşam hakkının ihlal edilmesi ve işkence yasağına aykırı eylemler nedeni ile kamu görevlileri hakkında etkin bir soruşturma yürütülmelidir. Silivri’de yaşanan ve kamuoyuna yansıyan iddialar hapishane idaresinin yaşam hakkına ve işkence yasağına dair tüm yükümlülüklerini ihlal ettiği görülmektedir. Ancak Silivri Cumhuriyet Başsavcılığından yapılan yazılı açıklama, iddiaların araştırılması ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılması yönündeki beklentilerin uzağındadır. Bu açıklama ile savcılık makamı, soruşturma işlemleri henüz tamamlanmadan, iddialar hakkında yürütülen soruşturma konusunda isteksizliğini, hareketsizliğini ortaya koymaktadır. Bu da Türkiye’de politika halini alan cezasızlığı, bu politika ile sorumluları ortaya çıkaracak şekilde yeterli ve etkin soruşturma yürütülmesinin sağlanmayacağını göstermektedir.
Biz insan hakları savunucuları olarak belirtmek isteriz ki;
Hapishanelerde mahpuslara yönelik işkence ve kötü muamele uygulamalarından derhal vazgeçilmeli; hukuka aykırı fiiller gerçekleştiren kamu görevlileri hakkında etkin soruşturma mekanizmaları işletilmelidir. Bizler aşağıda isimleri belirtilen kurumlar olarak bu ihlallerin takipçisi olacağımızı belirtiyor, yaşanan hak ihlallerin bir an evvel sonlandırılması için herkesi sorumlu olmaya davet ediyoruz.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Diyarbakır Barosu
TMMOB Amed İl Kordinasyonu KESK Amed Şubeler Platformu
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Diyarbakır Temsilciliği ÖHD Diyarbakır Şubesi
Diyarbakır Tabip Odası DİSK Diyarbakır Bölge Başkanlığı
Rosa Kadın Derneği