İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi tarafından hazırlanan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2022 Yılı İnsan Hakları İhlalleri Rapor'u düzenlenen basın toplantısı ile kamuoyuna açıklandı. Açıklanan raporda yer alan verilere göre, 2022 yılında bölge kentlerinde yaşam hakkı, işkence ve kötü muamele, hapishanelerdeki ihlaller, kişi güvenliği ve özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğü öne çıkan ihlal konuları oldu.
Şube binasında düzenlenen toplantıya İHD Genel Başkan Yardımcısı Rehşan Bataray Saman, İHD Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölge Temsilcisi Mehmet Tahir Saçaklı, İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, İHD MYK ve Diyarbakır Şube Yönetim Kurulu Üyesi Ercan Yılmaz ve İHD Diyarbakır Şube Yönetim Kurulu Üyesi Jiyan Ormanlı katıldı. Basın toplantısında açıklamada bulunan Bataray Saman, "Bölgemizde uzun yıllardır “Kürt Meselesi” odaklı sürdürülen otoriter devlet-hükümet politikaları sonucunda 2022 yılında da fiili OHAL rejimi uygulamaları ile hak ihlalleri artış göstermeye devam etmiştir. Şiddete dayalı bu politikalar ile ırkçı yaklaşımlar, ayrımcı uygulamalar ve cinsiyetçi yaklaşımlar derinleşmiş; bölgede özellikle kolluk görevlilerinin faili olduğu birçok yaşam hakkı ihlali gerçekleşmiştir. Kürt meselesi ile birlikte süre gelen çatışma ortamı, Türkiye’nin iç ve dış politikadaki istikrarsızlığını devam ettirmiştir." dedi.
Açıklama metnini tamamı şu şekilde:
Basına ve Kamuoyuna
İnsan Hakları Derneği Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2022 Yılı İnsan Hakları İhlallerine ilişkin; şubelerimize yapılan başvurular ve basına yansıyan bilgilerden elde ettiğimiz verilerle hazırladığımız rapor ve değerlendirmemizi sizlerle paylaşmak için bir aradayız.
Bölgemizde uzun yıllardır “Kürt Meselesi” odaklı sürdürülen otoriter devlet-hükümet politikaları sonucunda 2022 yılında da fiili OHAL rejimi uygulamaları ile hak ihlalleri artış göstermeye devam etmiştir. Şiddete dayalı bu politikalar ile ırkçı yaklaşımlar, ayrımcı uygulamalar ve cinsiyetçi yaklaşımlar derinleşmiş; bölgede özellikle kolluk görevlilerinin faili olduğu birçok yaşam hakkı ihlali gerçekleşmiştir. Kürt meselesi ile birlikte süre gelen çatışma ortamı, Türkiye’nin iç ve dış politikadaki istikrarsızlığını devam ettirmiştir.
Çatışmaların sonlandırılmasına yönelik diyalog ve müzakere yöntemlerinden gün geçtikçe uzaklaşılmıştır. Soruna güvenlik odaklı ve askeri yöntemlerle yaklaşım sonucu, bölgede toplumsal yaşamı tümüyle etkileyen ağır bir çatışma bilançosu ortaya çıkmıştır. “Sınır ötesi” ne gönderilen silahlı insansız hava araçları (SİHA) ve uçaklar ile yapılan saldırılarda sivillerin yaşamını yitirmesine neden olan birçok yaşam hakkı ihlalinin yaşandığına dair bilgiler, 2022 yılında da uzun süre kamuoyu gündeminde yer almıştır. Bölgede çatışmalı ortam ve diğer nedenler bahane edilerek, örgüt militanlarına ait mezarlıkların tahrip edildiği; mezarlık ziyaretlerinin engellendiği, mezarlık ziyaretleri sırasında yurttaşlara yönelik hakaret ile kötü muamele fiillerinin işlendiği derneğimize yapılan başvurular ile ortaya çıkmıştır.
