Kayıp yakınları 812. Hafta: Mehmet Salim Acar’ın akıbeti soruldu
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 812. haftasını, Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdi. Eyleme kayıp yakınları, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri ile hak savunucuları katıldı. Eylemde, gözaltında zorla kaybedilenlerin ve faili meçhul saldırı sonucu katledilenlerin fotoğrafları taşındı. Bu hafta, Bismil'de 20 Ağustos 1994'te gözaltında zorla kaybedilen Mehmet Salim Acar'ın akıbeti soruldu.
Eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Ercan Yılmaz şunları söyledi: “Burada yıllardır gözaltında zorla kaybedilen insanların hikayelerini paylaşıyoruz. Kayıp olgusunun aileler üzerindeki etkisini en iyi bilen biziz. 10 gündür kayıp olan çocuk Narin Güran’ın ailesine sabır diliyoruz. Ve bir kez daha soruyoruz: Narin Güran nerede?
Yarın 1 Eylül Dünya Barış Günü. Coğrafyamızda yıllardır devam eden silahlı çatışma ortamının nedenlerinden biri de geçmişle yüzleşilememesidir. Kürtlerin temel hak ve özgürlükleri konusunda devletin geliştirmiş olduğu uygulamalar birçok şekilde topluma sirayet etti. Bunların en ağırı zorla kaybetme fiilleridir. Türkiye toplumsal barışını inşa edemediği için zorla kaybetmeler konusunda yol alınamıyor.
1 Eylül vesilesiyle bir kez daha çağrıda bulunuyoruz: barışın sağlanması geçmişle yüzleşmeyle mümkündür.”
Bismil’de 30 yıl önce gözaltında zorla kaybedilen Mehmet Salim Acar’ın oğlu İhsan Acar ise şöyle konuştu: “30 yıldır bu meydanda mücadele ediyoruz. Hakikat mücadelesi yürütüyoruz. Hangi devlet olursa olsun, geçmişine sahip çıkmalı, geçmişine sahip çıkmayanlar gelecekten bahsedemezler. Buradaki anneler ve biz çocukları olarak artık kayıplarımızın kemikleri dahi olsa bulunsun istiyoruz. Bütün yetkililere sesleniyoruz, o dönem bu acıyı bize yaşatanlar hala yaşıyorlar. Kimse hakikate karşı gözünü kapatmasın. Gerçekler ortaya çıkmalı. Bugün yeni Anayasa’dan bahsediliyor. Gerçekler ortaya çıkmadan nasıl bir anayasa yapılacak. Kimse yaşadıklarımızı unutmamızı beklemesin. Uzay çağında biz kemiklerimizi arıyoruz. Bu büyük bir utançtır.”
İHD Diyarbakır Şubesi üyesi Fırat Akdeniz ise Mehmet Salim Acar’ın kayıp hikayesini paylaştı. Akdeniz, “31 yaşındaki Mehmet Salim Acar, Bismil'in Ambar köyünde yaşayan bir çiftçiydi. 20 Ağustos 1994 tarihinde on üç yaşındaki oğlu ve bir çiftçi ile birlikte köy civarındaki tarlada çalışıyorlardı. Öğlen saatlerinde plakasız gri bir Toros ile gelen ve kendilerini polis olarak tanıtan silahlı kişiler Acar ve diğer çiftçinin kimliklerini istedi ardından Acar'ı zorla otomobile bindirerek götürdü.
Nehir kenarında çamaşır yıkayan Acar'ın kızı ve komşuları, nehre doğru yaklaşan Toros'un içinde Acar'ı elleri, gözleri ve ağzı bağlı bir biçimde gördüler. Ayrıca Toros'a nehir kenarında bekleyen ve içinde beş kişi bulunan diğer bir otomobilin eşlik ettiğine ve araçların Bismil'e doğru uzaklaştığına tanık oldular.
Söz konusu araçların Bismil Jandarma Tabur'una girdiği bilgisini alan aile, Mehmet Salim Acar'ın nerede olduğunu ve neden gözaltına alındığını öğrenmek amacıyla askeri, adli ve idari makamlara başvurdu. Ardından Acar ailesi; Cumhurbaşkanlığı, İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı başta olmak üzere ilgili ulusal makamlara başvurdu ve acilen harekete geçilerek Acar'ın can güvenliğinin sağlanmasını talep etti.
Silvan Cumhuriyet Savcılığı'na başvuran aile, Mehmet Salim Acar'ın kaçırılmasından sorumlu oldukları gerekçesiyle Bismil İlçe Komando Tabur Komutanı İzzet Cural ve jandarma görevlisi Ahmet Babayiğit hakkında suç duyurusunda bulundu.
Ancak İl İdare Kurulu 23 Ocak 1997 tarihinde bu kişilere karşı yeterli delil olmadığı iddiasıyla, yargılama yapılmaması yönünde karar verdi. Tüm baskı ve tehditlere rağmen yıllarca Mehmet Salim Acar’ın bulunması için mücadele yürüten aile, iç hukuktan sonuç alamadı. Dava AİHM'e taşındı.
Türkiye, AİHM'e: “hükümetimiz M. Salim Acar'ın ortadan kaybolmasının ailesinde sebep olduğu ızdırap nedeniyle üzüntü duymaktadır. Kaybolma iddialarında etkin soruşturmalar yürütmemenin Sözleşmenin 2, 5, 13. maddelerinin ihlalini oluşturduğunu kabul etmekteyiz” dedi. Başvurucuya dostane çözüm teklif etti.
Acar Ailesi dostane çözüm teklifini reddetti ve maruz kaldığı ihlalin mahkemenin kararıyla belirlenmesini istedi. Bunun üzerine davayı esastan inceleyen Mahkeme 8 Nisan 2004 tarihli kararı ile
Mehmet Salim Acar'ın kaybolmasına ilişkin yeterli ve etkili bir soruşturma yürütülmediği gerekçesiyle yaşam hakkının ihlal edildiğine karar vererek Türkiye'yi oybirliği ile mahkum etti.
AİHM'in kararları devlet açısından bağlayıcıdır. AİHM içtihatlarına göre Devlet gözaltında kaybetme olayı karşısında, kayıp vakasının tam olarak nasıl gerçekleştiğine ilişkin maddi gerçeği açığa çıkarmak, kaybedilenin na'şının bulunduğu yeri tespit etmek, failleri yargılamak ve cezalandırmak amacıyla etkili bir soruşturma yürütmek zorundadır.
Gözaltında kaybedilişinin 30. yılında siyasi ve adli makamları Mehmet Salim Acar dosyasında etkili bir soruşturma yürütme yükümlülüğünü yerine getirmeye çağırıyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin Mehmet Salim Acar için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz!
Şimdi de; Gözaltında zorla kaybettirilen Mehmet Salim Acar ve diğer tüm kayıp ve faili meçhul siyasi cinayetlere kurban gidenler için 1 dakikalık oturma eylemine geçiyoruz.”
İHD Diyarbakır Şubesi