BASIN AÇIKLAMASI
(Çözümsüzlük Değil, Barışçıl Politikaların Geliştirilmesinin Zamanı Gelmiştir)
Değerli basın mensupları;
Bugün yine her yıl rutin olarak kamuoyuna duyurduğumuz 3 aylık hak ihlalleri raporunu açıklamak amacıyla bir aradayız. Rapor ayrıntılarında belirtilen ihlallerdeki artışlar biz insan hakları savunucularını kaygılandırmaktadır.
Bilindiği üzere 2009 yılını yüksek oranda yaşanan hak ihlalleriyle kapatmıştık. Özellikle geçtiğimiz yılın 14 Nisan günü Kürt siyasetçilere ve sivil toplum örgütü temsilcilerine yönelik başlayan tutuklama furyası, yıl boyunca devam etmiş, yılın son günlerine sarkan bu gözaltı ve tutuklama furyası, 2010 yılının Ocak ve Şubat aylarında da devam etmiştir. Ayrıca tüm bu hukuksuzluğa rağmen, bir yılı aşan bir süredir cezaevinde bulunan bu şahsiyetlere yönelik iddianamenin dahi halen hazırlanmamış olması, dosyadaki gizlilik kararının devam ediyor olması adil yargılanma hakkının ciddi anlamda ihlal edildiğini ortaya koymaktadır.
Bu süreçte kaygılarımızı arttıran en önemli husus ise, baharın gelişiyle birlikte yoğunlaşan çatışmalar ve bu çatışmalar sonucu gelen ölüm haberleridir. Kış aylarında büyük oranda düşüş gösteren çatışmalar, son bir aydır tekrardan hızlı bir şekilde artış göstermiştir. Mart ayıyla birlikte yoğunlaşan bu çatışmalardaki ölüm oranları da her geçen gün artmaktadır. Nitekim daha dün ve önceki gün yeniden gençlerimizin ölüm haberleriyle uyandık. Son bir aylık süreçte başta sınır bölgeleri olmak üzere, bölgenin bir çok alanına yapılan askeri sevkiyatlar ve kırsal alanlara yönelik yapılan operasyonlar, çatışmaların da artmasını tetiklemiştir. Bu ölümler halklar arasındaki ayrışmayı büyük oranda artırmaktadır. Nitekim Kürtlerin yasal temsilcisi olan Sayın Ahmet Türk’ün Samsun’da ırkçı-şoven bir saldırıya maruz kalması, bu ayrışmanın geldiği boyutu gözler önüne sermektedir. Yaşanan bu linç girişimleri ve ayrışmalar toplum içerisinde daha büyük ayrışmalar ve çatışmalara neden olabilecektir. Bu konuda gerekli tedbirlerin alınmaması kaygılarımızı arttırmaktadır.
Değerli basın mensupları;
Hazırladığımız raporda görüleceği gibi, bu yıl da işkence ve kötü muamele iddiaları hızından bir şey kaybetmemiştir. Gerek gözaltında işkence, gerekse de gözaltı yerleri dışında yaklaşık 200 işkence vakasının yaşandığını görüyoruz. Bu da, bir insanlık suçu olarak tabir ettiğimiz işkencenin halen sistematik olarak devam ettiğinin bir göstergesidir. Son olarak Hakkari’de bir çocuğun polisler tarafından öldüresiye dövülerek, yerlerde sürüklenmesi olayı, tüm ülke kamuoyunun vicdanında derin yaraların açılmasına neden olmuştur. Güvenlik Güçlerinin toplumsal gösteriler sırasında kullandığı güç sonucu Aydın Erdem, Mahsum Karaoğlan ve Mustafa Dağ’ın yaşamını yitirmesi nedeni ile aradan geçen uzun süreye rağmen halen etkili bir soruşturma yürütülmemiş, sorumlular bulunmamıştır. Sorumluların tespit edilip cezalandırılmaması, etkin bir soruşturmanın yürütülmemiş olması benzer ihlallerin devam etmesine neden olmakta ve kamuoyunun adalet inancını sarsmaktadır.
Bu üç aylık süre içerisinde toplumsal olaylarda polisin orantısız güç kullanması ve yargısız infaz olarak tabir ettiğimiz güvenlik güçlerinin silah kullanma yetkisini aşması sonucu 6 vatandaşımız hayatını kaybederken, 11 vatandaşımız da yaralanmıştır. 30 Mart günü Van'ın Çaldıran İlçesi'ne bağlı Hangedik Köyü'nde 14 yaşındaki Mehmet Nuri Tamçoban’ın öldürülmesi olayı, güvenlik güçlerinin çocuklara bile ateş edebilecek bir pervasızlık düzeyi yakaladığını göstermektedir.
Değerli Basın Mensupları,
Ülkemizde ve bölgemizde cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri de artarak devam etmektedir. İHD olarak, hasta tutukluların durumuna ilişkin Cumhurbaşkanı’ndan tutalım devletin tüm yetkili organlarına defalarca çağrıda bulunmamıza rağmen, cezaevlerinde ölüm sınırında olan tutuklu ve hükümlülerin durumuna ilişkin bir gelişme yaşanmamıştır. Son olarak Kürt siyasetçilere yönelik operasyonda tutuklanan Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş’ın ilerleyen hastalığına rağmen tutukluluğu devam etmektedir. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesinde uzun süre tedavi gördükten sonra “hayati tehlikesi vardır” şeklinde rapor verilmesine rağmen Demirbaş, tüm girişimlere rağmen tahliye edilmemektedir. Tahliye edilmemesi nedeni ile , tutuklu bulunduğu süre içerisinde yaşanacak sağlık sorunlarından bu konuda yetkili Savcılık ve Adalet Bakanlığı sorumlu olacaktır.
Bu yılın ilk üç ayında karşılaştığımız en çarpıcı tablo ise, kadınların yaşam hakkına yönelik ihlal ve kadına yönelik şiddet başlıklarıyla verdiğimiz ihlaller oldu. Toplumsal alanda ciddi bir travma yaşayan kadınlar, yaşamın her alanında ciddi zorluklar yaşamaktadır. Ekli raporumuzda belirtilen veriler, kadınların halen gerektiği şekilde korunmadığını açık bir şekilde göstermektedir. Özellikle yasal düzenlemeler ve özellikle yasaların uygulanması alandaki eksiklikler, kadın cinayetlerini ve kadına yönelik şiddeti büyük oranda artırmaktadır.
Değerli Basın Mensupları,
Yukarıda açıkladığımız gibi, bölgemizde hak ihlallerinde bir azalma olmadığı, aksine artışlar yaşandığı görülmektedir. İhlallerdeki bu artışların en büyük nedeni de Kürt sorununda halen çözüm politikalarının geliştirilmemesidir. Kürt sorununun çözümü, bölgede artış gösteren askeri operasyonlar ve hükümetin yürüttüğü çözümsüzlük politikalarında değil, adil, barışçıl, herkesi kucaklayan ve sorunu derinlemesine ele alan acil çözüm politikalarının geliştirilmesidir. Sorunların çözümü için, demokrasi, eşitlik ve özgürlük ilkelerini esas alan, toplumun tüm kesimlerini kapsayacak demokratik ve sivil bir Anayasa’nın hazırlanması şarttır.