Ayrıca Türkiye sınırları dışındaki çatışma bölgelerinde kimyasal silah kullanıldığına dair birçok iddia basına yansımış; kimyasal silahların kullanılması ile ilgili Türkiye’de yaşayan birçok aile, yakınlarının bu kimyasal silah kullanımı nedeniyle yaşamını yitirdiğini belirterek derneğimize konunun araştırılması talebiyle başvuru yapmıştır. Kimyasal silah kullanıldığı iddialarının araştırılmasını talep eden birçok insan hakları ve bilim insanı ise hedef gösterilmiş; bu hedef göstermeler nedeniyle Adli Tıp Uzmanı ve Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı 27 Ekim 2022 tarihinde tutuklanmıştır. Şebnem Korur Fincancı hakkında gerçekleştirilen yargılama sonucunda 2 yıl 8 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilerek; tahliye edilmiştir. Otoriter ve güvenlik odaklı politikaların etkisi ile hukuk, demokrasi ve insan hakları konularında onarılması güç tahribatlar yaşanmıştır. Bölgede çatışma ortamının yarattığı insan hakları krizinin yanı sıra, 2018’de hissedilmeye başlanan ekonomik kriz 2022 yılında derinleşerek devam etmiştir.
Bölgede 2022 yılında “kişi güvenliği ve özgürlüğü”, “örgütlenme özgürlüğü”, “düşünce ve ifade özgürlüğü” haklarına yönelik baskılar sonucu haksız gözaltı ve tutuklamalar da artarak devam etmiştir. Devlet ile Hükümetin anti-demokratik karar ve uygulamalarına itiraz eden yurttaşlar, gözaltı ve tutuklama ile karşılaşmış; birçok yurttaş ise muhalif kimliklerinden dolayı ekonomik-sosyal haklarından mahrum bırakılmıştır. Özellikle Kürt siyasetçi ve hak savunucuları; “yasa dışı örgüt üyeliği”, “yasa dışı örgüt propagandası yapmak”, “yasa dışı örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” gibi ağır suçlamalar ile karşı karşıya bırakılmışlardır. Bölgede siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri tarafından düzenlenmek istenen toplantı ve gösteri yürüyüşleri ile basın açıklamaları ise valiliklerin eylem ve etkinlik yasağı kararı veya gayri resmi talimatlarla kolluk görevlileri tarafından birçok kez engellenmiştir. 2022 yılı insan hakları ve diğer örgütler için de zorlu bir yıl olmuştur. Birçok sivil toplum örgütünün gerçekleştirdiği faaliyetler, basın açıklamaları etkinlikler soruşturma ve suç konusu edilmiştir. Derneğimizin faaliyetlerini ilgilendirmeyen bir soruşturma konusu nedeniyle 3 Şubat 2022 tarihinde dernek binamızda Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının talimatı ile arama işlemi gerçekleştirilerek; derneğimize ait bilgisayar ve diğer materyallere el konulmuştur. Yine birçok sosyal medya hesabından derneğimizi hedef gösteren paylaşımlar gerçekleştirilmiştir. Derneğimiz tarafından ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur.
Bölgede her yıl olduğu gibi 2022 yılında da kentteki birçok sivil toplum, kadın, meslek ve diğer örgütlerin gerçekleştirmek istediği İnsan Hakları Haftası etkinlikleri de otoriter ve baskıcı devlet/hükümet politikalarının sonucunda engellenmeye çalışılmıştır. 11 Aralık 2022 tarihinde Diyarbakır Koşuyolu Parkında gerçekleştirilmek istenen ve hasta ile infazı yakılan mahpus yakınları ve insan hakları haftası etkinliklerini düzenleyen örgütler tarafından yapılmak istenen basın açıklaması engellenmiş; birçok hak savunucusu ve insan hakları aktivisti kötü muamele ile idari para cezası gibi hukuka aykırı tedbirler ile karşı karşıya bırakılmıştır.
