Katledilen Meryem Sevim için açıklama

19.11.2022

Değerli basın emekçileri, Sivil Toplum Kuruluşları ve katılımcılar,

25 Kasım’a giderken kadına yönelik şiddetin son bulması amacıyla bir arada olduğumuz, sesimizi yükselttiğimiz, mücadele ettiğimiz bu zaman diliminde (ne yazık ki) 13 Kasım 2022 tarihinde Musa Sevim tarafından öldürülen Meryem Sevim için bir araya gelmiş bulunmaktayız.

Musa Sevim tarafından uzun süre duygusal birlikteliğe zorlanan Meryem Sevim, kendisiyle birlikte olmak istemediğini belirtmesine rağmen katledildiği güne kadar sistematik olarak psikolojik şiddete maruz kalmıştır. Meryem’e kendisiyle evlenmesi için baskı yapan fail, evlenme teklifinin reddedilmesinin akabinde Meryem’i canice katletmiştir.

Meryem’in öldürülmesinin ardından başlatılan soruşturma ile Musa Sevim hakkında yakalama kararı verilmiş ancak fail henüz yakalanmamıştır.

Biliyoruz ki Musa Sevim gibi kadınlar tarafından reddedildiklerinde öldürmeyi kendinde hak görecek kadar zalimleşen erkekler, kadınların iradelerini yok sayan, kadınların kendi hayatlarına dair karar almalarına tahammül edemeyen zihniyetin ürünüdür. Egemen eril anlayışın tahakküm ve baskı ile kurduğu, kadını iradesiz ve bir obje gibi konumlandıran sistemin temeli ancak kadınlar kendi hayatları ile ilgili karar almaya başladıklarında yıkılacak ve yıkılan sistemin küllerinden kadınların barışı haykırdıkları şiddetsiz dünya tahayyülü doğacaktır.

Ve yine biliyoruz ki eşit, adil ve şiddetsiz bir dünya tahayyülünün önündeki en büyük engel eril mikro ve makro iktidarlardır. Hâkimiyet alanlarının sarsıldığını hissettikleri an vahşice saldırmaktan geri durmayan bu iktidarların kadınların direniş ve yükselişine karşı çıkışları, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinde tezahür etmektedir.

“Kadın cinayetleri politiktir ve her kadın cinayetinde faillerden biri devlettir.” 

Erkek zihniyetinin devleti, devletin bireyi etkilediği gerçeği göz önüne alındığında kadın cinayetlerinin devletin ürettiği politikalardan bağımsız olduğunu düşünmek mümkün değildir. Kamu otoritelerinin  kadın mücadelesine yönelik nefret söylemleri,  kadın hakları aktivistlerinin hedef gösterilmesi, mağdur suçlayıcılık ve bireysel silahlanmanın artması, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin başlıca nedenlerindendir. İstanbul sözleşmesinden tek taraflı çekilen iktidar, 6284 Sayılı Kanunu etkin uygulamayan mekanizmalar ile yargılama süreçlerini cezasızlığı ilke edinerek sonuçlandıran yargı, sorumluluğunu yerine getirmemektedir ve bunun da failleri cesaretlendirdiği açıktır.

Kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin tamamen sona ermesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanarak toplumun algısının değişmesi için topyekûn bir mücadele, devletin, sivil toplumun ve bireysel aktivizmin vazgeçilmez bir parçası olmalıdır.

Cezasızlık politikalarının önüne geçilmesi için etkin bir soruşturmanın yürütülmesi elzemdir. Fail Musa Sevim’in derhal yakalanması ve hak ettiği cezayı alması için adil bir yargılama sürecinin yürütülmesi gerekmektedir. Meryem Sevim’e Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı diler, sürecin takipçisi olduğumuzu kamuoyuna duyururuz.

Diyarbakır Şiddetle Mücadele Ağı