19 Aralık Katliamını Unutmadık, Unutturmayacağız!

19.12.2023

19 Aralık Katliamını Unutmadık, Unutturmayacağız!

İHD Merkezi Hapishaneler Komisyonu, 19 Aralık Hapishanelerde İnsan Hakları İçin Mücadele ve Dayanışma Günü'nde tüm şube ve temsilciliklerimizde eş zamanlı basın açıklaması gerçekleştirdi. İHD Diyarbakır Şubesi Vedat Aydın Konferans Salonu’nda gerçekleşen açıklamaya İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, İHD Diyarbakır Şube Başkanı Ercan Yılmaz, İHD Merkezi Hapishaneler Komisyonu Eş Sözcüsü Yusuf Erdoğan, İHD MYK Üyesi Cüneyt Yılmaz katıldı.

Açıklamada konuşan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin şunları söyledi: “19 Aralık 2000 Katliamının yakın tanıkları olan avukatlardan biriyim. İzolasyon ve tecrit sistemine geçiş konusunda devletin fikir beyan etmesi ardından insan hakları savunucuları olarak, etkili çalışmalar yaptık. O tarihte birçok sivil toplum örgütü ve bazı siyasi partilerle ortak platformlar oluşturarak her gün sokaklardaydık. Büyük bir karşı çıkış vardı. Bunun karşılığında Hikmet Sami Türk, 9 Aralık 2000’de yaptığı açıklamada, izledikleri politikayı durdurduklarını ve görüşmelere açık olduğunu ifade etti. İnanmadık ancak hapishaneleri dolaşmaya başladık. Bir yapı dışında diğer tüm anlayışlardan olan mahpuslar görüşmelere açık olduklarını dile getirdiler. Ancak bunlar beklenmeden, 15 Aralık’ta RTÜK hapishaneler ile ilgi tüm yayınlara yasak getirdi. 17 Aralık’ta ise DGM’den tecride karşı çıkışın örgüt üyeliği anlamına geldiğine dair bir karar çıktı. Saldırının olacağı açıktı. Aileler ile birlikte her gün Bayrampaşa Hapishanesinin önünde beklerdik. 19 Aralık 2000 tarihinde sabaha karşı bu saldırı hapishanelerde gerçekleşti. Korkunç günlerdi. O acıların hiçbirini unutmadık. Maalesef bu katliamda diğer katliamlar gibi kimse hesap vermeden sonuçlandı. Dönemin Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök, Başbakan Bülent Ecevit, Mesut Yılmaz ve Devlet Bahçeli Başbakan Yardımcılarıydı ve Hikmet Sami Türk Adalet Bakanıydı. Hepsi bundan dolayı suçluydular. Bu tür hak ihlalleri, katliamlar, soykırım, hapishanelerdeki ölümler, bütün insan hakları ihlallerinin üstü zamanaşımı gibi bir zırhla kapatılıyor.”

Ardından CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise şöyle konuştu: 

“Demokrasilerde bir devletin, insan haklarına saygısı, cezaevlerindeki uygulamalar ile ölçüler. Çünkü cezaevlerindeki insanlar sonuç itibariyle devletin denetimi ve koruması altındadırlar. Onların insan haklarına saygı göstermek, devletin önemli ödevlerinden bir tanesidir. Öteden beri Türkiye cezaevlerinde sistematik olarak, ağır insan hakları ihlallerinin gerçekleştiğini görüyoruz. Katliamların yaşandığını görüyoruz. Diyarbakır’da cezaevlerinde işkence ve kötü muamele yaşanmıştı, şimdi de ağır insan hakları ihlalleri yaşanmaya devam ediyor. İşte 19 Aralık’ta sistematik bir katliam yapıldı ve bu katliam bütün Türkiye’nin gözü önünde adım adım gerçekleşti. Unutmadık. Aradan 23 yıl geçti ve bugün tekrar orada yaşamlarını yitirenleri anıyoruz. Anıları önünde saygı ile eğiliyoruz. Katliamcıları ve katliama ortak olan siyasetçileri de unutmadık. Aradan 23 yıl geçmiş, belki katliam düzeyinde ihlal yok ama infaz yakma, ölüm döşeğinde olan hasta tutuklular, bebekli anneler gündemde. Adalet ve Kalkınma Partisinin 2020 yılında icat ettiği ve yürürlüğe soktuğu İdare ve Gözlem Kurullarıyla infaz yakmalar gündemde. Bu kurullar tarafından her hükümlünün hakkı olan şartlı salıverilme hakkının sistematik bir biçimde yakıldığını görüyoruz. Şuanda yüzlerce hükümlü şartlı salıverilme süresi dolduğu halde bu kurulların tamamen sübjektif değerlendirmeleriyle yazdığı raporlar sonucu tahliye olamıyorlar. Açıkça hürriyeti tahdit suçu işliyorlar. Sistematik bir biçimde kötü muamele var. Ağır hastalar var. Sağlık haklarından yoksun bir biçimde yaşamlarını yitiriyorlar. Bu ağır insan hakları ihlallerinin sonlanacağı bir Türkiye için mücadele etmeye devam edeceğiz.”