Siyasal iktidarın politikaları sonucunda, muhalif kesimler örgütlenme şansı bulamamakta, sürekli baskılanarak susturulmaya çalışılmaktadır. Bu bağlamda, politika yapıcılara ve siyasi partilere yönelik baskılar özellikle Halkların Demokratik Partisi (HDP) hakkında 2021 yılında kapatma istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde açılan dava ile kendini göstermişti. 2022 yılında da Halkların Demokratik Partisine (HDP) yönelik kapatma davası devam etmiştir. Tarafsızlığı ve bağımsızlığı konusunda tartışmaların odağı olan yargı erki, siyasal rejimin yargı kurumunu siyasallaştırması ile paralel olarak, siyasi parti kapatma yöntemine başvurması ile Kürt meselesini de çözümsüz bırakmaktadır. Parti kapatma davalarının yanı sıra, özellikle Kürt politikacılara yönelik “Kobane” adı verilen siyasi dava yargılamaları ile yurttaşların temsil edilmesi ve politika yapma hakkı ellerinden alınmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ihlal kararlarına rağmen, HDP’nin önceki dönem eş başkanları, milletvekilleri ve kayyım atanarak görevlerinden uzaklaştırılan belediye eş başkanlarının hapishanede tutulduklarını hatırlatmak isteriz. Seçme ve seçilme hakkını tümü ile ortadan kaldıran ve kalıcı bir idari yönetim haline getirilen kayyım politikası da bütün uygulamaları ile devam etmektedir.
Bölgede, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi 2022 yılında da hapishanede tutulan mahpuslara yönelik gerçekleştirildiği iddia edilen birçok hak ihlali başvurusu derneğimize gerçekleştirilmiştir. Hapishanelerde tecrit ve izolasyon, işkence ve kötü muamele yasağının ihlali, sevk/sürgünler, haber alma ve verme hakkının engellenmesi, infaz uzatma/yakma uygulamaları, tedavi hakkının engellenmesi, yaşam hakkı ihlalleri gibi daha birçok hak ihlalinin gerçekleştiği; ihlali gerçekleştiren kamu görevlilerinin ise etkin bir idari ve adli soruşturmadan geçirilmedikleri veya yargılanan kamu görevlilerinin cezasızlık politikasının sonucu olarak hiç ceza almadıkları veya verilen cezaların ihlallerin gerçekleşmesini engellemediği tespit edilmiştir. Hapishanelerde özellikle Tecrit ve İzolasyon uygulamalarının en çarpıcı örneği İmralı F Tipi Hapishanesindeki durumda somutlaşmıştır. PKK Lideri Abdullah ÖCALAN ile birlikte İmralı F Tipi Hapishanesinde tutulan mahpusların avukat, aile ve telefon görüşü ile haberleşme ve haber alma hakları keyfi bir şekilde engellenmektedir. Birçok hak ve hukuk örgütü tarafından gerçekleştirilen başvuruya rağmen tecrit ve izolasyon uygulaması devam etmektedir. Derneğimiz de birçok defa tecridin bir işkence yöntemi olduğunu ve hapishanede tutulan mahpusların tecrit ve izolasyon uygulamalarına maruz bırakılamayacağını belirtmiştir.
Derneğimiz tarafından hapishanede yaşanan hak ihlallerine karşı hapishane ziyaretleri, raporlama, suç duyurusu, kamuoyu oluşturma gibi faaliyetler yürütülmüş; hasta ve infazı yakılan mahpusların durumuna dikkat çekmek için gerçekleştirilen adalet nöbetlerine de destek verilmiştir. Özellikle kamuoyunun gündeminde uzun zamandır yer edinen hasta mahpuslar ile infazı uzatılan/yakılan mahpusların aileleri tarafından gerçekleştirilen Adalet Nöbeti eylemleri birçok defa engellenmeye çalışılmıştır. Mahpus yakınları tarafından birçok ilde 2022 yılında da gerçekleştirilen eylemler Adli Tıp Kurumu ve Adliyeler önünde devam etmiştir. Türkiye’de birçok kez dile getirdiğimiz gibi, hapishaneler terbiye etme ve muhalifleri susturma mekânları olarak işletilmektedir. Yeni yapılan hapishaneler Devlet/Hükümet tarafından birer hizmet olarak sunulmakta; muhaliflere yönelik operasyonlar sonucunda keyfi tutuklama kararları ile toplumdaki diğer muhalif kesimlere gözdağı verilmektedir.
