Kayıp Yakınları: 13 yaşında katledilen Serhat Kazak’ın faillerini sordu

18.06.2022

İnsan Hakları Derneği (İHD)  Diyarbakır Şubesi ve Kayıp Yakınlarının her hafta düzenlediği “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” oturma eyleminin 697’nci haftası gerçekleştirildi. Eyleme İHD Diyarbakır Şubesi yönetim kurulu üyeleri, hak savunucuları, sivil toplum örgütleri temsilcileri ve kayıp yakınları katıldı. Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde yapılan eylemde, kayıpların fotoğrafları taşındı. Kayıp yakınları bu hafta, Hakkari’nin Şemdinli ilçesinde 1992 tarihinde katledilen 13 yaşındaki Serhat Kazak’ın faillerini sordu.

Oturma eylemi öncesi konuşan İHD Diyarbakır Şubesi Başkan Yardımcısı Ezgi Sıla Demir, “Değerli basın emekçileri kayıp anneleri, kayıp yakınları ve aramızda bulunan hak savunucuları; ‘Kayıplar bulunsun failler yargılansın’ oturma eylemimizin 697. Haftasında bir kez daha burada sizlerleyiz. Yüzlerce haftadır kayıpların akıbetini ortaya çıkarılması ve faillerinin hakkettiği cezayı alması için mücadele eden annelerimizin yanındayız. Son kaybımızın akıbeti ortaya çıkana kadar bu mücadelemizin süreceğini özellikle belirtmek isterim.

Geçtiğimiz hafta, 90’lı yıllarda JİTEM tarafından sorgu merkezi olarak kullanılan eski Saraykapı Cezaevi’nde insan iskeletleri ve kemikleri ortaya çıktı.  Daha önce de 2012 yılında yine bir firmaya ait restorasyon çalışmalarında yaklaşık 23 insan kafatası ortaya çıkmıştı. O dönem soruşturma makamı dosyayı alelacele kapatmış, dönemin AKP milletvekilleri buranın bir mezarlık olduğunu iddia etmişti. Ve soruşturma makamı, bulunan kemiklerin hayvan kemikleri olduğunu söyleyip dosyayı kapatmıştı. Elbette bizler bu mekanda, özellikle 90’lı yıllarda JİTEM tarafından sorgulanıp kaybedilen kayıplarımızın olabileceği ihtimalinin yüksek olduğunu biliyoruz. İnsan Hakları Derneği olarak, bu olayın takipçisi olduğumuzu ve bize başvuran ailelerimiz ile birlikte gerçeklerin ortaya çıkması için her türlü hukuksal girişimlerde bulunacağımızı belirtmek isteriz.

Kayıplarımızı ararken, hak ihlallerine karşı mücadele ederken bizi yalnız bırakmayan, sesimizi duyuran, hak arayışımızı görünür kılan, basın emekçilerine yönelik yargısal baskı artmıştır.  Yurttaşların özgür ve doğru habere ulaşmasını sağlayan, bin bir emekle her şartta haberi bizlere ulaştırmaya çalışan Kürt gazetecilere yönelik artan yargısal baskı ile halkın haber alma hakkı ve basın özgürlüğü engellenmektedir.

Buradan bir kez daha yineleyelim, Gazetecilik suç değildir. Yine siz değerli basın emekçilerine de teşekkürü bir borç biliriz. Gerçekleri karanlıkta bırakmayan, hakikati topluma bir sorumluk olarak sunan gazetecilerin yanında olduğumuzu ve İHD olarak bu davanın yakın takipçisi olacağımızı belirtmek isteriz” dedi.

Ardından İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Fırat Akdeniz, Hakkari-Şemdinli’de henüz 13 yaşındayken katledilen Serhat Kazak’ın hikayesini okudu.  Akdeniz, “13 yaşındaki Serhat Kazak, ilkokul son sınıfa gidiyordu. O dönem Şemdinli’ye yeni gelen Özel Harekât Timleri Serhat’ın okuduğu Cumhuriyet İlköğretim Okulunun bodrum katında kalıyorlardı. Serhat bir gün okula giderken boynuna ve beline sarı, kırmızı, yeşil renklerden yapılmış bir poşi bağlar. Serhat’ı bu şekilde gören dönemin İlçe Kaymakamı, Özel Harekât Timlerine seslenerek “Bu çocuğun boynundaki paçavraları sökün” der. Ancak Serhat bu duruma direnerek “Ben Kürdüm ve bunları çıkarmayacağım” deyip oradan ayrılır. Bu olaydan kısa bir süre sonra bir gün okul çıkışı Serhat yanında Halit adlı bir arkadaşıyla birlikte evlerine gitmek üzere okuldan ayrılırlar. Akşam saati olmasına rağmen Serhat eve gitmez ve ailesi merak edip ilçedeki tüm akrabalarının evlerini arar ancak Serhat’ı bir türlü bulamaz. Ertesi gün amcası Hayrettin KAZAK, sabah erken saatte Yüksekova’daki akrabalarının evine gider ama Serhat oraya da gitmemiştir. Serhat’ın amcası hemen Şemdinli’ye geri döner. Aynı gün saat 10.00 sıralarında Serhat’ın küçük kardeşi dışarıda bağırır. Serhat’ın cesedi evlerinin duvar dibine atılmıştır.

Ailenin anlatımlarına göre; O civarda bulunan Hakkârili inşaat işçileri, Özel Harekât timlerini Serhat’ın cesedini atarken görürler ancak işçiler korktukları için bu duruma sessiz kalırlar. Yetkililer ise aileye Serhat’ın elektrik direğindeki elektrik akımına kapılarak öldüğünü söylerler. Ailenin beyanına göre bahsedilen elektrik direği yetkililerin söylediği şekilde demir bir direk değil, PTT’nin Telefon hatlarında kullanılan ve ağaçtan yapılmış bir direktir. Ayrıca uzun süreden beri elektrik bağlı olmayan bir direktir. Serhat’ın cansız bedeninin bırakıldığı olay yerine Cumhuriyet Savcısı, İlçe Kaymakamı ve dönemin milletvekili Mustafa Zeydan gelir. Serhat’ın amcası, savcıya yeğeninin Özel Harekât Timlerince öldürüldüğünü söyler. Özel Harekâtçıların kaldığı okul bodrumuna gittiğini ve orada Serhat’a verilen elektrik kablosu, kan izleri, yüksek elektrik etkisiyle kopan saçlarını dahi gördüğünü söyler. Ancak herhangi bir işlem yapılmaz. Olaydan sonra öldürülen Serhat’ın cesedine otopsi işlemi de yapılmaz. Serhat’ın babası Şerafettin Kazak o dönem Almanya’da çalışmaktadır ve olaydan sonra gelip otopsi yaptırtmak ister ancak aile dolaylı olarak tehdit edilmeye başlandığından can güvenlikleri olmadığı için otopsiyi yaptıramazlar. O Tarihten beri Serhat Kazak dosyası faili meçhul olarak raflarda yerini alır” diye anlattı.

Etkinlik, faili meçhul bir şekilde öldürülen Serhat Kazak ve diğer tüm kayıp ve faili meçhul siyasi cinayetlere kurban gidenler için 1 dakikalık oturma eylemiyle son buldu.