Kayıp Yakınları 825. Hafta Eylemi: Elçi ve Epözdemir’in failleri soruldu

30.11.2024

Kayıp Yakınları 825. Hafta Eylemi: Elçi ve Epözdemir’in failleri soruldu

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 825. haftasını, Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdi. Eyleme kayıp yakınları, İHD Onursal Genel Başkanı Akın Birdal, Diyarbakır Barosu Başkanı Abdülkadir Güleç, Tahir Elçi Vakfı Başkanı Mahsum Batı, DEM Parti Belediye Eşbaşkanları, sivil toplum örgütü temsilcileri ve hak savunucuları katıldı. Eylemde, gözaltında zorla kaybedilenlerin ve faili meçhul saldırı sonucu katledilenlerin fotoğrafları taşındı. Bu hafta, Diyarbakır'da 28 Kasım 2015'te katledilen Diyarbakır Barosu Başkanı ve derneğimiz üyesi Av. Tahir Elçi ile 25 Kasım 1993'te Tatvan'da katledilen derneğimiz üyesi Av. Şevket Epözdemir'in failleri soruldu.

Eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Ercan Yılmaz şunları söyledi: “ Türkiye’nin karanlık geçmişi ile yüzleşmesini talep ediyoruz. Burada her hafta paylaştığımız olaylar, savcılıklar nezdinde ihbar niteliğindedir. Bu olaylar araştırılmalı ve failler ortaya çıkarılmalıdır. Derneğimiz üyeleri Avukat Tahir Elçi ve Avukat Şevket Epözdemir, Kasım ayı içerisinde katledildiler. Bir kez daha kendilerini saygı ile anıyoruz. Her ikisinin de gözaltında kaybetmeler ve faili meçhul cinayetlere karşı yürüttüğü mücadele çok kıymetlidir. Bugün hala bu mücadelenin motivasyon kaynağıdırlar. Tahir Elçi’nin AİHM nezdinde yürüttüğü insanlığa karşı suçlarla mücadelesi, Şevket Epözdemir’in İHD Bitlis Temsilcisiyken, zorla kaybetmelere karşı yürüttüğü mücadele onur vericidir. Bu mücadelenin öncüleri olan insan hakları savunucularının faillerinin ortaya çıkarılmasını talep ediyoruz.”

Diyarbakır Barosu Başkanı Abdülkadir Güleç de şöyle konuştu: “Tahir Elçi ve Şevket Epözdemir, insan hakları savunucularıydılar. Ancak bu onlar için yeterli bir tanım değil. Tıpkı Medet Serhat, Faik Candan, Yusuf Ziya Ekinci, Hasan Kaya ve Faik Bucak gibi Kürt sorununun demokratik çözümünü savunan entelektüellerdi. Hukukçularımızın hedef olmalarının nedeni bu kimlikti. Bu nedenle katledildiler. Diyarbakır Barosu olarak Tahir Elçi ve arkadaşlarının yürüttüğü mücadelenin takipçisi olacağız.”

İHD Onursal Genel Başkanı Akın Birdal ise şunları söyledi: “Şevket Epözdemir, Tatvan Temsilcimizdi. Ankara’ya geldiğinde hukukçu, insan hakları ve barış savunucusu olarak Kürt meselesinin demokratik, barışçıl çözümü için çaba gösterdiğini ama bunun örgütlü insan hakları çatısı altında daha kolay olacağı için başvurmuştu. Böylelikle Tatvan Temsilcimiz oldu. Yine Tahir Elçi, İHD Diyarbakır Şubemiz üyesi ve TİHV kurucularındandı. İki arkadaşımız, insan hakları, barış ve adalet savunucusuydu. Bu coğrafyada halkların bir arada özgür ve barış içinde yaşaması için çaba gösteriyordu.  İnsanları kaybediyorlar ama hafızamızı silemezler. Onların seçilmiş olmaları rastlantı değildi. Onları katlettiler ve gözdağı vermek istediler. Onlar her zaman insan hakları mücadelemizde yanı başımızda olacaklar.”

Tahir Elçi Vakfı Başkanı Mahsum Batı da şunları kaydetti: “Aradan 9 yıl geçti, Tahir Elçi’nin failleri bulunmadı. Sevgili Tahir, faili meçhul cinayetlere ömrünü adadı. Ne yazık ki kendisi de faili meçhul bir cinayete kurban gitti. Bizler Tahir Elçi’nin arkadaşları olarak, yürüttüğü mücadeleyi bıraktığı yerden devraldık. Bu ülkede tek bir faili meçhul kalmayıncaya kadar mücadele edeceğiz.”