Bölgede birçok hak ihlalinin yanı sıra, bu hak ihlallerinin ortaya çıkmasına olanak sağlayan ve hak ihlallerini kamuoyuna duyuran Kürt gazeteciler 2022 yılında da soruşturma, gözaltı ve tutuklamalar ile yargı tacizine maruz bırakılmışlardır. 8 Haziran 2022 tarihinde ev ve işyerlerine yapılan baskın ile 21 Kürt basın emekçisi gözaltına alınmış; 16 gazeteci hakkında tutuklama kararı verilmiştir. Gazetecilere yönelik “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” gibi suçlamalar yöneltilmiştir. Gazetecilerin mesleki faaliyetleri suç konusu yapılmış; halkın haber alma hakkı, basın özgürlüğü ve kişi özgürlüğü ile güvenliği hakkı ihlal edilmiştir.
Türkiye genelinde olduğu gibi Bölgede de kadına yönelik şiddet olayları ve kadın cinayetleri artarak devam etmiştir. Artan kadın cinayetleri ve şiddete odaklanılması ve buna yönelik politikalar geliştirilmesi gerekirken, kadın hakları mücadelesinin kazanımlarının tartışmaya açılması, İstanbul Sözleşmesine ilişkin süreç, kadına yönelik şiddetin artmasına neden olmaktadır. Yargının kadına yönelik şiddet dosyalarındaki yaklaşımı ve ihlalleri tetikleyen karar ve uygulamaları uzun yıllardır tartışma konusu iken, 20 Mart 2021 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan İstanbul Sözleşmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı fesih kararı Danıştay tarafından 19 Temmuz 2022 tarihinde onaylandı. Bu kararın etkisi, Türkiye’nin batı illerinin yanı sıra özellikle bölgede de artarak devam eden kadın cinayetlerinde, faillerin -kendi ifadelerine yansıyacak şekilde- cezasızlık algısını perçinlemiştir. Bununla birlikte kadınların örgütlü olduğu demokratik ve hak mücadelelerini sürdürdüğü yapılara yönelik adli ve idari soruşturmalar bu yıl da hızından kaybetmedi. Toplumsal gösteri ve yürüyüşlerle demokratik itirazların, kamusal alanlarda örgütlenmesi keyfi idari yasaklarla engellenmeye çalışılmıştır. Yaşanan tüm baskı ve olumsuzluklara karşın, Kürt kadınları bölgenin her yerinde; özgürlük, adalet, eşitlik ve kadın hakları talepleriyle itirazlarını yükseltmeye devam etmiştir.
Kürt meselesi; Türkiye’nin en temel hak, özgürlük ve demokratikleşme sorunu olarak varlığını korumaktadır. Sorunun barışçıl, demokratik ve adil çözümüne yönelik esas olarak iktidar tarafından içtenlikli, bütünlüklü adımların atılmaması, yanı sıra Ortadoğu’daki gelişmelerin de etkisi ile 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinin hemen ardından başlayan silahlı çatışma ortamı halen sürmekte ve başta yaşam hakkı olmak üzere ağır ve ciddi insan hakları ihlallerine yol açmaktadır. Tespit etmeye çalıştığımız hak ihlalleri bilanço ve verilerdeki şiddet ve çatışmaların bölgede yarattığı ağır tahribat somut olarak görülmektedir. Hak savunucuları olarak bizler, Kürt meselesinin her zaman demokratik, barışçıl ve adil çözümünü savunduk. İHD olarak barışın inşası için barış deklarasyonu ile tutumuzu sürdürdük; barış nöbetleri ile de barışın tartışılmasına katkı sunmaya çalıştık. Türkiye’de 2023 yılında gerçekleşecek olan seçimlerin de katkısı ile devletin kuruluşunun yeni yüzyılına girilirken, Kürt meselesinin barışçıl bir çözümün sağlanması fırsatı bulunmaktadır. O nedenle, bu imkanın açılması adına çatışmaların hemen şimdi durması talebimizi yeniliyoruz. Devlet erkinin, yüzyıl boyunca faili olduğu ağır hak ihlalleriyle yüzleşmesi, özür ve tazmin yoluna başvurması gerekmektedir. Bir denetim mekanizmasına da dönüşen hak savunuculuğunun özneleri olarak bizler, insan hakları ihlallerinin meydana gelmesine sebebiyet veren hatalı devlet ve hükümet politikalarına karşı etkili bir savunuculuk faaliyeti içerisinde olacağız.
