TOPLUMSAL BARIŞIN SAĞLANMASI TÜM SEÇİM SONUÇLARINDAN DAHA ÖNEMLİDİR

02.06.2023

 

TOPLUMSAL BARIŞIN SAĞLANMASI TÜM SEÇİM SONUÇLARINDAN DAHA ÖNEMLİDİR

Değerli kamuoyu ve sevgili basın emekçileri;

İnsan Hakları Derneği Merkez Yönetim Kurulunun almış olduğu karar ile tüm şubelerimizde eş zamanlı olarak başlattığımız Barış Nöbetimizin sekizincisini gerçekleştirmek üzere kentimizdeki hak savunucuları, sivil toplum kurumları ve meslek örgütleri temsilcileriyle bir aradayız. Türkiye’de toplumsal barışın önünde engel olan kronik sorunların çözümüne ilişkin talep ile önerilerimizi güçlü ve etkin bir biçimde kamuoyu ve muhataplarına ulaştırmaya çalıştığımız bu eylemimiz, hak mücadelesi ve barış çabamızda paydaş olduğumuz kurum ve kişilerin desteğiyle daha fazla güç kazanmakta; bu destek ve dayanışma, barışa olan inanç ve umudumuzu artırmaktadır. Bu vesileyle öncelikle bizimle dayanışan tüm barış savunucusu dostlarımıza teşekkür ediyoruz.

Türkiye çok uzun zamandır seçim gündemi ile meşgul olup en nihayetinde 14 Mayıs 2023 tarihinde parlamento, 28 Mayıs 2023 tarihinde Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları ile bu gündem tüketilmiştir. Bugün itibariyle yeni seçilen milletvekillerinin yemin etmesi ile birlikte TBMM yeni yasama dönemi için çalışmalarına başlayacaktır. Yapılan her iki seçimin ardından da İnsan Hakları Derneği olarak seçim sürecine ve seçim gününe ilişkin tespit ve değerlendirmelerimizi kamuoyu ile paylaşmıştık. Seçim sonuçlarına ilişkin olarak hem iktidarın hem de muhalefetin dikkatini çekmek istediğimiz husus; seçime katılan yurttaşların yarısının, otoriter yönetimin ağır baskısına rağmen başka bir düşünceyi benimsediği, mevcut gidişattan memnun olmadığı şeklindedir. Muhalefetteki her siyasal partinin farklı görüşü olsa da özelikle 2015 yılından bu yana başlayan ve artarak devam eden baskıcı politikalara karşı demokratik bir itiraz konusunda ortaklaşıldığı görülmektedir.

İnsan hakları savunucuları olarak, siyasi iktidarın toplumdan yükselen bu itirazı dikkate almaya, acil bir şekilde artık hiçbir soruna çözüm olamayan mevcut Anayasa yerine sivil, demokratik ilkeleri esas alan ve Türkiye toplumu içinde yaşayan tüm etnik, dini, cinsiyet gruplarını kapsayan yeni bir anayasa yapım sürecine başlanılması gerekmektedir. Yine başta Kürt meselesinin demokratik yol ve yöntemlerle çözümü, kadınların uzun yılları bulan mücadeleleri sonucunda elde ettikleri kazanımların korunup geliştirilmesi, düşünce ve ifade özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılması, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik kriz nedeniyle her gün daha da yoksullaşan halkın gelir eşitsizliğini oradan kaldıracak yapıcı ekonomik politikaların hayata geçirilmesi için hızlı bir şekilde toplumun tüm kesimlerini içine alan çalışma gruplarının oluşturulması gerekmektedir. Siyasi iktidarın uygulayacağı politikalarda salt belli bir düşünceyi esas alarak çalışma yürütme konusunda ısrar etmesi halinde bu durumun toplumsal hayata çok derin zararlar vereceği kuşkusuzdur.

Son olarak defalarca tekrar ettiğimiz bir hususu bir kez daha vurgulamakta yarar görüyoruz. Türkiye’nin içinde bulunduğu kötü ekonomik durumun en önemli sebeplerinden biri insan hakları alanında yaşanan ihlaller ve siyasi iktidar tarafından muhaliflere uygulanan baskı ortamıdır. Toplumun tüm kesimlerini derinden etkileyen bu ekonomik buhrandan çıkışın en kesin ve hızlı yöntemi daha fazla insan hakları ve daha fazla demokrasi ile sağlanacak toplumsal barıştır. Bizler insan hakları savunucuları olarak, siyasal iktidarın bu somut gerçeği dikkate alarak; demokratik koşulları sağlamaya, hakları koruyan bir siyaset sistemi ve anlayışı için bir an önce hareket etmesi gerektiğini, muhalefet bloğunun ise etkili bir siyaset tarzı ile halktan gelen taleplerin güçlü bir şekilde duyulması için çaba sarf etmesi gerektiğini belirtiyoruz.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ DİYARBAKIR ŞUBESİ