Derneğimiz üyesi Şevket Akdemir ise Şevket Epözdemir ile birlikte yürüttükleri insan hakları mücadelesine dair anılarını anlattı.

İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Berfin Elçi, Epözdemir ve Elçi’nin hikayesini paylaştı. Elçi, “Değerli basın emekçileri bugün burada faili meçhul siyasi cinayete kurban giden iki insan hakları savunucusunu anmak için bir aradayız.  25 Kasım 1993 yılında katledilen Şevket Epözdemir ve 28 Kasım 2015’te katledilen Tahir Elçi..

Şevket Epözdemir 1943’te, Siirt’in Baykan ilçesinin Minar (Dilektepe) köyünde doğdu. İlkokulu Minar’da okuduktan sonra Ergani Öğretmen Okuluna gitti. 1962-63’te Diyarbakır Ziya Gökalp Lisesinde edebiyat öğretmenliği yapmaya başladı. 1965’teki Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi’nin kuruluş ve faaliyet süreci içinde yer aldı. Bu faaliyetleri Yozgat Sorgun’a sürgünüyle sonuçlandı. Sorgun’dan sonra Kırıkkale’ye ve arkasından Ankara’ya edebiyat öğretmeni olarak atandı. Bu süreçte TÖB-DER (Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği) faaliyetlerine de katıldı. Yaşadığı ilk gençlik sürecindeki dava ve soruşturmalar, onu öğretmenlikten hukuk alanına doğru yavaş yavaş taşıyordu. 1970’te Ankara Hukuk Fakültesi'ne başladı. Bir yandan öğretmenlik yapıp diğer yandan hukuk fakültesinde öğrenciliğe devam ediyordu. Ankara Hukuk Fakültesi'nden mezun olduktan sonra Tatvan’a yerleşme kararı aldı ve 1976’da Tatvan’da avukatlığa başladı. Avukatlığa başladıktan sonra özellikle Kürt sorunu ve buna bağlı olarak yaşanan insan hakları ihlalleri konusunda birçok önemli davada yer aldı. Devletin güvenlik güçleri tarafından uygulanan zulmü ve baskıyı belgelerle ortaya koyarak, bu tür ihlallere karşı dava açtı ve mağdurları savundu.  Kürtlerin yaşadığı köy boşaltmaları, işkence ve zorla kaybetme vakaları gibi insan hakları ihlalleri üzerine davalar takip etti ve bunun yanında bölgedeki faili meçhul cinayetlerin araştırılması için çaba gösterdi. Adaletin sağlanabilmesi için, en zor koşullarda bile hukuk mücadelesini sürdürdü, zaman zaman tehditler alsa da hiçbir zaman geri adım atmadı. 25 Kasım 1993 tarihinde sabah ofisine gitti. Akşam saat 20.00 civarında eşi Sakine Epözdemir’ i arayarak eve dönmek üzere yola çıkacağını söyledi. Ama bir daha evine dönemedi. Eşi o akşam savcılığı arayarak Şevket Epözdemir’ in gözaltına alınıp alınmadığını sordu. Ancak savcılık “Avukat Epözdemir’in gözaltında olmadığını” söyledi. Avukat Şevket Epözdemir’in cenazesi ertesi gün askerler tarafından Bitlis’in Güroymak ilçesi yakınlarında bulundu. Aradan geçen 31 yıla rağmen dosyasında hiçbir ilerleme sağlanmadı, faillerinin tespit edilip cezalandırılması için hiçbir çaba sarf edilmedi. Epözdemir cinayeti faili meçhul olarak kayıtlara geçti.