Değerli Basın emekçileri;
Şu an tüm Ülke gündemini belirleyen ve 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak seçim sürecine ilişkin değerlendirme ve kaygılarımızı da sizlerle paylaşmak isteriz. Seçim sürecine ilişkin tüm toplumsal kesimlerin ortak kaygısı seçim güvenliğine ilişkin olup, son dönmede yaşanan gözaltı ve tutuklamalar ile siyasi partilere yönelik gerçekleşen saldırlar bu kaygıların ne kadar yerinde olduğunu göstermektedir. Diyarbakır Merkezli yürütülen soruşturma kapsamında, tam da seçim arifesinde çok sayıda avukat, gazeteci ve aktivistin gözaltına alınması ve tutuklanması seçim öncesinde iktidarın anti demokratik ve baskıcı politika ve uygulamalarına devem edeceği ve baskıyı arttıracağını göstermektedir.
Değerli basın emekçileri;
Son söz olarak; var oluş nedenleri hak ihlallerinin son bulduğu, adalet, barış ve demokrasinin tesis edildiği bir ülke ve dünyaya ulaşmak olan bizler, dün olduğu gibi bundan sonra da tüm zorluklara karşın ihlalleri belgeleyip, raporlayarak görünür kılmaya, böylelikle önlemeye, cezasızlıkla mücadele etmeye ve insan haklarına saygıyı yükseltmeye devam edeceğiz. Bu gerçekle, yeni yüzyıla demokratik bir çözüm maksadıyla girilmesi; bu doğrultuda da öncelikle insan hakları ihlallerinin oluşumuna yol açan politikalardan vazgeçilmesi, çatışmalı ortamın bir an önce son bulması ve çatışma çözüm araçlarıyla sürecin demokratik çözümünün yeniden müzakere edilmesi talebinde bulunuyoruz.
İHD DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGE ŞUBELERİ
_______________________________________________________________________________
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2022 YILI İnsan Hakları İhlalleri Raporu - Bilanço Özeti
Yaşam Hakkı İhlalleri
- Bölge kentlerinde “keyfi öldürme, silah ve orantısız güç kullanma, dur ihtarına uymama” Yargısız infaz” sonucu kolluk güçleri tarafından açılan ateşle 6 yurttaş yaşamını yitirdi, 14 yurttaş çeşitli şekillerde yaralandı. Köy korucuları tarafından açılan ateş sonucu 1 korucu ve 1 yurttaş yaşamını yitirdi, 1 yurttaş yaralandı.
- Bölge hapishanelerinde 13’ü intihar iddiası ile 8’i çeşitli hastalıklar nedeniyle 21 mahpus yaşamını yitirdi. Gözaltında bulanan 1 yurttaşın intihar ettiği ileri sürülerek yaşamını yitirdiği öğrenildi.
- Faili meçhul adli saldırılar sonucu en az 3 yurttaş yaşamını yitirdi.
- Bölge kentlerinde en az 8 asker-polis intihar ettikleri ileri sürülerek şüpheli şekilde yaşamını yitirdi.
- Resmi hata ve ihmaller sonucu 2 yurttaş yaşamını yitirirken en az 329 yurttaş yaralandı.
- Bölge kentlerinde faaliyet yürüten 1 milletvekili ve 2 siyasi parti yöneticisine yönelik farklı tarih ve yerlerde gerçekleşen 4 ayrı saldırıda 1 siyasi parti yöneticisi yaralandı. Ayrıca 3 gazeteci, 2 öğretmen, 5 avukat, 4 doktor ve 6 sağlık görevlisi uğradıkları saldırılar sonucu yaralandı.
- Bölge kentlerinde ve sınır ötesi yaşanan çatışmalarda en az 114 kolluk görevlisi yaşamını yitirirken, 59 kolluk görevlisi de yaralandı. Aynı çatışmalar sonucu en az 267 silahlı militan yaşamını yitirdi. 9 sivil yaşamını yitirirken, 34 sivil yaralandı.
