İHD 2024 yılı ilk 6 aylık Bölge İnsan Hakları İhlali Raporu: 3 bin 895 hak ihlali gerçekleşti!
İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi, “2024 Yılı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlk 6 Aylık İnsan Hakları İhlalleri Raporu”nu açıkladı. Vedat Aydın Konferans Salonunda gerçekleşen açıklamaya, İHD Genel Başkan Yardımcısı Rümeysa Deniz Kaya, İHD Bölge Temsilcisi Tahir Saçaklı, İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Ercan Yılmaz, Başkan Yardımcısı Suzan Mehmetoğlu, Sekreteri Ömer Saman katıldı.
Açıklama öncesi konuşan İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Ercan Yılmaz şunları söyledi: “Bugün 17 Temmuz İnsan Hakları Derneği’nin kuruluş yıl dönümü. Derneğimiz 38 yıldır, hakları ihlal edilen, mazlum pozisyonunda olan tüm insanlarla dayanışma içerisinde olmuştur. İhlallerin son bulması, ihlali yaratanların etkili soruşturulması için mücadele yürütmektedir. Bu 38 yıl içinde, 23 üye ve yöneticimiz faili belli cinayetlere kurban gitti, yüzlerce arkadaşımız haksız yargılamalarla onlarca yıl hapis cezalarıyla cezalandırıldı, yine yüzlerce arkadaşımız ülkede yaşam koşulları bırakılmadığı için ne yazık ki ülkeden göç etmek zorunda kaldılar. Bugüne kadar İnsan Hakları Derneğine, insan hakları mücadelesine emek veren tüm arkadaşlarımızı saygıyla anıyoruz. Türkiye’nin evrensel hukuk standartlarına ulaşabilmesi için insan hakları mücadelemiz sürecektir.”
Ardından İHD Genel Başkan Yardımcısı Rümeysa Deniz Kaya raporun değerlendirmesini okudu. Kaya’nın okuduğu rapor değerlendirmesi şu şekilde:
DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ 2024 YILI İLK 6 AY
İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU DEĞERLENDİRMESİ
İnsan Hakları Derneği Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2024 Yılı ilk 6 aylık döneminde İnsan Hakları İhlallerine ilişkin; şubelerimize yapılan başvurular ve basına yansıyan bilgilerden elde ettiğimiz verilerle hazırladığımız rapor ve değerlendirmemizi sizlerle paylaşmak için bir aradayız.
Otoriter politikalar ekseninde uygulamaların sürdüğü Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 2024 yılı ilk 6 aylık döneminde insan hakları ihlalleri yoğunlaşarak ve sistematik bir şekilde devam etmiştir. Şiddete dayalı bu politikalar ile ırkçı yaklaşımlar, ayrımcı uygulamalar ve cinsiyetçi politikalar derinleşmiş; bölgede özellikle kolluk görevlilerinin faili olduğu binlerce insan hakkı ihlali vakası yaşanmıştır. Kürt meselesinin demokratik yol ve yöntemlerle çözülemeyişi nedeniyle süren çatışma ortamı, Türkiye’nin iç ve dış politikadaki istikrarsızlığının devam etmesine neden olmaktadır. Siyasi iktidar tarafından geliştirilen ayrımcı dil nedeniyle çatışmaların sonlandırılmasına yönelik diyalog ve müzakere yöntemlerinden gün geçtikçe uzaklaşılmış, soruna güvenlik odaklı ve askeri yöntemlerle yaklaşımın sonucu olarak, bölgede toplumsal yaşamı tümüyle etkileyen ağır bir çatışma bilançosu ortaya çıkmıştır. Yargı mekanizmasının tarafsızlığının rafa kaldırıldığı, siyasi iktidarın söylemlerinin etkisi ile örgütlenme özgürlüğüne yönelik baskılar artmış, haksız gözaltı ve tutuklamalar artarak devam etmiştir. Özellikle Kürt siyasetçi ve hak savunucuları; “yasa dışı örgüt üyeliği”, “yasa dışı örgüt propagandası yapmak”, “yasa dışı örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” gibi ağır suçlamalar ile karşı karşıya bırakılmışlardır. Bölgede siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri tarafından düzenlenmek istenen toplantı ve gösteri yürüyüşleri ile basın açıklamaları ise valiliklerin eylem ve etkinlik yasağı kararı veya gayri resmi talimatlarla kolluk görevlileri tarafından birçok kez engellenmiştir.
