Kayıp Yakınları: Fehmi Tosun’un akıbetini sordu

17.10.2022

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 714’üncü haftası gerçekleştirildi. Eyleme kayıp yakınları, insan hakları savunucuları ve sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı. Koşuyolu Parkı’nda bulunan Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleşen eylemde, kayıpların fotoğrafları taşındı. Bu hafta, İstanbul'da 19 Ekim 1995 tarihinde gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun'un akıbeti soruldu.

Eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şubesi Sekreteri Yakup Güven şunları söyledi:

“Gözaltında zorla kaybedilenlerin ve faili meçhul cinayetlerin soruşturulması ile akıbetlerinin ortaya çıkarılması için burada toplanıyorken, her geçen gün yaşam hakkı ihlalleriyle ilgili işkence ve kötü muamele yasağını ihlal eden yeni gelişmelerle karşı karşıyayız.

Ne yazık ki dün Bartın’da meydana gelen iş kazasında çok sayıda işçinin, iş cinayeti sonucu yaşamını yitirdiğine tanıklık etti.  Yeterli denetim mekanizmasının olmaması, tedbirlerin alınmaması sebepleriyle sistematikleşen iş cinayetleri çok sayıda işçi, emekçi yurttaşımızın canına sebep oldu. Biz bu hususla ilgili sorumluların etkin soruşturmalarla tespit edilmesi ve hak ettikleri cezaları almalarını talep ediyoruz.

Geçen hafta kamuoyuna yansıdığı üzere Yüksekova’da demokratik, anayasal yürüyüş haklarını kullanan çok sayıda insanın, kolluk görevlilerinin saldırısı sonucu kötü muameleye maruz kaldığını gördük. Özellikle bir Kürt milletvekilinin darp edildiğini, bacağının kırıldığını ve hastaneye kaldırıldığını gördük. Biz yeni ihlaller mağduriyetler oluşmasın diye her hafta burada sesimizi yükseltmeye çalışırken, ne yazık ki her hafta ihlaller yeni şekilleriyle ama aynı failler ile ortaya çıkıyor.

Bu haftaki kayıp eylemimizde 90’lı yılların başında kaybedilen Fehmi Tosun’un akıbetini soracağız. Tosun’un ailesi Cumartesi eylemlerinin en başından beri faillerin ortaya çıkarılması, yargılanması ve sorumluların cezalandırılmasına yönelik mücadelesini aralıksız bir şekilde devam ediyor. Biz de kayıplarımızın akıbetleri ortaya çıkıncaya, failler etkili soruşturmalarla yargılanıp cezalandırılıncaya kadar ailelerimizle, kayıp yakınlarıyla mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz.”

İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Fırat Akdeniz ise Fehmi Tosun’un kaybedilme hikayesini paylaştı. Tosun’un kaybedilirken 35 yaşında ve 5 çocuk babası olduğunu hatırlatan Akdeniz şöyle devam etti:

“Fehmi Tosun için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz.

714 haftadır bu topraklarda bir devlet politikası olarak uygulanan gözaltında kaybetme suçunda hesap verebilirliğin sağlanması ve hakikatin ortaya çıkarılması için mücadele ediyoruz.

714 haftadır ısrarla hatırlatıyoruz: gözaltında kaybetmeler ancak insan haklarının sistematik olarak ihlal edildiği şartlarda gerçekleşebilir. Bu şartları yaratan da cezasızlık sisteminin varlığıdır.

Bu yüzden 714 haftadır her yolu her imkânı kullanarak devleti insan hakları ihlallerine ve cezasızlığa son vererek evrensel hukuktan doğan yükümlülüklerini yerine getirmeye çağırıyoruz.

714. Haftamızda üç kuşaktır gözaltında kaybetmeleri çevreleyen sessizlik duvarında gedikler açma mücadelesi yürüten Tosun Ailesi’nin hakikat ve adalet arayışına tanıklık edeceğiz bu hafta.

35 yaşındaki 5 çocuk babası Fehmi Tosun Lice’nin Licok köyünde yaşıyordu. Siyasal şiddetin bin bir halinin mekânı olan Lice ve köylerinde ağır bir baskı ortamı vardı. Tosun Ailesi bu baskı ortamında ağır bedeller ödedi. Köylerinde yaşama olanakları yok edilen Tosun ailesi İstanbul’a göç etmek zorunda kaldı.

Fehmi Tosun, 19 Ekim 1995 sabahı yakın arkadaşı Hüseyin Aydemir ile birlikte Avcılar’daki evinde kahvaltı etti. Kahvaltı sonrası birlikte evden ayrılan iki arkadaş bir daha geri dönemedi.

Fehmi Tosun akşam saatlerinde  silahlı, telsizli, sivil giysili üç kişi tarafından 34 UD 597 plakalı beyaz Renault araçla evinin önüne getirildi. Bu kişilerle evin bahçesine doğru ilerlerken kendisini gören eşi ve çocuklarına “Beni öldürecekler!” diye bağırdı. Onlar Fehmi'nin yanına koşunca zorla araca bindirilerek götürüldü. Olaya mahalleliler de tanık oldu.

Hemen Avcılar Karakolu’na giden Hanım Tosun olanları anlattı eşini kaçıran aracın plakasını verdi ve duruma müdahale edilmesini istedi. Plakayı kontrol eden ve telefonla görüşmeler yapan polisler “ Bizim yapacağımız bir şey yok” dedi.

Hanım Tosun ve İnsan Hakları Derneği tüm yasal yollara başvurdu, olayı hükümetin ilgili birimlerine ve kamuoyunun gündemine taşıdı. Ancak Fehmi Tosun’un gözaltına alındığı kabul edilmedi ve kendisinden bir daha haber alınamadı.

İç hukuktan sonuç alınamayınca dava  AİHM’e taşındı. 2003 yılında sonuçlanan davada hükümet AİHM’e verdiği savunmada “Hükümetimiz Fehmi Tosun'un kaybolması olayının meydana gelmesinden dolayı üzgündür. Bir kimsenin kaybolması olayı hakkındaki soruşturmanın eksik yapılmasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2. maddesinin ihlalini oluşturduğu kabul edilmektedir.” dedi.

Ancak AİHM’de  Fehmi Tosun’un yaşam hakkı ihlali ile ilgili devletin sorumluluğunu kabul eden mevcut iktidarı Fehmi Tosun dosyasında etkin bir soruşturma yapılmasını sağlama yükümlülüğünü yerine getirmedi. Zamanaşımından takipsizlik kararı verilen dosya kapatıldı. Takipsizlik kararlarına yapılan itirazlar reddedildi. İdari ve yargısal yollarının tamamını tüketen aile, Anayasa Mahkemesine yaptığı bireysel başvurudan da sonuç alamadı.

Fehmi Tosun’un gözaltında kaybedilişinin 27. Yılında bir kez daha talep ediyoruz:

Devlet,  Fehmi Tosun’un akıbetine dair derhal etkili soruşturma yapma yükümlülüğünü yerine getirsin, suçtan sorumlu olanları tespit edip cezalandırılmalarını sağlasın.

Kaç yıl geçerse geçsin; Fehmi Tosun için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.

Şimdi de; gözaltında kaybedilen Fehim TOSUN ve diğer tüm kayıp ve faili meçhul siyasi cinayetlere kurban gidenler için 1 dakikalık oturma eylemine geçiyoruz.”

İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ

KAYIP KOMİSYONU