
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 838. haftasını Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdi. Eyleme kayıp yakınları, gözaltında zorla kaybedilenlerin ve faili meçhul saldırı sonucu katledilenlerin fotoğrafları taşındı. Yine her hafta olduğu gibi çok sayıda çevik kuvvet ve sivil kolluk görevlileri alandaki yerini aldı. Bu hafta, İstanbul’da 20 Şubat 1994 tarihinde gözaltında kaybedilen Cüneyt Aydınlar’ın akıbeti soruldu.
Eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Ercan Yılmaz şunları söyledi: “Yaklaşık 30 yıldır Türkiye’de Cumartesi İnsanları, Galatasaray Meydanı’nda kayıplarının akıbetini sormakta ve adalet arayışını sürdürmektedir. 1990’larda sendikal ve insan hakları mücadelesi veren birçok kişi devletle bağlantılı güçler tarafından zorla kaybettirildi veya faili meçhul cinayetlere kurban gitti. Son dönemde Kürt meselesinin demokratik ve barışçıl yollarla çözümüne dair tartışmalar artmış, 27 Şubat’ta PKK Lideri Abdullah Öcalan ateşkes çağrısı yapmış ve örgüt bu çağrıyı kabul etmiştir.
Kayıp Yakınları olarak, bu süreci desteklediğimizi ancak öncelikli taleplerin, kayıpların akıbetinin açıklanması ve sorumluların adil yargılanması olduğunu ifade ediyoruz. Ayrıca, kalıcı ve gerçek bir barış için geçmişle yüzleşme ve hakikat komisyonlarının kurulmasının zorunlu olduğunu ifade ediyoruz. Diyarbakır’da yaptığımız bu çağrıda, bu talepler karşılanmadıkça sağlıklı ve kalıcı bir barış sürecinin mümkün olmayacağını belirtiyoruz.
Bugün hikayesini paylaşacağımız Cüneyt Aydınlar’ın ailesi aramızda olsa da, annesi acılarının tazeliği ve yas sürecinin tamamlanmaması nedeniyle eyleme katılmak istemedi. 31 yıl önce zorla kaybettirilen Aydınlar’ın yakınları, adalet arayışlarını sürdürüyor. Kayıp Yakınlar, iktidarın Kürt meselesini demokratik yollarla çözmesi ve geçmişle yüzleşmeyi sağlaması gerek.”
İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Avukat Berfin Elçi, “Cüneyt Aydınlar 90’ların başında Diyarbakır’daki ailesinin yanından üniversite eğitimi için İstanbul’a gitti. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi üçüncü sınıf öğrencisiyken 20 Şubat 1994 tarihinde bir arkadaşı ile buluşmak için Bakırköy/İncirli’de bulunan Ömür Durağı’na gitti. Burada Terörle Mücadele polisleri tarafından bir operasyon kapsamında gözaltına alındı. Bu operasyonda gözaltına alınan on dört kişi gibi Cüneyt de Gayrettepe’deki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Yedi gün kayıt dışı gözaltında tutulduktan sonra 27 Şubat 1994 tarihinde gözaltı kaydı yapıldı.
28 Şubat 1994 tarihinde akşam saatlerinde, Terörle Mücadele Şubesinde görevli polisler Cüneyt’i Beyoğlu Çukurcuma Kadirler Yokuşu’na götürdü. Mahalle sakinleri otuz kadar polis eşliğinde elleri kelepçeli olarak getirilen Cüneyt’in kanlar içinde olduğunu, bir bacağının kırık olduğunu ve ayakta duramadığını gördüler.
Polisler, mahalle sakinlerinin “yürüyemez halde” olduğunu söyledikleri Cüneyt’in yer gösterme esnasında "Dur" ihtarına uymayarak kaçtığına ve arkasından koşmalarına rağmen yakalanamayıp firar ettiğine dair bir tutanak düzenlediler.
Cüneyt Aydınlar ile birlikte gözaltında tutulan on dört kişi tutuklanıp hapishaneye gönderildi. Bu kişiler 17 Mart 1994 tarihinde avukatları aracılığıyla kamuoyuna yaptıkları açıklamada, Cüneyt Aydınlar’ın 20 Şubat 1994 tarihinde gözaltına alındığını ve onu 2 Mart 1994 tarihine kadar gözaltında gördüklerini söylediler. Ağır işkence gören Cüneyt’in 2 Mart 1994 tarihinde, kendisine “Ölmeye hazır mısın? Ölmeye gidiyorsun!” diyen altı polis tarafından sürüklenerek bulunduğu hücreden çıkarıldığını ve kendisini bir daha görmediklerini açıkladılar.
Ailenin başvurusu üzerine İnsan Hakları Derneği avukatları olayı araştırdı ve 25 Mart 1994 tarihinde İHD İstanbul Şubesi bir basın açıklaması yaparak Terörle Mücadele Şubesinin gözaltına aldığını kabul ettiği Cüneyt Aydınlar’ı kaybettiğini duyurdu ve İçişleri Bakanlığı tarafından konuyla ilgili açıklama yapılmasını talep etti.
Ailenin ve İHD’nin tüm girişimleri sonuçsuz kaldı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü polislerin beyanı dışında hiçbir dayanağı olmayan “Cüneyt Aydınlar’ın yer gösterme esnasında ellerinden kaçtığı” iddiasını sürdürdü.
Cumhuriyet Savcısı olayı soruşturmak yerine polisin firar senaryosunu esas alarak Cüneyt hakkında yakalama kararı çıkardı. Hâkim, polislerin ifadelerini esas alarak haklarında beraat kararı verdi. Cumhuriyet Savcısı zaman aşımını gerekçe gösterip şüpheliler hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verdi.
837. Haftamızda Menekşe Aydınlar’ın “31 yıl oldu bilmeye hakkım var; oğluma, göz bebeğime ne oldu?” Sorusunu hem devleti yönetenlere ve hem de adli makamlara soruyoruz Cüneyt Aydınlar’a ne oldu?
Kaç yıl geçerse geçsin Cüneyt Aydınlar için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten asla vazgeçmeyeceğiz.
Şimdi de gözaltında alındıktan sonra zorla kaybettirilen Cüneyt Aydınlar ve diğer tüm kayıp ve faili meçhul cinayetlere kurban gidenler için 1 dakikalık oturma eylemine geçiyoruz.”
İHD Diyarbakır Şubesi