Bölgede 2024 yılı ilk 6 ayında “kişi güvenliği ve özgürlüğü”, “örgütlenme özgürlüğü”, “düşünce ve ifade özgürlüğü” haklarına yönelik baskılar sonucu haksız gözaltı ve tutuklamalar da artarak devam etmiştir. Devlet ile Hükümetin anti-demokratik karar ve uygulamalarına itiraz eden yurttaşlar, gözaltı ve tutuklama uygulamalarıyla karşılaşmış; birçok yurttaş ise muhalif kimliğinden dolayı ekonomik-sosyal haklarından mahrum bırakılmıştır. Bu bağlamda, bölge kentlerinde en az 88’i çocuk bin 164 yurttaş gözaltına alınarak 4’ü çocuk en az 165 yurttaş tutuklandı. En az 3 yurttaş hakkında ev hapsi kararı verilmiş olup bu süreçte Bölgede en az 527 ev/iş yeri baskına uğramıştır. Düşünce ve İfade Özgürlüğüne Yönelik İhlaller de ne yazık ki devam etti; Bölgede en az 4 etkinliğin gösterimi yasaklanmıştır. 74 soruşturma dosyasında en az 520 yurttaş hakkında soruşturma başlatıldı. 10 dava dosyasında 39 yurttaş hakkında dava açılmış olup aralarında siyasetçi, gazetecilerin bulunduğu 13 dosyada 56 yurttaş hakkında değişik hapis ve para cezaları verilmiştir. 3 siyasi parti binası, 1 gazete, 1 belediye binası saldırı veya baskına uğramıştır.
Bu süreçte kayyım politikasının tüm uygulamaları ile kalıcı bir idari yönetim haline getirilerek halkın seçme ve seçilme hakkının tümü ile bertaraf edildiğine yine tanık olduk. 31 Mart 2024 tarihinde yapılan yerel seçimlerde Van halkının yüzde 55.48 oyunu alarak Van Büyükşehir Belediyesi başkanı seçilen Abdullah Zeydan’ın memnu haklarının iadesi kararı hukuka aykırı bir şekilde ortadan kaldırılarak Van halkının iradesi yok sayılarak kayyım atama girişiminde bulunulmuştur. Tüm toplumsal kesimlerin güçlü itirazı sonucunda verilen haksız karar Yüksek Seçim Kurulu tarafından ortadan kaldırarak Abdullah Zeydan’a mazbatası verilmiştir.
3 Haziran 2024 tarihinde İçişleri Bakanlığı tarafından Hakkâri Belediyesi Eş Başkanı M. Sıddık Akış’ın hakkında 10 yıldan fazla bir süredir devam eden kamu davası gerekçe gösterilerek kayyım atanmıştır. Kayyum atanması sonrasında adeta 90’lı yıllarda bölgede uygulanan OHAL rejimini hatırlatırcasına Hakkâri, Van ve Diyarbakır illeri ablukaya alınmış, Hakkâri iline girişler yasaklanmış, birçok demokratik kitle örgütü ve STK temsilcisi polis şiddetine maruz kalmış, demokratik protesto haklarını kullanmaları polis eliyle engellenmiştir. Hakkâri, Van ve Diyarbakır illerinden sonra tamamı bölgede bulunan 10 ilde daha valilikler eylem, etkinlik yasağı kararı almıştır. Seçme ve seçilme hakkına yönelik bu açık müdahaleler, anti demokratik bir tutum olup demokratik bir sistemde kabulü mümkün değildir. Nitekim; Avrupa Konseyi’ne bağlı Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi, Türkiye’de hükümetin 2016 yılından bu yana belediyelere atadığı kayyımların uluslararası hukuka aykırı olduğuna dair 23 Mart 2022 tarihli kararı bulunmaktadır. Söz konusu kararın içeriğinde bulunan tespitler 2024 yılında yapılan yerel seçimlerden sonra da hem Van ilinde hem de Hakkari ilinde yaşanan kayyım atama isteği ve uygulamaları ile halen güncelliğini korumaktadır.
