Kayıp Yakınları 726.Hafta: İsa Soysal’ın akıbeti soruldu

07.01.2023

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve Kayıp Yakınlarının, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 726’ncı haftası Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Kayıp yakınları, hak savunucuları ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin katıldığı eylemde, kayıpların fotoğrafları taşındı. Bu hafta, 1 Ocak 1988 tarihinde Şırnak’ın Silopi ilçesinde gözaltında kaybedilen İsa Soysal’ın akıbeti soruldu.

Eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun şunları söyledi:

“Türkiye’de bir sistem haline gelmiş; cezasızlığa, adaletsizliğe karşı,  yaşam hakkından yoksun kılan politikaların açığa çıkarılması ve hakikatlerle yüzleşilmesi için bir aradayız.

Türkiye’de bu gerçeği gören hukuktan yana bir politika geliştirilmediği gibi tüm mekanizmaları ile geçmişte yaşanan ağır insan hakları ihlalleri göremezden gelen bir politika söz konusu. Bu adaletsizlik, her geçen gün Kürtlere yönelik ihlallerle sürdürülüyor. Diyarbakır ve Mardin’de sosyal medya ve basına yansıyan görüntülerle ortaya çıkan işkence ve kötü muamele eylemlerinin ciddi bir şekilde cereyan etmesi ve failler hakkında herhangi bir soruşturmanın etkin bir şekilde yapılmaması süre gelen adaletsizliğin bir göstergesidir. Devletin şiddete bulaşan kamu görevlilerini koruyan politikaları devam ediyor.  Kolluk şiddetiyle işkence ve kötü muameleye varan ve sürekli bir hal alan uygulamanın devam etmesi, devlet politikalarıyla sahiplenildiğini de gösteriyor. 90’lı yıllardaki ağır insan hakları suçlarına karşı, uluslararası hukuk mahkemelerinin ihlal kararlarına rağmen suçlular ve failler hakkında herhangi bir yargılama, meclis araştırmaları ile yüzleşmenin gerçekleşmemesinin neticelerini yaşıyoruz. Bu nedenle kolluk şiddeti asla tesadüfi olarak değerlendirilmemelidir.

Türkiye’de yaşanan katliamlara, olan bitenlere dair hakiki bir hesaplaşma ve yüzleşmenin olmamasının yarattığı ağır tahribatı da yaşıyoruz. Van’da Zilan Katliamı’nda yaşamını yitirenlere ait olduğu ileri sürülen kemikler birkaç aydır Kürtlerin gündeminde. Hukuk birimlerinin soruşturma taleplerini etkin bir şekilde değerlendirip, bu olaya ilişkin adli ve hukuki girişimde bulunmuyor. Kürtlere, Ermenilere ve Keldanilere yönelik katliamlara ait toplu mezarların bulunduğu ‘Newala Keseba’ya ilişkin pervasızlık devam ediyor. Toplu mezarların bulunduğu alanın imar ve yerleşim alanlarına çevrilmesi ile yas hakkının, gömme ve gömülme hakkının, orada yaşanan insan hakları ihlallerinin üstünün örtülmesi, hakikatin gizlenmesi amaçlanmaktadır. İnsani, hukuki ve adil bir çözüm için ağır insan hakları ihlallerinin yaşandığı ‘Newala Keseba’ gibi toplu mezarların bulunduğu yerlerin uluslararası tıp ve hukuk standartlarınca ele alınıp korunması ve iddiaların etkin bir şekilde soruşturulup, faillerin cezalandırılması gerekiyordu. Ancak Türkiye’deki mevcut hukuki ve politik uygulamalar insanlığa karşı işlenmiş suçları gizleyen bir politika izlemektedir.

Bütün bunlar birlikte değerlendirildiğinde, Kürt coğrafyasında ayrı bir hukukun, hukuk dışı uygulamaların yürütüldüğünü görüyoruz. Evrensel normların dışında bir yargı pratiğinin olduğu aşikardır. Bizler hak savunucuları olarak her zaman ifade ediyoruz; politik ve sistematik bir şekilde devlet ve devlete bağlı güçler tarafından 90’lı yıllarda gerçekleştirilen ağır hak ihlallerinin bileşenlerinden biri de yargı mekanizmasıdır. Yargı halen siyasi düzen içerisinde suçları ortaya çıkaran, yargılayan bir konumda değil, suçluları görmezden gelen, onlarla bağlantılı bir mekanizma halinde faaliyetlerini sürdürmektedir.