NOT: Sivil ölüm ve yaralama verileri: 22 Temmuz 2022 tarihinde Türkiye tarafından atıldığı iddia edilen top atışları ile Irak / Federe Kürdistan’ın Zaho kentinde bulunan turistik alanda 3’ü çocuk 9 ölüm ve 33 sivilin yaralanmasına dairdir.
- 3 kişi silahlı örgüt militanlarının saldırısı sonucu yaşamını yitirdi.
- Sınır hatlarında 2 kişi donarak, 3 kişi vurularak yaşamını yitirirken, 2 kişi vurularak yaralandı.
- Mayın patlamaları sonucu 4 yetişkin (erkek), 3 çocuk yaralandı.
- Bölge kentlerinde 16 çocuk, 51 kadın, 21 erkek olmak üzere; en az 88 kişi şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi.
Çatışmalı Ortamda Meydan Gelen İhlaller ise şu şekilde:
- Bölgede 10 kent ve bağlı 25 ilçe sınırlarında bulunan yüzlerce alanı (en az 440 alan) kapsamına alacak şekilde 15 defa özel güvenlik bölgesi ilan edildi.
- 2 kente bağlı 14 köyü kapsamına alacak şekilde 5 defa sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
- 1 köyde yaşayan 35 aile, asker baskısı ile göç etmek zorunda kaldı.
- 2 kente bağlı 4 kırsal bölgede orman yangını çıktı.
- Örgüt militanlarına ait 3 cenaze ailelerine teslim edilmedi.
- 5 kente mezarlıklar 6 kez tahrip edildi.
- 2 kente 3 toplu mezar iddiası ile insana ait kemikler bulundu.
Kadınların Yaşam Haklarına Yönelik İhlaller
- 8 kadın intihar etti, 2 kadın intihar teşebbüsünde bulundu.
- Aile içi şiddet sonucu 39 kadın yaşamını yitirdi, 17 kadın yaralandı, 1 kadın alıkonuldu.
- Toplumsal alanda uğradığı saldırı sonucu 18 kadın yaşamını yitirdi, 16 kadın yaralandı. Toplumsal alanda en az 5 kadına yönelik cinsel saldırı, 28 kadına yönelik şantaj ve tehdit gerçekleşirken, en az 2 kadın fuhuş yapmaya zorlandı.
Çocukların Yaşam Haklarına Yönelik İhlaller
- 8 çocuk intihar etti, 4 çocuk intihar girişiminde bulundu.
- Aile içi şiddet sonucu 8 çocuk yaşamını yitirdi, 3 çocuk yaralandı, 2 çocuk cinsel istismara maruz kaldı.
- Toplumsal alanda şiddet sonucu 8 çocuk yaşamını yitirdi, 6 çocuk yaralandı. Toplumsal alanda en az 260 çocuk cinsel istismara maruz kaldı, 2 çocuk fuhuş yapmaya zorlandı, 1 çocuk ise alıkonuldu.
İşkence Yasağına Yönelik İhlaller
- Bölgede en az 15 yurttaş gözaltında, 178 yurttaş gözaltı yerleri dışında (sokak, ev baskını) işkence ve kötü muameleye maruz kalırken, en az 42 mahpus hapishanelerde işkence ve kötü muameleye maruz kaldı.
- En az 20 yurttaş kolluk görevlilerinin ajanlık dayatmalarına maruz kalırken, 13 yurttaş tehdit edildi.
- Okullarda en az 2 çocuk şiddete maruz kaldı.
- Toplumsal gösterilerde kolluk görevlilerinin müdahalesinde en az 7 yurttaş şiddete maruz kaldı.
Kişi Özgürlüğü ve Güvenliğine Yönelik İhlaller
- Bölge kentlerinde en az 110’nu çocuk 2 bin 143 yurttaş gözaltına alındı.
- 1’i çocuk en az 194 yurttaş tutuklandı. En az 2 yurttaş hakkında ev hapsi kararı verildi.
- Bölgede en az 1.109 ev/iş yeri baskına uğradı.
Düşünce ve İfade Özgürlüğüne Yönelik İhlaller
- Bölge kentlerinde yapılmak istenen 14 etkinlik yasaklandı.
