Mikail Ekinci’nin Yaşam Hakkının İhlali İle Ekinci Ailesi Fertlerine Yönelik İşkence Ve Kötü Muamele İddialarına İlişkin İnceleme Ve Tespit Raporu Açıklandı

05.04.2023

 

BASINA VE KAMUOYUNA

01.04.2023 tarihinde Diyarbakır ili Çermik ilçesine bağlı Aynalı(Bîstîn) kırsal mahallesinin Gulabaxça mezrasında, hakkında yakalama kararı bulunan Mikail EKİNCİ isimli yurttaşın “dur ihtarı”na uymadığı iddiasıyla kolluk görevlilerinin açtığı ateş sonucu yaşamını yitirmesi ve kolluk görevlilerinin yaptığı baskın sırasında Ekinci ailesi fertlerine yönelik işkence, kötü muamele ve hakaret suçları ile ilgili olarak olayın gerçekleştiği yerde yapılan incelemeler; olayın mağdurları/müştekiler, görgü tanıkları ve Cumhuriyet Savcısı ile yapılan görüşmeler, yaşanılan sorunlar ve çözüm önerileri ile ilgili tarafımızca hazırlanan tespit ve değerlendirme raporumuzu kamuoyuyla paylaşmak üzere bir aradayız. 

Olayın asına ve kamuoyuna yansıması üzerine gözlem, inceleme ve tespitlerde bulunmak üzere tarafımızca 3 Nisan.2023 tarihinde olayın gerçekleştiği köye ziyaret gerçekleştirilmiştir. Ziyarette olaya ilişkin gözlem, tespit ve incelemelerde bulunulmuş, olayın mağdurları/müştekiler ve görgü tanıkları ile Çermik görevli Cumhuriyet Savcısı ile bir dizi görüşmeler gerçekleştirilmiştir.

Maktul Mikail EKİNCİ’nin yakınları, mağdurlar ve görgü tanıklarının anlatımlarına göre;

Diyarbakır il Emniyet Müdürlüğüne bağlı, içerisinde resmi üniformalı, kar maskeli kolluk personellerinin bulunduğu onlarca zırhlı araç ile içerisinde sivil giyimli personellerin bulunduğu yaklaşık 15 sivil araç; hakkında adli bir olaydan dolayı yakalama kararı bulunan Mikail Ekinci isimli yurttaşın yakalanması amacıyla Diyarbakır’ın Çermik ilçesine bağlı Aynalı(Bîstîn) kırsal mahallesinin Gulabaxça mezrasına 1 Nisan 2023 tarih, saat 07.00 sularında gitmiştir. Mağdur ve tanık beyanlarına göre köye gelen kolluk personeli sayısı 300 civarındadır.

Köye gelen kolluk personelleri Ekinci aile bireylerinin ikamet ettiği yaklaşık 15 haneye eş zamanlı olarak baskın düzenlemiştir. Baskının başında Mikail EKİNCİ, ayağında ayakkabı ve çorap olmadan bir süre motosikletle kaçmaya teşebbüs etmiş, daha sonra motosikleti bırakıp yaya olarak devam etmek istemiş, kolluk personelinin bir kısmı onu kovalamaya çalışırken bir kısmı da farklı hanelerde yaşayan Ekinci aile fertlerine karşı, kadın, yaşlı ve çocuk ayırt etmeksizin aşırı güç kullanmış, darp ve hakaretlerde bulunmuş ve evlerde aramalar gerçekleştirmişlerdir. Maktül yakınları/mağdurların anlatımlarına göre evlerine gelen kolluk personelleri kendilerine uzun namlulu silahlar doğrultmuş, kendilerini darp etmiş, yüzü koyun bir biçimde zorla yere yatırmış ve uzun süre o şekilde bekletilmişlerdir. Yine mağdur beyanlarına göre Mikail EKİNCİ’nin ikametine gelen kolluk görevlileri çalışmakta olan kameranın fişini çekmiş ve ilgili kısımları silmişlerdir. Öte yandan meydana gelen işkence ve kötü muamele eylemlerini telefonla kayıt altına almaya çalışan çocukların telefonlarını alıp, ilgili görüntü kayıtlarını sildikten sonra telefonları kırdıklarını belirtmişlerdir. Mağdur yakınları Mikail’in polis tarafından kovalanması esnasında drone hava araçlarının kullanıldığına şahit olduklarını, yine olay yerinde bir helikopterin bulunduğunu belirtmişlerdir.

