Kayıp Yakınları 794. Hafta Eylemi: Cemal Kavak’ın failleri soruldu
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 794. haftasını, Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdi. Eyleme kayıp yakınları, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri ile hak savunucuları katıldı. Eylemde, gözaltında zorla kaybedilenlerin ve faili meçhul saldırı sonucu katledilenlerin fotoğrafları taşındı. Yine her hafta olduğu gibi çok sayıda çevik kuvvet ve sivil kolluk görevlileri alandaki yerini aldı. Bu hafta, Diyarbakır’da 24 Nisan 1994 tarihinde gözaltında kaybedilen Cemal Kavak’ın failleri soruldu.
Eylem öncesi konuşan İHD Diyarbakır Şubesi Sekreteri Ömer Saman şunları söyledi: “ ‘Bize unut dediler, unutacaksınız dediler. Bir de utanmadan, unutacağımızı zannettiler. Ama onlar her unut dediklerinde bizler daha çok hatırladık. Ve kayıplarımızın hesabı sorulmadıkça, bu insanların kemikleri bulunmadıkça, yaralarımız asla kapanmayacak. Ve bu topraklar daima delik deşik kalacak. İnsanın bir yakını kaybolur 3 gün geçer döner diye bekler. 3 sene geçer arasın diye bekler. 30 sene geçer bari kemiklerini bulayım der. Ben öyle diyorum. Bari babamın kemiklerini bulayım da daha fazla sızlamasın. Şunu herkes çok iyi bilsin biz buradayız. Ve her ne yaparsanız yapın asla kaybolmayacağız.’ Az önce aktardığım anekdot bu ülkenin bir dizisinden alınmıştır. Bu ülkenin kanayan yarası olan, kayıplar ve faili meçhul cinayetler, bu ülkede bu kadar yüksek tonda televizyonlarda seslendirilirken, ne yazık ki hala devlet yetkilileri bu konuda bir adım atmamakta. Biz yine buradan bir kez daha sözümüzü yeniliyoruz; kayıplar bulunana, failler yargılanana kadar hesap sormaya devam edeceğiz.
Hepimiz Makbule Özer’in yaşadığı trajedinin tanığıyız. 2022 yılında Makbule ana, ATK’nin hapishanede kalamaz raporuyla serbest bırakıldı. Ama aynı ATK, kendi anadili dışında bir ifadede bulunmadığı için Makbule anayı bugün cezaevine atıyor. Biz buradan ana muhalefet liderine de sesleniyoruz. Meclis grup toplantısında bu durumu dile getirdi. Kendisinden cumhurbaşkanı ile yapacağı görüşmede Makbule ananın ve tüm ağır hasta mahpusların sorununu gündeme getirmesini talep ediyoruz. Kürt meselesinin yarattığı acıların bir boyutu faili meçhuller bir boyutu da hasta mahpuslardır.
Biz buradan seçimden önce, herkes sandıktan çıkacak demokratik iradeye saygı duymalı ve ülkenin demokrasisi için bir fırsat olarak değerlendirmeli dedik. Ancak bugün bir takım söylemlerle insanların bir daha hatırlamak istemediği kayyım uygulamaları, parti kapatmalar bir sopa gibi Kürt toplumunun üzerinde sallanmakta. Biz hak savunucuları olarak, demokratik sürece engel olan bu tür uygulamalardan vazgeçilmesini talep ediyoruz. İnsanların demokratik iradesiyle sandığa yansıyan, bu gün seçilen insanların, ülkenin layık olduğu bir yönetimi gerçekleştirmeleri için kendilerine müdahale edilmemesi ve demokratik alan açılmasını talep ediyoruz.”
Ardından Büro Emekçileri Sendikası Eşbaşkanı Süleyman Öğüt ise, “90’lı yılların karanlık dehlizlerinde faili meçhul cinayetle kaybedilen Yargı Sen üyemiz Cemal Kavak’ın 28’inci ölüm yıldönümünde bir aradayız. Failler biran önce bulunmalı ve yargılanmalıdır. Toplumun kanayan yarası olan bu acıların dindirilmesi için hesap sorulması gerekiyor” dedi.
İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu üyesi Fırat Akdeniz, Diyarbakır’da 24 Nisan 1994 yılında kaybedilen Cemal Kavak’ın hikayesini okudu. Akdeniz, “Cemal Kavak, Diyarbakır Vergi Mahkemesi'nde memur olarak çalışıyordu. Yargı-Sen üyesi olan ve sendikal faaliyetler yürüten Cemal Kavak; 24 Nisan 1996 tarihinde kahvehanede arkadaşları ile birlikte vakit geçirdikten sonra eve gitmek üzere saat 23.00 sularında Dağkapı-İskanevleri minibüsüne biner. En son Kuruçeşme durağında minibüsten inerken arkadaşları E.Y. ve S.Y. tarafından görülür. O gece evine dönmemesi üzerine ertesi gün işine de gitmediğini öğrenen ailesi, Cemal Kavak’ın kayıp olduğunu ve kendisinden haber alamadıklarını Bağlar Karakol Amirliği nezdinde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildirir. Ancak Cemal Kavak ile ilgili herhangi bir bilgiye ulaşamazlar.
Tüm hukuksal girişimleri sonuçsuz kalan aile; 26 Nisan’da Diyarbakır Devlet Hastanesi morguna kimliği belirsiz cansız bir bedenin geldiği duyumu üzerine morga gittiğinde oğullarını teşhis eder. Olay yeri inceleme tutanağında; “Cemal Kavak’ın cansız bedeninin Diyarbakır’ın Çınar İlçesine bağlı Yuvacık Köyü yakınlarında, Diyarbakır-Bismil karayolu üzerinde yol kenarındaki sazlıkların arasında boynundan telle boğulmuş bir vaziyette bulunduğu” yazılır.
Cemal Kavak’ın katledildiği bölgede hangi yönden gidilirse gidilsin iki ya da üç güvenlik kontrol noktasından geçmeden ulaşmanın mümkün olmadığı, yine Cemal Kavak’ın en son görüldüğü yerden çok uzakta bir yerde cansız bedeninin bulunması, faili meçhul bir cinayete kurban giden maktulün zorla kaybedildiğine işarettir.
Ailenin avukatı, Diyarbakır İdare Mahkemesinde devlet aleyhine tazminat davası açar ancak bu davanın olumlu sonuçlanmaması üzerine 4 Ağustos 1999 tarihinde AİHM’e başvurur. AİHM 6 Temmuz 2006 tarihli kararında, Sözleşme’nin yaşam hakkını düzenleyen 2. maddesinin Cemal Kavak’ın ölümü ile ilgili etkili ve yeterli bir soruşturma yapılmadığı için usulden ihlal edildiğine, ayrıca etkili bir başvuru hakkı olmadığı için Sözleşme’nin 13. maddesinin ihlal edildiğine karar verir ve devleti tazminat ödemeye mahkûm eder.
Kaç yıl geçerse geçsin, Cemal KAVAK için, tüm kayıp ve siyasi cinayetlere kurban gidenler için adalet istemekten asla vazgeçmeyeceğiz.
Şimdi de gözaltında kaybedilen Cemal KAVAK ve diğer tüm kayıp ve faili meçhul siyasi cinayetlere kurban gidenler için 1 dakikalık oturma eylemine geçiyoruz.”
İHD Diyarbakır Şubesi
Kayıp Komisyonu