- 2 gazete ve 1 kitap sayısına kolluk görevlilerince el konuldu.
- 4 basın yayın kurumu baskına uğradı.
- 26 soruşturma dosyasında 136 yurttaş hakkında soruşturma başlatıldı.
- 16 dava dosyasında 76 yurttaş hakkında dava açıldı.
- Aralarında siyasetçi, gazeteci ve kamu emekçilerinin bulunduğu 40 dosyada 127 yurttaş hakkında değişik hapis ve para cezaları verildi.
- 14 siyasi parti binası, 3 dernek saldırı veya baskına uğradı. 1 dernek hakkında kapatma istemiyle dava açıldı.
- Kolluk görevlileri tarafından en az 19 toplantı ve gösteriye müdahale edildi, en az 10 toplumsal gösterinin gerçekleştirilmesine kolluk görevlileri tarafından izin verilmedi.
- Bölgede bulunan 23 kentin 17’sinde valilik kararıyla toplantı ve gösteriler 125 defa yasaklandı.
Hapishanelerde Yaşanan Hak İhlalleri
- Hapishanelerde 77 mahpus gerekçe gösterilmeden başkaca hapishanelere sevk edildi. Diyarbakır E Tipi Hapishanesinin kültür merkezine dönüştürüleceği gerekçesiyle 276 mahpus başka hapishanelere sevk edildi. Böylelikle en az 353 mahpus sevk ve sürgüne maruz kalmıştır.
- En az 34 mahpusun sağlık hakkı, 7 mahpusun aile görüşü hakkı, 10 mahpusun haberleşme hakkı, 8 mahpusun sosyal etkinlik hakkı ihlal edildi.
- En az 12 mahpusa disiplin cezası verildi.
- En az 27 mahpus tecrit ve izolasyona maruz kaldı.
- En az 14 mahpusun infazı çeşitli gerekçelerle (kurula çıkmadığı, disiplin cezası, pişman olmadığı, dini ve milli günlerde törene katılmadığı) ertelenirken, 43 mahpus ise farklı hak ihlallerine uğradı.
Ekonomik ve Sosyal Haklara Yönelik İhlaller
- İş güvenliğinin sağlanmadığı çalışma koşullarında yaşanan kazalarda en az 1’i çocuk 34 işçi yaşamını yitirdi, 159 işçi yaralandı.
- En az 33 işçi işten çıkarıldı, 2 kişi görevinden alındı, 7 kişi ihraç edildi.
- Eğitim Hakkına Yönelik Ayrımcı Uygulamalar: En az 2 okulda öğrenciler Kürtçe seçmeli dersi seçmesine rağmen “sayı yetersiz” iddiasıyla Kürtçe dersi açılmazken, 1 üniversite yurdunda ise Kürt öğrenciler başka öğrenci gruplarınca tehdit edildi.
- Engelli Haklarına Yönelik İhlaller: En az 1 engelli yurttaşın sosyal güvenlik hakkı ihlal edilirken, 1 engelli yurttaş ise ayrımcı uygulamaya maruz kaldı.
- Ayrımcılık: En az 5 yurttaş inancı, 7 yurttaş ise etnik kimliği nedeniyle ayrımcılığa uğradı.
- Mülkiyet Hakkı: En az 1 yurttaşın mülkiyet hakkı ihlal edildi.
- Çevre Hakkı: Belediye ve şirketlerin en az 4 çalışmasından kaynaklı çevre kirliliği gerçekleşirken, 3 bölgede uzun süre orman kesimi yapıldı.
Bilgi Notu: Raporda yer alan bazı veriler, tanık beyanlarına dayandırılan iddialardır. Ancak, ilgili kurum veya kişilerden, iddiaların aksini ispatlayacak beyan ve açıklamalar yapılmadıkça, iddialar doğru ve gerçek olarak kabul edilecektir.
İddialara ilişkin yeni veriler gündeme geldikçe, raporda yer alan ilgili bölümler güncellenecektir. Rapordan çıkarılabilir veya kesinlik kazandırılarak raporda tutulmaya devam edilecektir.