Tahir Elçi 1966 yılında Şırnak’ın Cizre ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Cizre'de tamamladı. 1991 yılında Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. 1992 yılından itibaren Diyarbakır'da serbest avukatlık yaptı.  Tahir ELÇİ Türkiye’de ki cezasızlık sistemi ve insan hakları hukuku alanında yoğunlaştı. İnsan Hakları Derneği (İHD) üyesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) kurucularından olan Elçi, 1990'lı yıllardaki yargısız infaz, faili meçhul cinayetler, köy yakma davalarında mağdurların avukatlığını yaptı. Diyarbakır ve bölgedeki hak ihlalleriyle ilgili de birçok çalışmayı sürdürdü. ELÇİ, Kuşkonar ve Koçağılı köylerinin bombalanması, Lice Davası, Temizöz Davası, Roboski Katliamı gibi pek çok davanın avukatlığını yaptı. Birçok sivil toplum örgütünün kuruluş ve çalışmalarında yer alan Tahir Elçi, 2012 yılında Diyarbakır Barosu Başkanlığına seçildi. 2014 yılı olağan genel kurulu ile tekrar baro başkanlık görevine seçildi.  Katıldığı “Tarafsız Bölge” isimli televizyon programında beyan ettiği “PKK terör örgütü değildir. Bazı eylemleri terör niteliğinde olsa bile PKK, silahlı siyasal bir harekettir. Siyasal talepleri olan, çok ciddi bir desteği olan bir siyasal harekettir.” sözlerinin ardından sistematik linçe maruz kaldı. Programa katıldığı 14.10.2015 tarihinden ölümüne kadar ki süreçte sosyal medya mecraları üzerinden ölüm tehditleri aldı. Birçok siyasetçinin, gazetecinin Elçi’nin aleyhine olacak şekilde beyanları da süreci daha da derinleştirdi ve linç kampanyasını besledi. Yargı tarafından hukuk dışı bir şekilde hakkında soruşturma başlatılarak gözaltına alındı ve yurt dışına çıkışı yasaklandı. Tahir Elçi’nin katledilmesinde, bu sürecin aktörlerinin de payı büyüktü. Her şeye rağmen geri adım atmayan Tahir Elçi “1990'lı yıllardan bugüne JİTEM'ci ağababalarınıza ve generallerinize boyun eğmedim, sizden mi korkacağım” sözleriyle tüm tehditlere büyük bir cesaretle cevap verdi. 28 Kasım 2015 tarihinde Diyarbakır’ın Sur ilçesinde yaşanan çatışmalar nedeniyle tahrip olan ve ağır zarar gören tarihi eser ve kültürel varlıklara dikkat çekmek amacıyla, Dört Ayaklı Minare önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Tahir ELÇİ açıklamanın hemen akabinde aynı yerde meydana gelen silahlı çatışma sırasında, kendisine isabet eden kurşunla katledildi. Tahir Elçi’nin öldürülmesine ilişkin soruşturma süreci etkili yürütülmedi. Olaya ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 4,5 yıl sonra iddianame oluşturuldu. 15 Haziran 2022 tarihli duruşmada “Tahir Elçi, siyasi bir suikasta kurban gitti” sözlerinden sonra tanık olarak dönemin başbakanı olan Ahmet Davutoğlu’nun dinlenilmesine karar verilmişse de ara duruşma ile müşteki ve vekillerine herhangi bir bilgi verilmeden ve görüş alınmadan mahkeme tarafından bu karardan dönüldü. Tahir Elçi'nin vurulduğu sırada olay yerinde olan üç polis memuru, "bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek" suçlamasıyla yargılandı. Polislerin 3 yıldan 9 yıla kadar hapsi istendi. Savcı ise esas hakkındaki mütalaasında üç polis memuru için beraat talebinde bulundu. 12 Haziran 2024'teki duruşmada sanık polisler Sinan Tabur, Fuat Tan ve Mesut Sevgi beraat etti. Elçi öldürülmeden dakikalar önce yaptığı açıklamada "Silah, çatışma, operasyon istemiyoruz" demişti.

Değerli basın emekçileri, kayıp yakınları ve cumartesi insanları. Bu iki insan hakları savunucusunun, hukukçunun takip ettikleri davalar, sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bir mücadelenin parçasıydı. Onların avukatlık anlayışı, sadece hukuki bir sorumluluk değil, aynı zamanda bir halkın adalet arayışı için verilen bir yaşam mücadelesiydi.  Kendilerinin mücadelelerini sahiplendiğimizi, bu sahiplenişin Kürt halkı için daha adil bir düzenin inşa edilmesi adına sürdürülen bir hak mücadelesi ve insan hakları mücadelesi olduğunu bildiririz. Faili belli ama faili meçhul bırakılan Şevket Epözdemir ve Tahir Elçi’yi saygı ve minnetle anıyoruz.

Şevket Epözdemir ve Tahir Elçi için adalet istiyoruz…

Şimdi de Şevket Epözdemir, Tahir Elçi ve diğer tüm kayıp ve faili meçhul siyasi cinayetlere kurban gidenler için 1 dakikalık oturma eylemine geçiyoruz.”

İHD Diyarbakır Şubesi