Mağdur ve görgü tanıkları anlatımları, ön ölü muayene tutanağı, olay yeri coğrafik ve fiziki özellikler birlikte değerlendirildiğinde ve anlatıcıların da bilgileri tutarlı görülerek; 01.04.2023 tarihinde Diyarbakır ili Çermik ilçesine bağlı Aynalı(Bîstîn) kırsal mahallesinin Gulabaxça mezrasında, Mikail EKİNCİ isimli yurttaşın yaşam hakkının; keyfi ve orantısız güç kullanılıp maktul hedef alınarak sırtına isabet eden silah mermisiyle ihlal edildiği ve kolluk görevlileri tarafından evlere yapılan baskın sırasında Ekinci ailesi fertlerine yönelik işkence, kötü muamele, tehdit ve hakarette bulunulduğu hususunda güçlü bir kanaat oluşmuştur. Söz konusu olayda somut delil niteliğindeki müşteki ve görgü tanıklarına ait beyanlar, görüntü ve telsiz kayıtları, kriminal rapor, ölü muayene ve otopsi raporu gibi verilerin bir bütünen incelenmeden ve kuvvetli suç şüphesinin varlığı göz ardı edilerek, sadece şüpheli kolluk görevlilerinin ifadelerine davet edilmek suretiyle başvurulmuş ve bununla yetinilmiştir. Davet üzerine ifadeleri alınan kolluk görevlileri, haklarına herhangi bir tedbir kararına başvurulmaksızın serbest bırakılmışlardır. Bu durum, adli makamların adil ve hukuki bir işlem yapmadıkları ve yapamayacakları şüphesini görünür kılmıştır.

 

Özellikle son kırk yılda bölgede işlenen ihlaller, çoğu zaman açık bazen de örtülü yöntemler kullanılarak failleri olan kamu görevlileri cezasız bırakılmış, bu cezasızlığın ardındaki siyasal, hukuki ve fiili uygulamalar; yapısal sorunları süreklileştiren bir sisteme dönüşmüştür. Bu hususta, hukuki şikayet yolu ve yargı makamlarının, son vakadaki yaklaşımıyla kendini tekrar eden ve yeniden üreten bu cezasızlık sisteminin parçası olduğu görülmüştür. Gerçekleşen bu olayı; devletin Kürt meselesiyle bağlantılı siyasal sorunlara yönelik şiddet seçeneğini ön plana çıkarması, kolluk görevlilerinin her eylemini suçtan muaf tutan yaklaşımından bağımsız ve ayrı değerlendirmek, uzun sürece yayılan bu hakikati görmezden gelmek olacaktır.

Bu kapsamda;

  1. Olayda yer alan tüm kolluk görevlileri hakkında etkin ve şeffaf bir biçimde, Mikail Ekinci’nin öldürülmesi nedeni ile kasten insan öldürme; Ekinci aile üyelerine yapılan işkence, kötü muamele, hürriyetten yoksun kılma, tehdit ve hakarete maruz bırakıldıkları gerekçesi ile adli ve idari soruşturmanın yapılması, soruşturma sonucunun bütün detaylarının kamuoyuyla paylaşılması,
  2. Şüphelilerin kolluk personeli olduğu göz önünde bulundurularak; benzer soruşturma ve kovuşturmalarda kolluğun suç delillerini karartma gerçekliğini deneyimlemiş ve fail kolluk görevlilerinin cezasız bırakıldığının bilincinde olan bir hak kurumu olarak şüphelilerin tutuklanmaları ve ilgili kolluk güçleri hakkında idari soruşturma başlatılarak, görevden el çektirilmeleri,
  3. Olay yeri bilgilerinin ve delillerinin (Olaya ilişkin drone kayıtları, kolluk personellerine ait telsiz görüşme kayıtları, zırhlı ve güvenlik araçlarına ait kamera görüntü kayıtları, olay yerinde bulunan mermi kovanları, görgü tanıklarının beyanları) tespit edilmesi, toplanılması ve muhafaza edilmesi,
  4. Yaşanan bu durumda kolluk kuvvetlerinin “devlet biziz” mantığıyla hareket ettikleri ve etkin bir adli ve idari soruşturma yürütülmeyeceğine dair olan cezasızlık sisteminden vazgeçilmesi,
  5. Türkiye’nin ulusal ve taraf olduğu uluslararası yükümlüklerine tam ve eksiksiz olarak uyması, bu konuda Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin açık tavsiyelerine uyularak kolluk güçlerine tanınan geniş yetkilerin sınırlandırılması için mevzuat düzenlemesinin yapılması,
  6. Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun 16. maddesinin (ve başka mevzuatta yer alan

aynı hükümlerin) ölümcül güç kullanımının sadece yaşamı korumak için mutlak

suretle gerektiğinde son çare olarak kullanılmasına ilişkin ilgili uluslararası standartlarla uyumlu olmasının sağlanması önerilmektedir.

Raporun tamamı için:  https://ihddiyarbakir.org/Content/uploads/33bcd3d3-f30a-4949-81be-0e03f30ddeff.pdf

            İNSAN HAKLARI DERNEĞİ DİYARBAKIR ŞUBESİ