İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 775. haftasını Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdi. Eyleme kayıp yakınları, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri ile hak savunucuları katıldı. Eylemde, gözaltında zorla kaybedilenlerin ve faili meçhul saldırı sonucu katledilenlerin fotoğrafları taşındı. Yine her hafta olduğu gibi çok sayıda çevik kuvvet ve sivil kolluk görevlileri alandaki yerini aldı. Bu hafta, Lice'de 8 Aralık 1996 tarihinde gözaltında zorla kaybedilen Mahmut Önerarı’nın failleri soruldu.
Eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Yakup Güven şunları söyledi: “Gözaltında zorla kaybedilen ve faili meçhul cinayetler ile ailelerinden zorla koparılan, çoğunun mezar yeri bilinmediği insanlarımızın akıbetlerini sormak için, faillerin cezalandırılması için yine buradayız. Bu kayıplar ilk kaybedildiklerinde aileleri için bir kayıptı. Ama bu olayın sistematik bir biçimde devlet politikası olarak işletilmesi, sivil Kürt yurttaşların, hak savunucularının, siyasetçilerin zorla kaybedilmesi, bize bu olayların münferit olmadığını gösterdi. Zorla kaybetmeler ile ilgili diğer sorun ise ailelerin hala cenazelere ulaşamamış olmasıdır. Bizler ailelerin cenazelerine ulaşmalarını talep ederken, bu sorunun 90’lardaki karanlık günler ile sınırlı olmadığını belirtiyoruz.
Cumhuriyetin kuruluşunda hâkim felsefe bu süreci yüzyıl boyunca ördü. Son bir haftadır, Diyarbakır’da bir bulvara verilecek isim tüm Türkiye’nin gündemi oldu. Türkiye’de Kürtlerin yeminli düşmanları; Kürtlerden nefret eden, bir mezar yerinin bile olmasını çok gören siyasi yaklaşım sahibi kişiler, yurtlarından zorla sürülen insanların mallarına konan kişilerin çocukları, saygın Kürt insan hakları savunucusu kadınlara tacizde bulunan sözde gazeteciler, darbeci ve cuntacıların çocukları bazı kişiler, Şeyh Said başta olmak üzere önemli Kürt şahsiyetlere hakaretlerde bulundular. Şeyh Said hem dini hem de toplumsal açıdan bu halkın, bu bölgenin önemli bir kanaat önderidir. Dolayısıyla Şeyh Said’in idam edilmesi kendi başına tekil bir olay olarak değerlendirilemez. Şeyh Said bu toplumun aydınlık yüzü, yüz akıdır. Şeyh Said ve Pir Rıza gibi insanlar sadece kendi ailelerini ilgilendiren kişiler değildir. Bu insanlar bu toplumun hafızasıdırlar. Bunlara hakaret eden şahıslar, bu gücü nereden aldıklarının farkındadırlar. Bizler bu saldırgan yaklaşımı, hakaret dilini kabul etmiyoruz. Yüzyıl önce haksız bir şekilde idam edilen Şeyh Said Efendi ve Pir Rıza sahipsiz değildir. En azından mezar yerleri tespit edilinceye kadar mücadelemiz sürecek.”
Ardından İHD Diyarbaır Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Ali İhsan Demirtaş’ın paylaştığı kayıp hikayesi ise şu şekide: “Diyarbakır’ın Lice ilçesi Yaprak köyünde dünyaya gelen Mahmut Önerarı köyüne sık sık baskın yapan askerler tarafından gözaltına alınıyordu. Bu baskılar yüzünden ailesiyle birlikte Diyarbakır’a yerleşti. Lice-Diyarbakır arasında dolmuş şoförü olarak çalışıyordu.
08 Aralık 1996 tarihinde çalıştığı yazıhaneye gittiğinde sivil polisler yanına gelerek “Mahmut ÖNERARI sen misin?” diye sordu. Lice yolu üzerinde bulunan Angule Karakolundan kendisi hakkında şikâyet olduğu söylendi. Sonra da darp edilerek 21 AV 305 plakalı beyaz renkli bir araca zorla bindirilerek gözaltına alındı. Orada bulunan ve onula birlikte ailesini de tanıyan yolcular sivil polisler tarafından gözaltına alındığına tanıklık etti. Olaya tanıklık edenler Mahmut’un ailesini arayarak yaşananları anlattı. Ailesi haberdar olur olmaz yazıhaneye gitti ancak o zamana kadar Mahmut Önerarı götürülmüştü.
Mahmut Önerarı’ nın babası savcılığa giderek oğlunun nerede tutulduğunu öğrenmek istedi ancak dilekçesi savcılık tarafından teslim alınmadı. Emniyet Müdürlüğüne oğlunu sormak için giden baba orada oğlunun fotoğrafını gördü. Emniyet Müdürlüğünün Mahmut’un gözaltına alındığını doğrulaması üzerine aile onun savcılığa çıkarılacağı zamanı beklemeye başladı. Ancak tüm ısrarlara rağmen ailesi Mahmut ÖNERARI ile görüştürülmedi. Olay tarihinde Rıdvan Güler, Diyarbakır Emniyet Müdürüydü.
İki hafta sonra 23 Aralık 1996’da, Diyarbakır Eğil’li bir aile kendi yakınlarını ararken Önerarı’nın cansız bedenine ulaştı ve ailesini haberdar etti. Mahmut ÖNERARI, Atilla Korkmaz isimli başka bir kişiyle birlikte başlarına silahla ateş edilerek öldürülmüştü.
Uluslararası Af Örgütünün 8 Ocak 1997’de yayınladığı bir rapora göre Mahmut ve Atilla’nın elleri ve ağızları bantlanmıştı. Mahmut’u teşhis eden babası, bedeninde morluklar ve boynunda iple boğulduğunu gösteren izler olduğunu gördü. Aile Mahmut ÖNERARI’nın cansız bedenini Diyarbakır’a getirerek burada defnetti. Mahmut kaybedildiğinde yirmi beş günlük olan bebeği olaydan bir süre sonra vefat etti. Olayın hemen ardından Önerarı ailesi Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü ve Diyarbakır DGM’deki Cumhuriyet Başsavcılığına başvuru yaptı. Akabinde İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Lütfü Esengün’e başvuruda bulundu. Ancak ailenin tüm hukuki girişimleri sonuçsuz kaldı.
Şimdi de; gözaltında kaybedilen Mahmut ÖNERARI ve diğer tüm kayıp ve faili meçhul siyasi cinayetlere kurban gidenler için 1 dakikalık oturma eylemine geçiyoruz.
İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