BASINA VE KAMUOYUNA- Kadına yönelik şiddet raporu basın açıklaması metni

24.11.2015

“Çocuklarımızın bu yoz ve zalim sistemde yetişmesine izin vermeyeceğiz. Bu sisteme karşı savaşmak zorundayız. Ben kendi adıma her şeyimi vermeye hazırım; gerekirse hayatımı da.” Patria Mercedes Mirabel (1924)

 

 

Değerli Basın Mensupları;

Dominik Cumhuriyeti’nde Trojillo Diktatörlüğü’ne karşı mücadele eden ve özgürlük mücadelesinin direniş sembolleri olan Mirabel Kardeşler, 25 Kasım 1960 yılında, eşlerini cezaevinde ziyaret etmelerinin ardından diktatörün askerleri tarafından arabalarından zorla indirilip, tecavüz edilmiş ve işkenceyle katledilmişlerdir. 1999 yılında Birleşmiş Milletler tarafından, 25 Kasım günü “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma Günü” olarak kabul edilmiştir.

 

Bugün vesilesiyle insan hakları savunucuları olarak bizler, İHD Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2015 yılı ilk 10 Ay Kadın Katliamları ve Kadına Yönelik Şiddet Raporu’nu açıklamak üzere sizlerle bir aradayız.

 

Değerli Basın Emekçileri;

Kadınların yüzyıllardır erkek ve devlet şiddetine karşı örgütlenme ve mücadeleleri sonucunda,  kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi ve bununla mücadeleye dair ulusal üstü sözleşme olan ve taraf devletlere kadın politikalarının belirlenmesi için belli standartlar getiren ve sorumluluk yükleyen İstanbul Sözleşmesi, 1 Ağustos 2014 tarihinde Türkiye’de yürürlüğe girmiştir. Ancak Türkiye, taraf olduğu bu sözleşmenin gereklerini yerine getirmemekte ve uygulamalarıyla kadını yeniden mağdur etmektedir. Şiddet gören veya şiddet tehdidiyle yaşayan kadınların korunması için gereken önlemler alınmamakta ya da sadece kağıt üzerinde kalmaktadır.

 

Dernek olarak takip ettiğimiz ve kamuoyuna yansıyan davalardan da anlaşılacağı üzere, kadınlara fiziksel ve cinsel şiddet uygulayan, kadınları öldüren, kadınların bütün umutlarını, hayatlarını ve geleceklerini ellerinden alan onları sevdiklerinden koparan erkekler, yargılandıkları dosyalarda,  “iyi hal” indirimi, “saygın tutum” indirimi, “tutku derecesinde aşırı sevgi” indirimi, “sadakat araştırmasına göre tahrik indirimi” adı altında adeta teşvik indirimi almaktadırlar. Kadına yönelik şiddet dosyalarında, etkili bir soruşturma ve kovuşturma yürütülmemekte, hukukun genel ilkelerinden olan takdiri indirimi aşan,  “erkek yargı” eliyle yasalar, erkek failler için esnetilmekte ve failler adeta cezasız bırakılmaktadırlar.

 

Değerli Basın Emekçileri;

Kadına yönelik şiddetin en yoğun hali devlet eliyle gerçekleşmektedir. 7 Haziran 2015 seçimlerinden bu yana tırmanan çatışma, en çok kadınları hedef almaktadır. Çatışmaların şiddeti arttıkça kadına yönelen şiddet de daha vahim bir boyuta ulaşmaktadır. OHAL’i kaldırmakla övünen siyasal iktidar bugün kadınlara kendi yaşam alanlarını yasaklamaktadır. Sokağa çıkma yasakları, askeri güvenlik bölgelerinin her geçen gün keyfi ve hukuka aykırı bir şekilde genişleyerek yayılması başta yaşam hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlüklere indirilmiş bir darbedir. Bu çatışmalı süreçte devletin cinsiyetçi, tekçi, milliyetçi ve militarist erkek aklıyla önce kadınlar vurulmaktadır.

