BASINA VE KAMUOYUNA
“17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası” vesilesiyle gerçekleştirdiğimiz bu açıklamamızda bir kez daha ifade etmek isteriz ki ‘Hakikat, Yüzleşme ve Adalet’ talebimizden asla vazgeçmeyeceğiz.
Değerli Basın Emekçileri;
Bu topraklarda 24 Nisan 1915 tarihinde Ermeni Soykırımı ile başlayan zorla kaybetme uygulamaları, Türkiye’nin ivedilikle yüzleşmesi gereken bir gerçekliktir. Türkiye’de zorla kaybettirilen ve faili meçhul siyasi cinayetlere kurban giden yurttaşların akıbetinin ortaya çıkarılması ve faillerin cezalandırılması için verilen mücadele, geçmişten bu yana görmezden gelinmiş ve bu hakikat ile yüzleşilmemiştir.
İnsan hakları savunucuları olarak, “Toplumsal bir barışa dayalı yaşamı inşa etmenin yolunun, ancak geçmişle yüzleşmekten geçebileceğini” ifade etmek istiyoruz. Yıllardır yas tutan kayıp yakınları ile Cumartesi annelerinin yaşadıkları acı; devletin üzerine düşen sorumluluğun gereği olarak karanlıkta bırakılan tüm bu olayları aydınlatması, kayıpların akıbetlerinin ortaya çıkarılması ve faillerin bulunup cezalandırılması ile bir nebze olsun dinebilecektir.
Değerli Basın Emekçileri;
Kayıpların bulunması ve faillerin yargılanması talebiyle 27 Mayıs 1995 tarihinde başlayan bu mücadelenin üzerinden tam 28 yıl geçti. Aradan geçen 28 yıla rağmen ne yazık ki ülkeyi yöneten siyasi iktidarların insanlığa karşı suç olarak kabul edilen “Gözaltında Zorla Kaybetme” olaylarının aydınlatılmasına dönük olumlu bir adım atmadıklarına, kayıp yakınları ile Cumartesi insanlarının bu zorlu ve uzun soluklu mücadelelerine kulaklarını tıkadıklarına tanıklık ettik.
Bilindiği üzere ilk kayıp eylemi 1995 yılında İstanbul Galatasaray meydanında başlatıldı. Ancak bu eylem, 700. Haftasındayken İçişleri bakanlığınca hiçbir yasal gerekçe gösterilmeden alınan yasaklama kararıyla engellendi. Bu yasağa karşı Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru neticesinde söz konusu yasaklamanın toplantı ve gösteri hakkının özüne müdahale olduğunu belirten Mahkeme, kararı Anayasaya aykırı bularak kaldırdı. 240 hafta sonra yani 941. Haftada kayıp yakınları ve Cumartesi Anneleri tarafından Galatasaray meydanında eylem gerçekleştirilmek istense de bu kez kolluk görevlileri tarafından valilik kararnamesi ile yasaklama kararı olduğu gerekçe gösterilip eylem engellendi. 941. ve sonrasındaki haftalarda yapılmak istenen eylemlere kolluk güçleri tarafından müdahale edildi ve eyleme katılmak isteyen kayıp yakınları, Cumartesi Anneleri ile hak savunucuları gözaltına alındı. Tüm keyfi engellemelere rağmen bizler için hafıza ve yas mekânı haline gelmiş Galatasaray Meydanında kayıplarımızı aramaktan vazgeçmeyeceğiz.
Diyarbakır’da 31 Ocak 2009 tarihinden bu yana tüm baskı ve engellemelere karşı adalet arayışından bir adım dahi geri atmayan kayıp yakınları ve biz hak savunucuları hiç şüphesiz ki mücadelemizi her koşulda sürdürmeye devam edeceğiz. Bu vesileyle sivil toplum örgütlerini, insan hakları savunucularını ve vicdan sahibi herkesi kayıp yakınlarının mücadelesine ortak olmaya ve her cumartesi günü saat 12.00’de Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde, “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” şiarıyla gerçekleştirdiğimiz eyleme katılarak dayanışma içinde olmaya davet ediyoruz.
Değerli Basın Emekçileri;
Cezasızlık ve adaletsizlik üreten mevcut idari ve adli sistem, evrensel hukuk ilkelerine uygun bir şekilde bir an önce değiştirilmelidir.
Her şeyden önce, zorla kaybettirilenlerin akıbetlerinin ortaya çıkarılmasını ve faili meçhul cinayetler sonucu katledilenlerin faillerinin tespiti için devletin ilgili tüm arşivleri açılmalıdır.
Bu topraklarda benzeri acıların bir daha yaşanmaması, hakikatlerin ortaya çıkarılması ve toplumsal barışın tesisi için “Geçmişle Yüzleşme ve Hakikatleri Araştırma Komisyonu”nun kurulmasını talep ediyoruz.
Gözaltında kaybetme suçunu gündemde tutmak, özel bir ilgiyle takip etmek, bu suçu işleyenlerin, suça azmettirenlerin hukuka uygun şekilde yargılanmalarını talep etmek insanlık görevidir.
Bu topraklarda yaşanan gözaltında kaybettirmeler için devleti, uluslararası taahhütlerine uyarak hesap verme sorumluluğunu yerine getirmeye,
Hükümeti derhal BM Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşmeyi imzalamaya çağırıyoruz.
Gözaltında kaybetmeyi muhaliflere karşı bir yok etme yöntemi olarak kullanan devletleri, bu suçu işlemekten vazgeçmeye çağırıyoruz.
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ DİYARBAKIR ŞUBESİ
KAYIP KOMİSYONU