İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 777. haftasını Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdi. Eyleme kayıp yakınları, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri ile hak savunucuları katıldı. Eylemde, gözaltında zorla kaybedilenlerin ve faili meçhul saldırı sonucu katledilenlerin fotoğrafları taşındı. Yine her hafta olduğu gibi çok sayıda çevik kuvvet ve sivil kolluk görevlileri alandaki yerini aldı. Bu hafta, Diyarbakır’da 26 Aralık 1997 tarihinde gözaltında zorla kaybedilen Mehmet Özdemir’in akıbeti soruldu.
Eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Ercan Yılmaz şunları söyledi: “2023 Yılı Türkiye’de süre gelen anti-demokratik uygulamaların bir yansıması olarak geçti. Özellikle yaşam hakkı ihlali, ifade özgürlüğü ve toplanma özgürlüğüne yönelik ağır hak ihlallerinin yaşandığı bir yılı geride bıraktık.
Cumartesi İnsanları çok uzun bir süre Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararına rağmen 2023 yılı içerisinde barışçıl toplantı ve gösteri haklarını kullanamadılar. Zaman zaman kolluğun çok sert müdahalelerine maruz kaldılar. Uzun bir aradan sonra sınırlı bir şekilde adalet taleplerini tekrar Galatasaray Meydanı’nda dile getiriyorlar. Herhangi bir kişi sınırlaması ve yoğun kolluk ablukası olmaksızın Galatasaray Meydanı’nı Cumartesi İnsanlarına açılmalıdır.
90’lı yıllarda yaşanan ağır insan haklarına yönelik açılan birçok dava 2023 yılında zamanaşımı kararı verildi. Bir dönem geçmişle yüzleşme adına açılan bu davalar faillerin aklanması, cezasız bırakılması üzerine kurgulanan iddianameler ve mahkeme kararlarıyla sonlandırıldı. Mahkemelerin bu ağır hak ihlallerine yönelik vermiş olduğu zamanaşımı kararları hukuki hiçbir yanı bulunmamaktadır. Çünkü bu suçlar insanlığa karşı işlenmiş suçlardır. Türk Ceza Kanunu’nda insanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı olmayacağına dair net kanun hükümleri bulunmaktadır. Vartinis ve Lice Davası’nda bu kararlar verildi. Geçen hafta görülen Mehmet Sincar Davası da bu sonuca götürülmek isteniyor. Mehmet Sincar davasında yargılanan tek sanık tutuksuz yargılanıyor. Mehmet Sincar’ın katledilmesi olayındaki siyasi sorumlular ve kamu görevlilerinin de açığa çıkarılması gerektiğini vurguluyoruz.
2024 yılının başta coğrafyamız olmak üzere tüm dünyada çatışmaların sona erdiği, barışın inşa edildiği, insan haklarına saygı ilkesinin korunduğu bir yıl olmasını temenni ediyoruz.”
Ardından İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp ve Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu Üyesi Avukat Berfin Elçi, gözaltında zorla kaybedilen Mehmet Özdemir’in hikayesini paylaştı. Elçi “Mehmet Özdemir 1954 yılında Diyarbakır Lice’ye bağlı Araki (Kıyı) köyünde doğdu. Evli ve yedi çocuk babasıydı. Araki köyüne devlet güçleri tarafından sürekli baskın yapılıyordu. Bu baskılardan kaynaklı Mehmet Özdemir ailesini de alarak Diyarbakır’a göç etmek zorunda kaldı. Bir süre sonra ise Araki köyü devlet güçleri tarafından yakılıp boşaltıldı. Mehmet Özdemir köye dönme ihtimali kalmadığı için Diyarbakır’da hayvan ticareti yaparak geçimini sağlamaya başladı.
Mehmet ÖZDEMİR 26 Aralık 1997 günü sabahı hayvan pazarına gideceğini söyleyerek evinden çıkar. Buradan bir arkadaşının evini ziyaret ettikten sonra hayvan pazarının yakınındaki bir kahveye gider. Görgü tanıkları; Mehmet ÖZDEMİR’in kahvede arkadaşlarıyla otururken silahlı, sivil kıyafetli ve ellerinde telsiz bulunan iki kişinin Özdemir’e kendileriyle birlikte gelmesini söylediğini, bu kişilerle dışarı çıkan Mehmet ÖZDEMİR’in beyaz bir taksiye doğru götürüldüğünü belirtir. Yine arabanın içinde üçüncü bir kişinin de oturduğunu görenler ÖZDEMİR’in arabaya binmemek için uğraştığını, kendini yere attığını, onu tutan kişilerden kurtulmaya çalıştığını da belirtiler. Ancak Mehmet ÖZDEMİR bu kişiler tarafından zorla, şiddet uygulanarak arabaya bindirilip oradan götürülür. Olaya orada bulunan birçok kişi tanık olur. Olayın tanıklarından biri okuma yazması olmadığı için arabanın plakasını alamadığını söyler.
Mehmet Özdemir’in eşi Enzile Özdemir, 29 Aralık 1997 günü önce İnsan Hakları Derneğine başvurdu ve eşinin zorla gözaltına alındığını, hakkında bilgi edinemediğini belirterek hukuki yardım talebinde bulundu. Orada bulunan avukatların yardımıyla Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığına bir dilekçe ile başvurdu ve eşinin kahvede otururken sivil kıyafetli polis memurları tarafından alındığını belirterek akıbetiyle ilgili bilgi talep etti. Bu taleplere yanıt olarak verilen dilekçeye “Mehmet Özdemir, Emniyet Müdürlüğü tarafından gözaltına alınmıştır” damgası vuruldu. Ancak bu damganın üzerinde hiçbir yetkilinin imzası bulunmamaktaydı.
Aradan bir süre geçmesine rağmen Mehmet Özdemir’den bir daha haber alamayan ve nerede tutulduğu kendisine söylenmeyen Enzile Özdemir, yeniden yetkili kurumlara başvurdu. Kendisine verilen yanıtta bu defa Mehmet Özdemir’in gözaltına alınmadığı bir yanlışlık yapılarak gözaltında olduğunun söylenmiş olabileceği iddia edildi.
Mehmet Özdemir’in ailesi Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na, Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları Komisyonu’na, Diyarbakır Valiliği’ne başvurularda bulundu. İç hukuktan bir sonuç alamayan Özdemir ailesi 7 Eylül 1999 tarihinde Mehmet Özdemir’in zorla kaybedilmesiyle ilgili AİHM'e başvuruda bulundu. Yapılan tüm başvurulara rağmen Mehmet Özdemir’den bir daha haber alınamadı. AİHM, 8 Ocak 2008 tarihinde esas ve usul yönünden dosya ile ilgili ihlal kararı verdi ve Türkiye’yi tazminata mahkûm etti.
Şimdi de gözaltında zorla kaybedilen Mehmet ÖZDEMİR ve diğer tüm kayıp ve faili meçhul siyasi cinayetlere kurban gidenler için 1 dakikalık oturma eylemine geçiyoruz.”
İHD Diyarbakır Şubesi