Hukuka aykırı bir biçimde tutuklanan tüm hak savunucuları, siyasetçiler, avukatlar ve gazeteciler serbest bırakılmalı

29.04.2023

 

Diyarbakır’da hak savunuculuğuna ve sivil alana yönelik artan baskı politikalarına karşı, Genel Başkanımız Eren Keskin’in katılımıyla; hak, emek ve meslek örgütleri ile Koşuyolu Parkı İnsan Hakları Anıtı önünde basın açıklaması yapıldı.

Açıklama öncesi konuşan Eren Keskin, “Bugün hala gözaltına alınan arkadaşlarımız var. Burada genç insan hakları savunucusu arkadaşlarımız da var, 30 yıl bu mücadelenin içinde olan bizler de varız. Bu kader hiç değişmedi. Bu coğrafyadaki her türlü insancıl hak talebi şiddetle bastırıldı. Devlet politikasında hiçbir değişiklik olmadı. Kürt hukukçu, Kürt sanatçı, Kürt sendikacı olmamızdan rahatsızlar. Silahımız yok, neden bizleri gözaltına alıyor, tutukluyor, söz hakkı vermiyorsunuz? Sadece barış istiyoruz. Sadece barışçıl çözüm istediğimiz için cumhuriyetten yana baskı altındayız. Değişik bir devlet politikası; anlamak, çözmek mümkün değil. Konuşmak isteyenleri tutuklamak ne demek? Biz varız ve var olmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı ise "İnsan hakları mücadelesinin içinde olan tüm insanlarımızla bu mücadeleyi sonuna kadar götürmekten hiçbir zaman vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz. Barış olmadan, hak ihlalleri ortadan kalkmadan bizlerin iyi olabilmesi mümkün değil. Onlar ne kadar hak ihlali gerçekleştirirse, biz de o kadar mücadelenin güçlenmesine katkı sunuyoruz. Kazanacağımız günler yakındır diyoruz." dedi.

Açıklamayı İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun okudu.

Zeytun, “Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında 25.04.2023 tarihinde 21 ilde yapılan ev baskınları ile aralarında insan hakları savunucuları, avukatlar, gazeteciler, sanatçılar ve siyasetçilerin olduğu en az 144 kişi gözaltına alınmıştır. İlgili soruşturma dosyası hakkında kısıtlılık kararı verilmiş, gözaltıları müteakip 24 saat süreyle avukat görüş kısıtlaması getirilmiştir. Gözaltına alınanlar hakkında, gözaltı işleminin üçüncü gününden itibaren savcılık sorgusu başlamış, sorgu ve ifadeler dördüncü günün sonunda tamamlanabilmiştir. Savcılık ve hakimlik işlemlerinin ardından gözaltındaki 144 kişiden, 41 kişi hakkında tutuklama kararı verilmiş, en az 48 kişi hakkında ise adli kontrol uygulaması kararlaştırılmıştır.

Bu sabah itibari ile kamuoyuna yansıyan bilgilere göre; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan bir soruşturma kapsamında 49 kişi hakkında yakalama kararı çıkarılmış, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu ve Mezopotamya Ajansı Editörü Sedat Yılmaz’ın da aralarında bulunduğu birçok yurttaş gözaltına alınmıştır.

Değerli Basın Emekçileri;

İnsan hakları mücadelesi yürütürken sürekli olarak karşı karşıya kaldığımız hukuk dışı politikaların son dönemde dozajı artmış, sivil alanı hedef alan bu antidemokratik yöntem ve uygulamalar gündelik ve kamusal yaşamın her alanına sirayet edecek boyutlara ulaşmıştır. Ülkemizde hak mücadelesi yürüten sivil toplum örgütü üyeleri, sivil siyasetin egemen kılınabilmesi için uzun yıllardır bedel ödeyerek emek veren politikacılar, adil yargılanma hakkının kutsallığını savunan avukatlar, toplumun bilgi edinme hakkını uygulanabilir hale getirmeye çalışan basın emekçileri; ne yazık gelenek haline geldiği üzere sürekli bir yargı baskısıyla karşılaşmaktadırlar. Son yıllarda artan bir yoğunlukla gözaltına alınıp tutuklanan ve çoğu hala tutuklu bulunan Kürt siyasetçi ve aydınları, 2022 yılının Haziran ayında tutuklanıp haklarındaki iddianame bir yıl sonra hazırlan gazeteciler, haklarında sürekli savcılık soruşturmaları açılan insan hakları savunucuları sözünü ettiğimiz baskı politikalarının mağdurlarının sadece bir kısmıdırlar.

90’lı yıllarda yakınları gözaltında zorla kaybedilen veya faili meçhul cinayetlerle katledilen Cumartesi insanlarının mücadelesinin yine son haftalarda çeşitli kolluk müdahalesine maruz kalması, kayıp yakınlarının demokratik ve anayasal hak olan eylem ve etkinliklerinin yasaklanması ve gözaltına alınmaları sivil/demokratik alanın nasıl bir kuşatma altında olduğu konusunda önemli bir hakikati gözler önüne sermektedir.

Sivil alan üzerindeki bu baskının rutin bir hal alması, biz hak savunucularının alışmayı kabul edebileceği bir olgu değildir. Bizler ülkenin hukuksuzluklarla, insan hakları ihlalleriyle yüzleşilmesi gerektiğini savunuyorken her geçen gün şiddeti artan hak ihlallerini, basın özgürlüğünü savunuyorken basının susturulması çabasını, adil yargılanma ve savunma hakkını savunuyorken avukatlara dönük baskıyı, sivil siyasetin önünün açılmasını talep ediyorken sivil siyaset kanallarının daraltılmasını hukuki ve demokratik bulmadığımızı belirtmek istiyoruz.

Değerli Basın Emekçileri;

Son gözaltı ve tutuklamaların süreç itibariyle seçim dönemine denk gelmesi hiç kuşku yok ki tesadüfi değildir, bunun seçim güvenliğini etkileyebileceğini de biliyoruz. Fakat bizler söz konusu soruşturmanın diğer benzer soruşturmalarda olduğu gibi salt seçim gündemi içerisinde değerlendirilemeyecek kadar vahim nitelikte olduğunun da farkındayız. Zira bu uygulamalar, uzun yıllardır sistematik bir biçimde muhatabı veya tanıkları olduğumuz uygulamalardır. Yine bu uygulamalar, bu güne kadar değişen siyasi iktidarlarla beraber başlayan veya son bulan uygulamalar olmamıştır. Öte yandan hak savunuculuğuna ve sivil alana yönelik artan baskı politikalarının yürütücüsü olan siyasi iktidarın sorumluluğunu asli olarak görmekle beraber, yaşanan bunca ihlale, hukuksuzluğu ve antidemokratik müdahalelere karşı ses çıkarmayı sorumluluk olarak kabul etmeyen diğer tüm siyaset kurumlarının da önemli bir sorumluluğunun söz konusu olduğunu belirtmek istiyoruz.

Hak, emek ve meslek örgütleri olarak siyasi iktidarın bu politikalardan vazgeçmesi gerektiğini belirterek, 25 Nisan 2023 tarihinde gözaltına alınıp ve hukuka aykırı bir biçimde tutuklanan tüm insan hakları savunucularının, siyasetçilerin, avukatların ve basın çalışanlarının bir an önce serbest bırakılmalarını istiyoruz.”