Demokratik toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kullanımının engellendiğini görüyoruz. Valilikler tarafından uygulanan kararlar ile hakların askıya alındığını görüyoruz. Kürt coğrafyasında bulunan kentlerde bu haklar sistematik bir şekilde yasaklanıyor. Bunun hak ve adalet arayışının engellenmesine yönelik olduğu da bir hakikat. Tüm bu yasaklamalar ve engellemeler karşısında mücadele etme hakkımıza sahip çıkmalıyız.”

İHD Diyarbakır Şubesi Başkan Yardımcısı Ezgi Sıla Demir ise İsa Soysal’ın hikayesini paylaştı. Demir, “Evli ve üç çocuk babası İsa Soysal, 1988 sonbaharında Silopi'ye bağlı Bozalan köyünün Karox (Karuğ) mezrasındaki evine gelen sivil giyimli kişiler tarafından zorla götürüldü ve bir daha kendisinden haber alınamadı. İsa Soysal, tarım ve hayvancılıkla uğraşıyordu. Daha önce hiç gözaltına alınmamıştı. Eve gelen kimliği bilinmeyen sivil iki kişi, ‘Seninle işimiz var, Diyarbakır'a gideceğiz’ diyerek İsa Soysal’ı yanlarına alarak götürürler. O günden itibaren İsa Soysal’dan bir daha haber alamayan ailesi, 10 gün kadar bekledikten sonra, Cizre İlçe Jandarma Komutanlığı’na giderek İsa’nın kayıp olduğunu, orada olup olmadığını sorar, ancak olumsuz cevap alır. Kardeşi başta olmak üzere ailesi ve yakınları, karakol, hastane, hapishanelerden İsa Soysal’ı sorarlar. Gelen ihbarlar üzerine Soysal ailesi, Irak’taki hastane ve hapishanelerde de İsa’yı arar ancak bir sonuç alamazlar.

Aile ve diğer bütün köy halkı üzerindeki baskı takip eden yıllarda da devam etti ve 1994 yılının başında köy askerler tarafından boşaltıldı. İsa Soysal’ın yakınları döneme hâkim olan korku atmosferi nedeniyle 2009 yılına kadar resmi bir şikâyette bulunamadı. 2008 yılında gazeteci Faruk Arslan’ın kaleme aldığı ‘’Karakutu: Ergenekon’un Karanlık İsmi Tuncay Güney’’ isimli bir kitap yayımlandı. Kitapta, Tuncay Güney’in, 1990’lı yıllarda JİTEM tarafından öldürülen birçok kişinin Silopi Botaş Askeri Tesislerine gömülmüş olduğu beyanı yer alıyordu. Bunun üzerine Şırnak Barosu, Silopi Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu ve bahsi geçen yerlerde kazı yapılmasını talep etti. Kazıların yapılacağı yönünde çıkan haberler üzerine 54 kişinin öldürüldüğü ya da zorla kaybedildiği iddiasıyla 57 kişi tarafından soruşturmaya dâhil olma talebiyle başvuru yapıldı. İsa Soysal’ın kardeşi Musa Soysal da başvurucular arasında bulunuyordu. 2009 yılının Mart ayında Botaş Askeri Tesislerinde (eski adıyla Sinan Lokantası) yapılan kazılarda kemik ve giysi parçalarına ulaşıldı. Fakat aile burada da İsa Soysal’a ait herhangi bir bilgiye ulaşamadı. İsa Soysal o tarihten beri hala kayıp.

Şimdi de gözaltında zorla kaybettirilen İsa Soysal ve diğer tüm Kayıp ve faili meçhul siyasi cinayetlere kurban gidenler için 1 dakikalık oturma eylemine geçiyoruz.”

İHD Diyarbakır Şubesi

Kayıp Komisyonu