Değerli Basın Emekçileri;
2024 yılı ilk 6 ayı içerisinde coğrafyamızda meydana gelen yaşam hakkı ihlalleri tablosuna bakıldığında önlenebilir ölümlerde ciddi artış olduğu görülecektir. Özelikle 20 Haziran 2024 günü Diyarbakır İli Çınar İlçesi ile Mardin İli Mazıdağı ilçeleri arasındaki bölgede çıkan yangında yaşamını yitiren ve yaralanan yurttaşlar ile iş cinayeti ile yaşam hakları ellerinden alınan ve yaralanan yurttaşların gerek idari makamlar gerekse özel şirketler tarafından alınacak basit tedbirlerin yerine getirilmemiş olması nedeniyle temel haklarının ihlal edildiği tespit edilmiştir. Yine bölgede Kürt meselesinin çözümsüz bırakılması nedeniyle devam eden çatışmalı ortamın neden olduğu yaşam hakkı ihlalleri de tüm can yakıcılığı ile devam etmektedir.
Raporumuzda, hapishanelerdeki ihlallerin de belirgin olarak artmaya devam ettiği görülecektir. Hapishanelerde devam eden tecrit ve izolasyon, işkence ve kötü muamele yasağının ihlali, sevk/sürgünler, haber alma ve verme hakkının engellenmesi, infaz uzatma/yakma uygulamaları, tedavi hakkının engellenmesi, yaşam hakkı ihlalleri gibi birçok hak ihlalinin gerçekleştiği; ihlali gerçekleştiren kamu görevlilerinin ise etkin bir idari ve adli soruşturmadan geçirilmedikleri veya yargılanan kamu görevlilerinin cezasızlık politikasının sonucu olarak hiç ceza almadıkları veya verilen cezaların ihlallerin gerçekleşmesini engellemediği tarafımızca defalarca tespit edilmiştir.
Hapishanelerde yaşanan Tecrit ve İzolasyon uygulamalarının en çarpıcı örneği İmralı F Tipi Hapishanesindeki durum ile somutlaşmıştır. PKK Lideri Abdullah ÖCALAN ile birlikte İmralı F Tipi Hapishanesinde tutulan mahpusların avukat, aile ve telefon görüşü ile haberleşme ve haber alma hakları keyfi bir şekilde engellenmektedir. Konuya ilişkin gerek AİHM tarafından verilen ihlal kararları gerek BM insan hakları komitesi tarafından verilen tedbir kararlarına rağmen İmralı ada hapishanesinde tutulan mahpusların dış dünya ile olan ilişkilerinin mutlak bir şekilde engellenmesinin hukuk ile açıklanır bir yanı olmadığını bir kez daha belirtmek isteriz.
2024 yılı ilk 6 ayında bölgede bulunan cezaevlerinde en az 44 mahpus istekleri dışında, gerekçe gösterilmeden veya çeşitli gerekçelerle başka hapishanelere sevk edildi. En az 116 mahpusun sağlık hakkı, en az 1 mahpusun aile görüşü hakkı ihlal edildi. En az 65 mahpus hakkında soruşturma başlatıldı, ez 4 mahpusa disiplin cezası verildi. En az 7 mahpus tecrit ve izolasyona maruz kaldı. En az 22 mahpusun infazı çeşitli gerekçelerle (kurula çıkmadığı, disiplin cezası, pişman olmadığı, dini ve milli günlerde törene katılmadığı) ertelendi. Mahpusların sağlık ve iletişim hakları ihlal edilmekte, çeşitli disiplin suçları ile tecrit ve izolasyona tabi tutulmaktadır. Özellikle sağlık hakkı ihlalleri hala devam etmektedir. Hasta mahpusların nitelikli sağlık hizmetine erişim sağlanmadığı ve cezaevinde yaşamlarını yitirdiği cezaevi politikası sürmektedir.
Türkiye genelinde olduğu gibi Bölgede de kadına yönelik şiddet olayları ve kadın cinayetleri 2024 yılı ilk yarısında devam etmiştir. Kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet eylemlerindeki artış bu konuya odaklanmayı gerektirirken, siyasi iktidar ve bir kısım muhalif gruplar tarafından kadın hakları mücadelesinin kazanımlarının tartışmaya açılması meselenin çözümsüz kalmasına neden olmaktadır. Yargının kadına yönelik şiddet vakalarındaki olumsuz yaklaşımı ve ihlalleri tetikleyen karar ve uygulamaları uzun yıllardır tartışma konusu iken, 20 Mart 2021 tarihinde Resmi Gazete’ de yayımlanan İstanbul Sözleşmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı fesih kararı, Danıştay tarafından 19 Temmuz 2022 tarihinde onaylanmıştı. Bu kararın etkisi, Türkiye’nin batı illerinin yanı sıra özellikle bölgede de artarak devam eden kadın cinayetlerinde, faillerin -kendi ifadelerine yansıyacak şekilde- cezasızlık algısını perçinlemiştir.