 

Ekin Wan kod isimli HPG militanı Kevser Eltürk, Muş’un Varto ilçesinde çıkan çatışmada yaşamını yitirmesinin ardından, operasyona katılan askerlerce işkence edilip, çırılçıplak soyularak bedeni sokaklarda teşhir edildi. Muş Valiliği bu suçu işleyenlerle ilgili bir soruşturma başlatmak yerine, Ekin Wan’ın işkence görmüş fotoğrafını yayınlayanlarla ilgili soruşturma başlattığını açıkladı. Yine 8 gün boyunca Şırnak’ın Cizre ilçesinde uygulanan sokağa çıkma yasağı sırasında henüz 10 yaşında bir çocuk olan Cemile Çağırga, annesinin gözleri önünde ve evlerinin kapısında vurularak katledildi. Sokağa çıkma yasağı nedeniyle gömülmesine izin verilmedi. Annesi cesedi kokmasın diye 3 gün evde derin dondurucuda muhafaza etti, 3 gün boyunca kızının ölü bedeni ile yaşadı. Ama tek bir sorumlu bulunmadı. 44 yaşında ve 5 çocuk annesi olan Selamet Yeşilmen isimli kadın ise, sokağa çıkma yasağının devam ettiği Mardin Nusaybin ilçesinde, kapısının önünde vurularak yaşamını yitirdi. 2 çocuğu ise ağır yaralandı. Yaralı kurtulan 9 yaşındaki kızı Sevcan ise kör olma tehlikesiyle karşı karşıya. Selamet’in failleri hala bulunmadı. Dilek Doğan da, İstanbul’da evlerinde yapılan aramada polislere “ya ayakkabılarınızı çıkarın ya da galoş giyin” dediği için vuruldu, günlerce hastanede kaldı. İddiaya göre polis, cenazesini hastaneden kaçırdı ve otopsisinden sonra ailesine para teklif etti. O gece evi basan kolluk kuvvetleri belli olmasına rağmen hiç kimse tutuklanmadı ve soruşturması gizli yürütülüyor.

 

Kadınlara yönelik şiddet ve katliamlar dünyanın her yerinde devam etmekle birlikte, özellikle Ortadoğu’da IŞİD çetelerinin kadınlara yönelik saldırıları korkunç boyutlardadır. İŞİD’in cinsiyetçi savaşıyla, kadınlar sistematik cinsel işkenceye, tecavüze, köleleştirmeye, cariyeleştirmeye maruz kalmakta ve “savaş ganimeti” olarak kaçırılıp köle ve cariye pazarlarında mükerrer defa başka ülkelere satılmaktadırlar. Devam eden savaşta, yüz binlerce kadın ve çocuk yerini yurdunu terk etmek zorunda bırakılmış ve mülteci konumuna düşürülerek her türlü saldırıya açık yaşama tutunmaya çalışmaktadır.

 

Değerli basın mensupları,

Sonuç olarak,

 

Devam eden çatışmalı süreçte yaşam hakkı ihlal edilen kadınların faillerinin bulunması için ivedi ve etkili bir soruşturma yürütülmeli, failler yargılanmalı ve hakikat açığa çıkarılmalıdır. Kadınların şiddetten korunması için gereken yasal ve diğer tedbirler alınmalıdır.

 

Kadına yönelik şiddetin sona ermesi amacıyla, yapılacak tüm çalışmalarda kadın kurumları ile insan hakları örgütlerinin önerileri doğrultusunda yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

 

IŞİD çetelerinin saldırısı ile işgal edilen ve işgal tehdidi altında kalan tüm bölgelerdeki kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi ve IŞİD tarafından zorla alıkonulan kadın ve çocukların kurtarılması için, başta BM olmak üzere tüm uluslar arası insan hakları kuruluşları ve tüm ülkeler tarafından ortak bir kararlılıkla hareket edilmelidir.  

 

Kadın hakları savunucuları olarak bizler, kadına yönelik şiddetin bir insanlık suçu olduğunu vurguluyor ve kadına yönelik her türlü şiddet sonlanıncaya kadar mücadelemize kararlılıkla devam edeceğimizi ifade ediyoruz.

 

İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ KADIN KOMİSYONU