Ceza evleri, Önce Eza Evlerine Şimdi de Ölüm Evlerine Dönüştü

22.07.2009

 

BASIN AÇIKLAMASI
                        (Ceza evleri, Önce Eza Evlerine Şimdi de Ölüm Evlerine Dönüştü)
 
                                                                                                                      
Türkiye’deki cezaevlerinde yaşanan ihlaller ve bunlara karşı idarenin keyfi tavırları gencecik yaşamların son bulmasına neden oluyor. Ceza ve tutukevlerinde kötü muamele ve işkence uygulamaları, yasalarla kazanılmış hakların cezaevi idaresinin keyfi davranışlarıyla kullandırılmaması, siyasi görüşünden dolayı dış dünyadan izole edilmesi, kapasitesinin üstünde tutukluları barındırmasından dolayı yerlerde yatılması gibi tutuklu ve hükümlülerin sorunlarına karşı olan duyarsızlık ve ilgisizlik kanıksandı. Bu ülkede ağır hasta olan siyasi tutuklu ve hükümlülere karşı devlet duyarsızlığı had safhada iken, İbrahim Şahinler, Necmettin Erbakanlar, Arif Doğan’lar, Ergenekon tutuklusu paşalar için tahliyeler rahatlıkla verilmektedir. Artık bu halkı kandıramazsınız. Söz konusu askerler olunca yasalar lastik gibi esnerken, siyasi tutuklu ve hükümlüler için yasalar alabildiğine katılaşmaktadır. Bu çifte standart yargının, devletin, askerin AKP hükümetinin vicdanını rahatsız etmeyebilir. Ama bizlerin vicdanını kanatmaktadır.
 
Cezaevinde kötü muamele, ve keyfi uygulamaların giderek artması, koğuşların aşırı yoğunluğundan dolayı cezalarını çekmeleri günlük işkenceye dönüşmüş, tutuklu ve hükümlüleri sözde topluma kazandırmak için ceza verip cezaevine koymalarına rağmen,  cezalarını çekebilecekleri insani koşullar da maalesef mevcut değildir. Sapa sağlam cezaevine girenler cezaevinin insanlık dışı koşullarından dolayı çok kanser dahil çok ağır hastalıklar baş göstermekte dışarıya ancak tabutla çıkabilmektedir.
Nerdeyse her ay cezaevlerinde ölümcül hastalıklara yakalanan tutuklu ve hükümlülein ölüm haberlerini alıyoruz. Şu anda cezaevlerinde çok ağır hasta olan 19 kişi var. Ama tüm girişimlere rağmen tahliye edilmedikleri için bir bir yaşamlarını yitiriyorlar. Fakat Jitem’in kurucusu ve yüzlerce failli meçhul cinayetin failleri olanların basit sebeplerle tahliyeleri ise akıllara durgunluk vermektedir.
Bu güne kadar Ergenekon davasında 7 kişi "sağlık sorunu" gerekçesiyle tahliye edildi. Arif Doğan'nın yanı sıra sağlık sorunları nedeniyle, gazeteci Ayşe Asuman Özdemir, İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ferit İlsever, emekli Orgeneral Şener Eruygur, emekli Orgeneral Hurşit Tolon, Prof. Dr. Erol Manisalı, Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran ile birlikte 2'si general 7 kişi tahliye edildi.
Türkiye’deki cezaevlerinde 19 siyasi tutuklu ve hükümlü ölüm sınırında tahliye edilmeyi bekliyor. 2008'de hazırladığımız raporuna göre, cezaevlerinde 37 tutuklu ve hükümlü yaşamını yitirdi. Sadece bu yılın başından beri cezaevlerinde Mehmet El Erçi, Gurbet Mete, Hasan Kert, Beşir Özer, Recep Çelik, İsmet ablak sağlık sorunlarından kaynaklı yaşamını yitirdi.
 
Adalet Bakanlığı, Cumhuriyet Başsavcılıkları ve cezaevi görevlileri, kaynağını uluslararası insan hakları sözleşmeleri ve anayasadan alan yasal düzenlemelere aykırı işlemler ve uygulamalar yapmaktadır. Yasal düzenlemelere aykırı işlemler, kişilere ve kurumlara göre değişen, keyfiyete ve hak ihlallerine varan uygulamalara neden olmaktadır. Bu durum, gerek mahpuslarda gerek ailelerinde ve gerekse mahpusların avukatlarında cezaevi sistemine ilişkin ciddi güvensizlikler oluşturmaktadır. Bir bütün olarak bu saptamalar, hapis cezalarının infazında özgürlüğünden yoksun bırakılmanın kendi başına yeterli bir ceza olduğu gerçeğinin göz ardı edildiği ve gerek cezaevinin fiziksel koşulları ve gerekse uygulanan rejimin, çekilmekte olan cezanın şiddetini daha da arttırdığını göstermektedir. Mahpusluğun bu “ağırlaştırılmış” koşullarını etkin biçimde denetleyecek bir mekanizma bulunmamaktadır.
 
Hani herkes yasalar karşısında eşitti. Hani insanlık onuru her şeyden daha öndeydi. Artık bunlara inanmıyoruz. Herkesin farklı ama eşit olduğuna inanıyoruz.  Biz insan hakları savunucuları özel af yetkisi bulunan Sayın Cumhurbaşkanı’na ve Adalet Bakanına bu ölümlere dur demesini bekliyoruz. Biz bu çığlığı bu ayrımcılığı, çifte standardı duyduk. Şimdi de duyurmaya çalışıyoruz.
 
Bu çığlığa karşı sessizliğini koruyanlara sesleniyoruz: Yakında cezaevlerindeki insanlık dışı uygulamalardan dolayı her an bir patlama yaşanabilir. Son dört yıldır düzenli olarak cezaevlerinde ihlaller her yıl artarak devam etmekte, bu sese karşı başta hükümetin, Adalet Bakanlığının suskunluğu devam etmektedir.  Ölümlere DUR demek hepimizin birinci görevi. Siyaset insanları yaşatmak üzerine kurgulanmalıdır. Ölümlere seyirci kalan anlayışı ve kınıyor, herkesi bu ölümler karşısında sesini yükseltmeye çağırıyoruz.
 
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