İHD Merkezi Hapishaneler Komisyonu Eş Sözcüsü Avukat Yusuf Erdoğan’ın okuduğu açıklama şu şekilde:

19 Aralık Katliamını Unutmadık, Unutturmayacağız!

İnsan Hakları Derneği, 16-17 Kasım 2002 yılındaki Genel Kurulunda 19 Aralık Gününü “Cezaevlerinde İnsan Hakları İçin Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak ilan etmiştir. İnsan Hakları Derneği olarak katliamın sorumlularının ve faillerin yargılanmasını talep etmeye devam edeceğiz.

23 yıl önce 19 Aralık’ta ağır tecrit koşullarını dayatan F Tipi Hapishanelerini protesto etmek amacıyla açlık grevinde olan mahpuslara yönelik 20 hapishanede eş zamanlı bir operasyon başlatıldı. 3 gün süren ve televizyonlarda canlı olarak gösterilen bu operasyonda 30 mahpus ve 2 kamu görevlisi olmak üzere 32 kişi yaşamını kaybetti, 300’e yakın mahpus yaralandı. Dışarıda ise bu katliamı protesto gösterilerinde 2 bin 145 kişi gözaltına alındı ve bunların 58’i tutuklandı. Katliamdan kurtulan mahpuslar ağır işkence ve tecride maruz bırakıldı, haklarında davalar açıldı.

Kimyasal gazların kullanıldığı ve dehşetin yaşatıldığı bu katliamın ne sorumluları ne de failleri yargılanabildi. Açılan davalar engellendi. Kullanılan kimyasal gazın niteliğinin araştırılma talepleri sonuçsuz kaldı. İnsan yaşamını korumak zorunda olan devlet, bu yükümlülüğünü yerine getirmediği gibi bizzat sorumlusu olmuştur.

Aradan geçen 23 yıllık süreçte tecrit sistemi daha da ağırlaştırıldı ve tüm hapishanelerde hak ihlalleri artarak devam etmektedir. Toplum üzerinde zor kullanma aygıtı haline dönüşen hapsetme sisteminde yeni tip hapishaneler ile bugün tecrit sistemi insanın hem fiziksel hem de zihinsel bütünlüğü üzerinde büyük bir tahribat meydana getirmektedir. F Tipi Hapishanelerin yanı sıra özellikle yeni açılan Yüksek Güvenlikli, S Tipi ve Y Tipi Hapishaneler ile yeni bir sistem uygulanmaya başlanmış olup buralarda tutulan mahpuslar çok ağır izolasyon yöntemlerine maruz bırakılmaktadır. Tecridin en ağır halinin uygulandığı 14 F Tipi, 7 Adet S Tipi, 22 Adet Yüksek Güvenlikli ve 14 Adet Y Tipi ile mahpuslar ağır bir izolasyona tabi tutulmaktadır.

