Sayın Yetkili;
Genç Ölüler Ülkeleriyle dolu bir coğrafyanın orta yerinde yaşıyoruz. Ortadoğu coğrafyası, yüzyıllardır hak ettiği huzura, adalete, onurlu barışa ve eşitliğe bir türlü kavuşamadı. Heredot’lu yıllar üzerinden kaç yüz kuşak eskitti insanlık ama hala Heredot haklı çıkmakta: Ne demişti ünlü filozof: “Barış zamanında oğullar babalarını, savaş zamanında babalar oğullarını gömer...” Sadece oğullar değil, artık tüm evlatlar başkalarının eliyle toprağa düşebilmekte maalesef...
Çok etnisiteli, çok kültürlü ülkelerden biri de İran’dır. Ama maalesef bugün, dünyanın en baskıcı, en tek-tipçi fundementalist devletlerindendir. İran’da kadınlar, öğrenciler, öğretmenler, insan hakları savunucuları, politikacılar; kısacası en küçük muhalefette bulunan her kesim ciddi bir işkence ve idam tehdidi altındadır. İdam cezasına çarptırılan eğer bir kadın ise, “cennete gitmesi engellensin” savıyla öldürülmeden önce İranlı askerler tarafından tecavüze maruz kalmaktadır. Yani çifte ölüme....
İran’da sadece son birkaç gün içerisinde 12 kişi idam edildi. Yıl 2011 ve İran’da herhangi bir nedenle insanlar darağacına çekilmeye devam ediyorlar.
Hebibullah Letifi, Rustem Arkiya, Zeyneb Celaliyan, Enwer Rustemi, Seyd Sami Huseyni, Seyd Cemal Muhammedi, Hüseyin Xizri, Hebibullah Gulperipur, Şerko Maarfi, Mustafa Selimi Eyluyi, Muhammed Emin Aguşi, Reşîd Axkendî, Ahmed Puladxanî , Hasan Talî, Îrec Mihemedi, Muhammed Emin Abdullahi, Qadir Muhammedzade ve Eziz Muhammedzade şu ana kadar adlarını öğrenebildiğimiz idam cezasının infazını bekleyen Kürt siyasi tutsaklardır. Yoğun tepkinin gelmesi üzerine İranlı yetkililer, Hebibullah Letifi’nin idam cezasının infazını şimdilik ertelemiş durumdadır. Ancak yarın ne olacağı bilinmemektedir.
Şimdide Hüseyin Xızrî idam tehdidi altındadır. Tutuklu bulunduğu Urmiye cezaevinden bilinmeyen bir yere sevk edilmiş. Xızrî, üç yıllık tutukluluğu boyunca çok ağır işkencelerle karşı karşıya kalmış, böbreklerinden biri yediği darbeler nedeni çalışamaz durumdadır. Yine bir gözü de aynı nedenle görmüyor. Ve kendisi henüz 29 yaşında…
Yine Nobel Barış Ödülü sahibi dünyaca ünlü avukat-kadın hakları savunucusu Şirin Ebadi, geçtiğimiz yıl aldığı ölüm tehditleri nedeniyle ülkesini terk etmek zorunda bırakılmıştı.
Geçtiğimiz aylarda idam edilen Şirin Elem Huli’nin ardından mektup yazan hücre arkadaşları şunu söylemişlerdi: “Bir çiçeğin kokusu gibi yitip gittin....”
Bu insanlar, insan olmanın gereğini yerine getirdiği için; yani zulme başkaldırdıkları, insan onuruna sahip çıktıkları için şu anda İran cezaevlerinde işkence altındalar ve idam edilecekleri günü bekliyorlar.
Bizler biliyoruz ki, bir coğrafyada insanlığa karşı suç işleniyorsa, buna seyirci kalanlar da o suçun ortağıdır. Bizler seyirci kalmayacağız. Olanca gücümüzle İran’daki idamlar tamamen durdurulsun diye mücadele edeceğiz.
Biz insan hakları savunucuları, bu insanlık suçuna seyirci kalmayacağız. Bu vesileyle İran’lı yetkililer ve evrensel çapta faaliyet yürüten çeşitli kuruluşlar nezdinde girişimler başlatacağımızı, sürecin sonuna kadar takipçisi olacağımızı belirtmek isteriz. Yaşam hakkı her koşulda ve ortamda kutsaldır, asla ihlal edilemez. Adına mahkeme denen infaz otoritelerinin sadece birkaç dakikalık sorgusu sonucunda verilen idam kararları ise muhaliflere ve topyekun olarak bir halka verilen gözdağıdır. Dünya insan hakları camiasını da İranlı muhaliflere destek sunmaya çağırıyoruz. Ayrıca İran devlet yetkililerine İdam politikasından bir an önce vazgeçmesi çağrısında bulunuyoruz.