Sayın Başbakan; Benim Gazzeli Çocuktan Ne Farkım Var?

05.06.2010

 

BASINA VE KAMUOYUNA
 
(Sayın Başbakan; Benim Gazzeli Çocuktan Ne Farkım Var?)
 
Değerleri Basın Mensupları;
 
Terörle Mücadele Kanununa muhalefet ettikleri gerekçesiyle cezaevinin insanlık dışı koşulları altında tutulan çocuklarının, fiziki ve ruhsal çöküntülerine daha fazla dayanamayan aileler, hükümetin umutlarını tüketen açıklamalarına rağmen, can çekişen umutlarını büyütebilmek için çocuklarının görüş günü olan 4 Haziran günü Diyarbakır E Tipi Cezaevi önünde çocukları ile görüştükten sonra oturma eylemi yapmaya karar vermişti. Ancak aynı günün sabahı çocukları ile görüşme yapmak için cezaevi önüne giden aileler sadece umudu değil insanlığı da tüketen Adalet Bakanlığı’nın, cezaevi idaresinin ve savcının kötü sürpriziyle karşılaştılar.
 
Önünde bulundukları cezaevinin içinde olduğunu düşündükleri çocuklarının bilmedikleri başka cezaevlerine sürgün edildiklerinden habersiz görüş yapmak için yöneldikleri kapıdan kovulan aileler, çocuklarının cezaevinde olmadığını, “Adalet Bakanlığının talimatı ile başka cezaevlerine gönderildiğini” öğrendiler. Bu haber ile en umutsuz anında bile çocukları söz konusu olunca umutların en büyüğünü yüreğinde yaşatan annelerin dillerine çığlık, yüzlerine ise çaresizliğin resmi yerleşmişti.
 
İlk olarak 41 çocuğa 3 Mayıs günü kaldıkları koğuşlarda tabi tutuldukları insanlık dışı uygulamalara karşı gösterdikleri tepki ve yaptıkları eylem için, “isyan çıkardıkları” gerekçesiyle 3 gün odaya kapatma cezası verilmişti. Ardından cezaevinde “ayaklanma ve kamu malına zarar verme” suçlarından haklarında cezaevi savcısı tarafından soruşturma başlatılıp ifadeleri alınmış, hemen akabinde 31 çocuk adeta gündemin yoğunluğundan istifade edilerek 8 ayrı cezaevine sürgün edilmişlerdir.
 
Siyasal iktidar, cezaevinde yaşadıkları sorunlara karşı sessiz kalmayan çocukların feryatlarına kulak tıkayarak, sorunun çözünü çocukları sürgün etmekte bulmuştur. Yapılan bu sürgünle adeta çocuklara gözdağı verilerek, “gittiğiniz yerde uslu durun” denilmiş, kalan diğer çocuklara da “bir daha sesinizi çıkarmayın” mesajı verilmek istenmiştir.
 
Yaşadıkları çevreden, ailelerinden, okullarından ve arkadaşlarından koparılarak, psikolojileri alt üst edilen ve intihara sürüklenen çocuklar, bu sürgün ile bir kez daha ailelerinden koparılıp kilometrelerce uzağa gönderilmiş ve kaderlerine terk edilmişlerdir. Bu durumun çocuklar üzerinde daha derin bir travma yaratacağı bir gerçektir. Bu gerçek bilinmesine rağmen, bu çocuklar bilinçli bir şekilde daha vahim sonuçlar doğuracak olumsuzluklara sürüklenmek mi istenmektedir?
 
Daha düne kadar Diyarbakır E tipi Kapalı Cezaevinde bulunan birçok çocuğun Şırnak’ta, Batman’da, Siirt’te ikamet eden yoksul aileleri, yaşadıkları ekonomik sıkıntılar yüzünden sadece ayda bir açık görüşe gelebilirken, Adalet Bakanlığı’nın cezaevine gönderdiği bu talimatla bugünden sonra belki de artık yılda bir kez çocuklarını görebilecektir. 
 
Ülkemizin geleceğine ışık tutan çocuklarımız, son 4 yıldır bu ülkenin kuvvetler erkini oluşturan Yasama, Yürütme ve Yargı’nın, acımasız ve hukuksuz ortak tutumu sonucunda zindanlarda çürütülmekte, çocuklukları yok edilmektedir.
 
Kürt sorununun çözümsüzlüğünde ısrar eden AKP hükümeti, bu sorunun en masum, en savunmasız bireyleri olan çocuklara yaşları kadar hapis cezalarına mahkûm edecek hukuka aykırı düzenlemeler çıkarmıştır. Bu düzenlemeleri uygulayan yargı erki de adil olmayan hukuk dışı kararlar vererek, toplumda adalet duygusunun zedelenmesine neden olmuş, çocukların; ailelerinden, okullarından, arkadaşlarından zorla koparılarak cezaevlerine konularak insanlık dışı uygulamalar ile karşı karşıya bırakmıştır.
 
Değerli basın mensupları
 
2006 yılından bu yana Başbakan Erdoğan’ın, “Kadında olsa, çocuk da olsa gereği yapılacaktır” şeklindeki talimatı ile başlayan bu süreç son hızla devam etmekte, talimatın gerekleri ilgili merci ve makamlar tarafından kusursuz bir şekilde yerine getirilmekte ve zalimane uygulamalarla çocuklar gelecekleri ile birlikte yok edilmektir.
 
Söz konusu kendi vatandaşı olunca “Kadında olsa, çocuk da olsa gereği yapılacaktır” diyen Başbakan, taş atan Filistinli çocuklara karşı fosfor bombası kullanıldığını eleştirirken, ülkesinde çocuklara yapılan insanlık dışı muameleleri görmemekte ısrar etmektedir. Başbakan dün Gazze’deki çocuklarlardan bahsederken, Şırnak’ta kendi polisi tarafından katledilen 14 yaşındaki Kürt çocuğunu görmedi bile. Yoksa Diren’in alnında “terörist mi yazıyordu” sayın Başbakan?
 
Her ne kadar bu ülkenin adı Gazze değil, Filistin değilse de bu ülkede de çocuklar, öldürülmekte ve bir taş attı diye yaşları kadar cezalara çarptırılmakta, konuldukları cezaevinde insanlık dışı muamelelere tabi tutulmaktadırlar. Ülkemiz medyası ve siyasal iktidar, önceki gün öldürülen Diren’i ve katledilen daha yüzlerce çocuğu görmüyor diye bu ülkede bunlar yaşanmıyor değildir. Buradan tekrar haykırıyoruz; bu ülkede günahsız çocuklarımız katlediliyor. Ve bu ülkede binlerce çocuk hiçbir suçları olmamasına rağmen, yaşları kadar cezalara çarptırılıyor.
 
Değerli basın mensupları;
 
Bizler insan hakları savunucuları olarak, önünde bulunduğumuz cezaevinden alınarak başka cezaevlerine sürgün edilen çocuklarımızın bir an önce özgürlüklerine kavuşmasını talep ediyoruz. AKP hükümetine de bir çağrımız var; bu ülkede çocuklara yönelik hak ihlallerine karşı kulaklarınızı tıkamaktan ve çözemediğiniz Kürt sorununun bedeline masum çocuklara ödettirmekten vazgeçin.
 
 
İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