Toplumsal gösteri ve yürüyüşlerle demokratik itirazların, kamusal alanlarda örgütlenmesi keyfi idari yasaklarla engellenmeye çalışılmış, yaşanan tüm baskı ve olumsuzluklara karşın, Kürt kadınları bölgenin her yerinde; özgürlük, adalet, eşitlik ve kadın hakları talepleriyle itirazlarını yükseltmeyi sürdürmüştür.
Değerli Basın emekçileri;
İHD kurulduğu günden bu yana barış hakkını savunmuş ve bundan sonra da savunmaya devam edecektir. Sürekli bir şekilde ifade ettiğimiz gibi hayatımızdaki ihlaller, yanlış ve hatalı devlet politikalarının bir sonucudur. Bu nedenle biz insan hakları savunucuları, hayatımızdaki ihlallerin önlenebilir olduğuna inanıyoruz. Bir denetim mekanizmasına da dönüşen hak savunuculuğunun özneleri olarak bizler, insan hakları ihlallerinin meydana gelmesine sebebiyet veren hatalı hükümet politikalarına karşı etkili bir savunuculuk faaliyeti içerisinde olacağız. Bu gerçekle, insan hakları ihlallerinin oluşumuna yol açan politikalardan vazgeçilmesi, çatışmalı ortamın bir an önce son bulması ve çatışma çözüm araçlarıyla sürecin demokratik çözümünün yeniden müzakere edilmesi talebinde bulunuyoruz. Türkiye’de Kürt meselesinin barışçıl, demokratik ve adil çözümüne yönelik etkili politikaların hayata geçirilmemiş olması nedeniyle 24 Temmuz 2015 itibariyle tekrara başlayan silahlı çatışma ortamı halen sürmekte olup, başta yaşam hakkı olmak üzere ağır ve ciddi insan hakları ihlallerine yol açmaktadır.
İnsan Hakları Derneği olarak yaklaşık 40 yıldır devam eden bu çatışmalı sürecin topluma olan ağır faturasını hazırladığımız raporlar ile ortaya koymaya çalışmaktayız. Hak savunucuları olarak bizler, Kürt meselesinin demokratik, barışçıl ve adil çözümünü her zaman savunduk. Toplumsal barışın inşası için hazırladığımız barış deklarasyonu ile tutumuzu sürdürdük; yaklaşık 2 yıldır gerçekleştirdiğimiz barış nöbetleri ile barış hakkının tartışılmasına katkı sunmaya çalıştık. Türkiye’de devletin kuruluşunun yeni yüzyılına girmişken, Kürt meselesinde barışçıl bir çözümün sağlanması fırsatı bulunmaktadır. Bu nedenle, bu imkânın açılması adına çatışmaların hemen şimdi durması talebimizi yeniliyoruz. Devlet erkinin, yüzyıl boyunca faili olduğu ağır hak ihlalleriyle yüzleşmesi, özür ve tazmin yoluna başvurması gerekmektedir. Bir denetim mekanizmasına da dönüşen hak savunuculuğunun özneleri olarak bizler, insan hakları ihlallerinin meydana gelmesine sebebiyet veren hatalı devlet ve hükümet politikalarına karşı her şart ve koşul altında etkili bir savunuculuk faaliyeti içerisinde olacağımızın bilinmesini istiyoruz.
İHD Bölge Temsilcisi Tahir Saçaklı’nın okuduğu Rapor Bilançosu ise şu şekilde:
İHD Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi
2024 YILI 6 AYLIK İnsan Hakları İhlalleri Bilanço Özeti
Yaşam Hakkı İhlalleri
- Bölge kentlerinde “keyfi öldürme, silah ve orantısız güç kullanma, dur ihtarına uymama” Yargısız infaz” sonucu kolluk güçleri tarafından açılan ateşle 1 yurttaş yaşamını yitirdi, 4 yurttaş çeşitli şekillerde yaralandı.
