Kayıp Yakınları 823. Hafta: Abdullatif Yağızay’ın akıbeti soruldu
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 823. haftasını, Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdi. Eyleme kayıp yakınları, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri ile hak savunucuları katıldı. Eylemde, gözaltında zorla kaybedilenlerin ve faili meçhul saldırı sonucu katledilenlerin fotoğrafları taşındı. Bu hafta, Nusaybin'de 18 Kasım 1995 tarihinde gözaltında kaybedilen Abdullatif Yağızay'ın akıbeti soruldu.
Eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şubesi Sekreteri Ömer Saman şunları söyledi: “İHD kurulduğu günden beri onurlu bir barış için, geçmişle yüzleşmek için alanlarda hak mücadelesini sürdürüyor. Bundan 87 yıl önce 15 Kasım’da Kürt-Alevi kanaat önderi Seyit Rıza ve 7 arkadaşı hiçbir hukuk gözetilmeden idam edildi. 74 yaşında bir insan yaşı küçültülerek, oğlunun yaşı büyütülerek idam edildi. 2011 yılında dönemin başbakanı bir toplantıda, Dersim ile ilgili eğer devletin bir özür dilemesi gerekiyorsa, özür dilerim diye açıklama yapmıştı. Ancak ne yazık ki Kürtlerin yaşadığı bütün katliamlar dönemsel siyasal iktidarların, kendi çıkarları için siyasal malzeme haline getirilmiştir. Onarıcı bir adalet için geçmişle yüzleşmek gerekiyor. Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerlerinin açıklanması ve itibarlarının iade edilmesi talebimizi bir kez daha tekrarlıyoruz”
Ardından İHD Diyarbakır Şubesi Yöneticisi Ali İhsan Demirtaş, Nusaybin'de 18 Kasım 1995 tarihinde gözaltında kaybedilen Abdullatif Yağızay'ın hikayesini paylaştı. Demirtaş, “Abdullatif Yağızay evli ve 7 çocuk babasıydı. Nusaybin ilçesi Akarsu Beldesi’ne bağlı Kurke Köyü’nde yaşıyordu. Ağır baskılar nedeniyle 1995 yılının Ağustos ayında ilçe merkezine göç eder.
Abdullatif Yağızay Nusaybin ilçesinde gündelik işlerde çalışır. 18 Kasım 1995 günü komşusu için çalışırken, bulunduğu yere saat 11.00 sularında sivil giyimli ve telsizli polisler gelir. “Ekrem Yağızay sen misin?” diye sorarlar. Kimliğini gösterir “ben Abdullatif’im” der. Polisler ona “sen Ekrem’sin, o zaman kimliğin sahte” diyerek onu mavi bir otomobile bindirip götürürler.
Ailesi önce Nusaybin Emniyet Müdürlüğüne başvuruda bulunur. Emniyet önce gözaltına alındığını reddeder. Yağızay Ailesi ısrar edince sonraki başvurudan birinde Abdullatif Yağızay’ın Mardin İl Jandarma Komutanlığı’na götürüldüğü söylenilir. Nusaybin Cumhuriyet Başsavcılığı ise Ailenin başvurusuna, “Abdullatif Yağızay’ın gözaltına alındıktan 3 gün sonra serbest bırakıldığı” cevabını verir.
Abdullatif Yağızay’dan haber alınmaması üzerine tekrar savcılığa başvuran ailenin dilekçesi işleme konulmadan iade edilir. Olayla ilgili soruşturma açılmaz. Ailenin tüm başvuruları sonuçsuz kalır.
Abdullatif Yağızay’dan haber alınamaması üzerine tekrar savcılığa başvuran ailenin dilekçesi işleme konmadan iade edilir. Olayla ilgili soruşturma açılmaz. Ailesinin tüm başvuruları sonuçsuz kalır. 26 yıldır Abdullatif Yağızay’ın akıbetini açığa çıkartmayı amaçlayan ve failleri cezalandırmayı hedefleyen etkin bir soruşturma bugüne kadar yürütülmez.
Abdullatif Yağızay, İsmail Hakkı Karadayı’nın Genelkurmay Başkanı, Teoman Koman’ın Jandarma Genel Komutanı olduğu, Süleyman Demirel’in Cumhurbaşkanı olduğu,
Tansu Çiller Başbakanlığındaki 51. Hükümet’in görevde olduğu, Mehmet Ağar’ın Emniyet Genel Müdürü, Ünal Erkan’ın OHAL Valisi olduğu dönemde gözaltında kaybedildi.
Şimdi de gözaltında kaybedilen Abdullatif Yağızay ve diğer tüm kayıp ve faili meçhul siyasi cinayetlere kurban gidenler için 1 dakikalık oturma eylemine geçiyoruz.”
İHD Diyarbakır Şubesi