Özellikle Yüksek Güvenlikli Tip Hapishanelerde ister tutuklu ister hükümlü olsun tüm mahpuslar ağırlaştırılmış mahpus statüsündeki mahpuslara uygulanan infaz sisteminde tutuluyorlar. Çoğunluğu tek kişilik yerlerde tutulan mahpuslar, günde yalnızca 1 saat ile 1,5 saat arasında başka bir ünitede olan havalandırmaya çıkarılmakta, günün geri kalan 23 saatini tek başına hiç kimse ile konuşmadan, temas etmeden ve kimseyi görmeden geçirmektedir. Burada tutulan mahpuslara kitap, televizyon ve gazetelere erişim konusunda kısıtlamalar getirilmekte ve mahpuslar mutlak bir tecride tabi tutulmaktadırlar. Oysa bu infaz sistemi tüm mahpuslar açısından ağır insan hakkı ihlallerini içinde barındırmakta olup bu sistem uygulamadan mutlaka kaldırılmalıdır.

Hapishaneler, birçok sorunun sürekli hale geldiği ve mahpus yaşamını tehdit eden uygulamalar ile birer “insan hakları ihlal merkezlerine” dönüşmüştür. Tecrit ve izolasyon, işkence ve kötü muamele, çıplak arama, sosyal hakların engellenmesi, zorunlu sevk ve sürgünler, hasta mahpusların tedavi haklarının engellenmesi, idari gözlem kurulu kararları ile tahliyelerin engellenmesi, şüpheli ölümler gibi yaşam hakkını ortadan kaldıran birçok ihlal meydana gelmektedir. Hapishanede tutulan mahpusların haklarına saygı gösterilmesi ve haklarını kullanırken ayrımcı bir politika ile karşılaşmaması Devletin sorumluluğundadır. Devletler, hapishanede tutulan mahpusların politik görüşüne, etnik kimliğine, cinsiyetine ve diğer farklılıklarına bakılmaksızın insan onuruna yaraşır bir tutum belirlemekle yükümlüdür.

Ağır hasta, ileri yaşta ve engelli mahpuslar, hapishanede kalamayacak durumda olmalarına rağmen tahliye edilmiyor. Özellikle Adli Tıp Kurumu tarafından verilen “Hapishanede kalabilir” raporları ile mahpusların yaşam hakları ihlal edilmekte ve tahliyesi engellenen ağır hasta mahpuslar yaşamlarını kaybediyor.

Ne yazık ki mahpuslar tarafından hem tecride hem de hapishanelerde yaşatılan ihlallere karşı açlık grevleri yapılmaya devam edilmektedir. Son olarak 27 Kasım’dan itibaren en az 100 hapishanede “İmralı Tecridinin Kaldırılması” talebi ile mahpuslar tarafından süreli ve dönüşümlü açlık grevine başlanmış olup hala devam etmektedir.

19 Aralık Katliamının yıldönümü vesilesiyle;

• Katliamın yaşanmasında sorumluluğu olan tüm faillerin yargılanması ve adaletin sağlanmasını,

• Ağır tecrit ve izolasyon uygulamalarına son verilerek F Tipi, Yüksek Güvenlikli, S Tipi ve Y Tipi Hapishanelerin kapatılmasını,

• Mahpusların tahliyelerini engelleyen İdare ve Gözlem Kurullarının kaldırılmasını,

• İşkence ve kötü muamelelere son verilmesini, sorumlu olanlar hakkında etkin soruşturmalar açılmasını,

• Mahpusların adil yargılanma, sağlık hizmetlerine erişim, yeterli beslenme, hijyen koşullarına, kültürel ve sosyal haklara, avukatları ve aileleriyle görüşebilme haklarına erişiminin ayrımsız bir şekilde sağlanmasını,

• Yaşam hakkının korunmasını, ölümlerin önlenmesini,

• Hapishanede yaşamını devam ettiremeyecek denli ağır hasta, engelli ve ileri yaşta olan mahpusların tahliyelerinin sağlanmasını talep ediyoruz.

İnsan hakları savunucuları olarak 19 Aralık Katliamının sorumlularının peşini bırakmayacağımızı ve süregelen tüm hak ihlallerine karşı duracağımızı, mahpusların insan onuruna uygun bir yaşam sürmesi için mücadeleye devam edeceğimizi kamuoyunun bilgisine sunuyoruz.

İnsan Hakları Derneği Merkezi Hapishaneler Komisyonu