- Bölge hapishanelerinde 3 mahpus çeşitli hastalıklar, 2 mahpus ise intihar ettiği iddiasıyla yaşamını yitirdi.
- Resmi hata ve ihmaller sonucu en az 18 yurttaş yaşamını yitirirken en az 76 yurttaş çeşitli şekillerde yaralandı.
*** Bu verilere, 20 Haziran 2024 tarihinde Diyarbakır ve Mardin’i kapsayan bölgede DEDAŞ’ın bakım ve onarımını yapmadığı elektrik tellerinden çıkan yangın sonucu yaşamını yitiren 15 yurttaş dahildir. |
- Bölge kentlerinde en az 4 kolluk görevlisi intihar iddiasıyla ve şüpheli şekilde yaşamını yitirdi.
- Bölge kentlerinde saldırılar sonucu en az 2 siyasi parti üyesi yaşamını yitirirken, 25 kişi ise çeşitli şekillerde yaralandı. Haber takibi yapan en az 5 gazeteci sözlü ve fiziksel saldırıya maruz kaldı. En az 2 sağlık görevlisi, 1 işçi ve 1 öğrenci fiziksel saldırıya uğrayarak yaralandı.
- Bölge kentlerinde ve sınır ötesi yaşanan çatışmalarda en az 21 kolluk görevlisi yaşamını yitirirken, 20 kolluk görevlisi de yaralandı. Aynı çatışmalar sonucu en az 44 silahlı militan yaşamını yitirdi.
- Kırsal-Çatışma alanlarında bırakılan patlayıcılar ve mayın patlaması sonucu 1’i çocuk 2 yurttaş yaşamını yitirirken, yine 1’i çocuk 2 yurttaş ise yaralandı.
- Bölge kentlerinde 8 çocuk, 19 kadın, 6 erkek olmak üzere; en az 33 yurttaş şüpheli şekilde yaşamını yitirdi.
*** Yukarıda belirtmiş olduğumuz veriler doğrultusunda bölgede yaşam hakkına yönelik ihlaller sonucu 21 kolluk görevlisi, 44 silahlı militan ve 65 sivil olmak üzere en az 130 kişi yaşamını yitirirken, 20 kolluk görevlisi ve 117 sivil olmak üzere en az 137 kişi çeşitli şekillerde yaralandı. |
Çatışmalı Ortamda Meydan Gelen İhlaller ise şu şekilde:
- Bölgede 5 kent ve bağlı ilçe sınırlarında bulunan yüzlerce alanı kapsamına alacak şekilde 21 defa özel güvenlik bölgesi ilan edildi
- En az 1 kente 1 defa sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
- Örgüt militanlarına ait en az 1 cenaze ailesine teslim edilmedi. En az 3 militanın cenazesi çeşitli girişimlere rağmen ailelerine geç teslim edildi. En az 1 mezarlığa saldırı gerçekleşti.
Kadınların Yaşam Haklarına Yönelik İhlaller
- Aile içi şiddet sonucu en az 30 kadın yaşamını yitirdi, 8 kadın yaralandı.
- Toplumsal alanda uğradığı saldırı sonucu en az 10 kadın yaşamını yitirdi, 4 kadın yaralandı. En az 1 kadına yönelik cinsel saldırı gerçekleşti.
** Bölgede ilk 6 ayda, kadın yaşam hakkına yönelik saldırılar sonucu 19’u şüpheli, 30’u aile içi, 10’u toplumsal alanda şiddet sonucu en az 59 kadın yaşamını yitirdi. |
Çocukların Yaşam Haklarına Yönelik İhlaller
- Aile içi şiddet sonucu en az 7 çocuk yaşamını yitirdi.
- Toplumsal alanda şiddet sonucu en az 2 çocuk yaşamını yitirdi, en az 2 çocuk yaralandı. Toplumsal alanda en az 15 çocuk cinsel istismara maruz kaldı, 1 çocuk ise alıkonuldu.
İşkence Yasağına Yönelik İhlaller
- Bölgede en az 11 yurttaş gözaltında, 36 yurttaş gözaltı yerleri dışında (sokak, ev baskını) işkence ve kötü muameleye maruz kalırken, en az 48 mahpus hapishanelerde işkence ve kötü muameleye maruz kaldı.
