Darbeci askerlerin yargılanmalarına müdahil olmak istiyoruz

30.07.2016

DİYARBAKIR- İHD ve Kayıp yakınların “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 390’ıncısı gerçekleştirildi. Eylemde, 1993 yılında Diyarbakır ili Çınar ilçesi Dikmetaş (Qerqatê) köyünde, askerlerce gözaltına alınan, 13 gün sonra ise aileye öldüğü bildirilen ve cesedinde işkence izlerine rastlanan Mehmet Sıddık Öncü’nün faillerinin bulunarak cezalandırılması talep edildi. Eylemde bir konuşma yapan İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Adnan Örhan, bölgedeki kayıp ve faili meçhul cinayetlerde isimleri anılan ve tutuklanan darbeci askerlerin yargılanmalarına müdahil olmak istediklerini belirtti.

 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve Kayıp yakınların “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 390’ıncısı Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Kayıp fotoğraflarının taşındığı eyleme İHD Diyarbakır Şubesi yönetici ve üyeleri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, kayıp yakınları ve insan hakları aktivistleri katıldı. 1993 yılında Diyarbakır ili Çınar ilçesi Dikmetaş (Qerqatê) köyünde, askerlerce gözaltına alınan, 13 gün sonra ise aileye öldüğü bildirilen ve cesedinde işkence izlerine rastlanan Mehmet Sıddık Öncü’nün faillerinin bulunarak cezalandırılması talep edildi.
 
Oturma eylemi öncesi konuşan İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Adnan Örhan, oturma eylemlerinin 390. Haftasına ulaştıklarını belirterek “Bizim kayıplarımız kuyulara attılar, dere kenarlarına attılar. Bunları cezalandırın dedik. Her zaman bunu vurguladık. Cezalandırmazsanız, bunlar başka şeylerde yapabilir, dedik. Nitekim 15 Temmuz’da darbe girişimde bulundular. Burada açık bir şekilde talep ediyoruz. Bizde bu şahısların yargılanmalarına müdahil olmak istiyoruz” diye belirtti.
 
‘Külter’in akıbeti bir an önce ortaya çıkarılsın’
 
DBP Şırnak İl Yönetici Hürşit Külter’in 65 gündür kayıp olduğunu ve hala kendisinden haber alınamadığın belirten Örhan, “Geçmiş yıllardan kalan gelen, bundan 65 gün önce Hürşit Külter’in kaybedilmesi ile yeniden ortaya çıktı” dedi. Örhan, Külter’in akıbetinin bir an önce ortaya çıkarılmasını talep ettiklerini belirtti.
 
Teşhir amaçlı köylülerin gözleri önünde işkence yapıldı
 
Örhan’ın ardından,  İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Avukat Hasan Yalçın, 21 Haziran 1993 yılında Diyarbakır ili Çınar ilçesi Dikmetaş (Qerqatê) köyünde, askerlerce gözaltına alınan, 13 gün sonra ise aileye öldüğü bildirilen ve cesedinde işkence izlerine rastlanan Mehmet Sıddık Öncü’nün hikayesini paylaştı. Yalçın şunları belirtti: “Olay günü Mehmet Sıddık Öncü, Dikmetaş (Qerqatê) Köyüne baskın yapan askerler tarafından gözaltına alınır. Daha köydeyken herkesin gözü önünde teşhir amaçlı uzun süre işkence yapılır. Askerlerin, eşine “Kocanı bir daha göremezsin” diyerek yanlarına aldıkları Mehmet Sıddık Öncü, gözaltına alındıktan bir gün sonra Çınar Sağlık Ocağı’na götürülür. Burada Öncü için verilen raporda, “Sağ tarafında 10-12 kaburgalarının yanında 3x5 cm ekimos tespit edildi” denilir.
 
Cesedinde işkence izleri tespit edildi, AİHM tazminata hükmetti
Gözaltına alındıktan sonra kendisinden hiçbir haber alınamayan Öncü’nün ailesi; 4 Temmuz günü kendilerine gelen bir telefonla, Mehmet Sıddık Öncü’nün cesedinin Tıp Fakültesi Morgunda olduğu öğrenir. Bunun üzerinde DGM Başsavcılığı’na başvuruda bulunan ailesi ancak 8 Temmuz 1993’te cenazeyi alabilir. Kendilerine verilen otopsi raporunda, “Geçirdiği bir rahatsızlık sonucu öldüğü yazılıdır. Defin raporunda da aynı ibareler kullanılmıştır. Ailesi, Öncü’nün cesedinde, kalçasının iki yanında morarmalar ve yarıklar, sağ kaburgaları, bütün tırnakları, yanaktan ve çene altında morarmalar ile boyun ve bileklerinde ip izleri olduğunu tespit etmişlerdir. Dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu, bir soruya verdiği cevapta böbrek yetmezliğinden dolayı 4 Temmuzda rahatsızlandığı ve 5 Temmuzda yaşamını yitirdiği belirtir. Mehmet Sıddık Öncü’nün, 1993 yılında gözaltında yaşamını yitirmesi üzerine Öncü ailesinin AİHM’de açtığı davada, Türkiye tazminat ödemeye mahkûm edildi.”
 
Yalçın’ın ardından, Mehmet Sıddık Öncü’nün oğlu Lezgin Öncü söz aldı. Konuşması sırasında duygulanan ve ağlayan Öncü, konuşmasına devam edemedi.
 
Yapılan konuşmaların ardından, Mehmet Sıddık Öncü ve tüm kayıplar anısına beş dakikalık oturma eylemi gerçekleştirildi.