- En az 3 yurttaş kolluk görevlilerinin ajanlık dayatmalarına maruz kaldı.
*** Bölgede çocuklarında aralarında bulunduğu en az 98 yurttaş kolluk görevlilerinin işkence ve kötü muamele eylemlerine maruz kaldı. |
Kişi Özgürlüğü ve Güvenliğine Yönelik İhlaller
- Bölge kentlerinde en az 88’i çocuk bin 164 yurttaş gözaltına alındı.
- 4’ü çocuk en az 165 yurttaş tutuklandı. En az 3 yurttaş hakkında ev hapsi kararı verildi.
- Bölgede en az 527 ev/iş yeri baskına uğradı.
Düşünce ve İfade Özgürlüğüne Yönelik İhlaller
- Bölgede en az 4 etkinliğin gösterimi yasaklandı.
- 74 soruşturma dosyasında en az 520 yurttaş hakkında soruşturma başlatıldı.
- 10 dava dosyasında 39 yurttaş hakkında dava açıldı.
- Aralarında siyasetçi, gazetecilerin bulunduğu 13 dosyada 56 yurttaş hakkında değişik hapis ve para cezaları verildi.
- 3 siyasi parti binası, 1 gazete, 1 belediye binası saldırı veya baskına uğradı.
Toplantı ve Gösteri Özgürlüğüne Yönelik İhlaller
- Kolluk görevlileri tarafından en az 34 toplantı ve gösteriye müdahale edildi.
- Valilik ve kaymakamlıklarca en az 2 toplantı ve gösteri iptal edildi.
- Bölge valileri, 56 defa toplantı ve gösteri yürüyüşlerine dair yasaklama kararı verdi.
Hapishanelerde Yaşanan Hak İhlalleri
- Hapishanelerde en az 44 mahpus istekleri dışında, gerekçe gösterilmeden veya çeşitli gerekçelerle başkaca hapishanelere sevk edildi.
- En az 116 mahpusun sağlık hakkı, en az 1 mahpusun aile görüşü hakkı ihlal edildi.
- En az 65 mahpus hakkında soruşturma başlatıldı, ez 4 mahpusa disiplin cezası verildi.
- En az 7 mahpus tecrit ve izolasyona maruz kaldı.
- En az 22 mahpusun infazı çeşitli gerekçelerle (kurula çıkmadığı, disiplin cezası, pişman olmadığı, dini ve milli günlerde törene katılmadığı) ertelendi.
Ekonomik ve Sosyal Haklara Yönelik İhlaller
- İş güvenliğinin sağlanmadığı çalışma koşullarında yaşanan kazalarda en az 29 işçi yaşamını yitirdi, 1’i çocuk 20 işçi yaralandı.
- En az 1 kişi görevinden alındı, en az 3 kişi hakkında idari soruşturma başlatılarak sürgün edildi.
KAYYIM ATAMALARI
- Bölgede 1 belediyeye kayyım atandı. 4 belediye hakkında idari soruşturma başlatıldı.
- En az 9 belediye eşbaşkanının Pasaportuna emniyet genel müdürlüğü talebiyle “genel güvenlik” tedbiri konuldu. 1 belediye eşbaşkanı hakkında cumhurbaşkanına hakaret soruşturması açıldı.
- SAĞLIK HAKKI İHLALİ: En az 416 yurttaşın sağlık hakkı ihlal edildi.
- ÇEVRE HAKKI: Bölgede en az 5 orman yangını ve ağaç kesimi meydana geldi.
- En az 1 yurttaşın KONUT HAKKI ihlal edildi.
Buna göre bölgede en az 3 bin 895 hak ihlali tespiti yapıldı. |
Bilgi Notu: Raporda yer alan bazı veriler, tanık beyanlarına dayandırılan iddialardır. Ancak, ilgili kurum veya kişilerden, iddiaların aksini ispatlayacak beyan ve açıklamalar yapılmadıkça, iddialar doğru ve gerçek olarak kabul edilecektir.
İddialara ilişkin yeni veriler gündeme geldikçe, raporda yer alan ilgili bölümler güncellenecektir. Rapordan çıkarılabilir veya kesinlik kazandırılarak raporda tutulmaya devam edilecektir.
İHD Diyarbakır Şubesi