BASINA VE KAMUOYUNA- 2016 Yılı İlk 3 Ay İnsan Hakları İhlalleri Raporu'na ilişkin basın metni

15.04.2016

Değerli Basın Mensupları,

İnsan Hakları Derneği Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2016 Yılı İlk 3 ay İnsan Hakları İhlalleri Raporunu açıklamak üzere bir aradayız.

 

Demokratik çözüm ve toplumsal barış umutlarının, silahlı çatışmalarla alaşağı edildiği bir dönemden geçiyoruz. Bildiğiniz gibi son 9 aydır bölgemizde, şiddetli çatışmalar kesintisiz bir şekilde devam ediyor. Asker, polis, örgüt militanı ve siviller, maalesef yaşamını yitiriyor. Hayatımızdan varlığını hiç eksiltmeyen insan hakları ihlalleri, çatışmalı ortamdan kaynaklı yaşamın her alanında, yaygın ve sistematik bir halde ve çarpıcı biçimde artış göstererek sürüyor.

 

Ayrıca çatışmalı ortamın etkilerine bağlı olarak toplumsal yaşamın her alanında, iktidar politikalarından kaynaklı hissedilir baskıdan da söz etmek mümkün. Birazdan istatistik bilgilerini sizlerle paylaşacağımız ihlaller arasında öne çıkan önemli bir başlık, haksız gözaltı ve tutuklamalardır. 2016 yılının ilk 3 ayında bölgede, ‘ihbar” bahanesiyle gecenin bir yarısı gerçekleştirilen ev baskınlarında veya sokakta “makul şüphe” gerekçesiyle gözaltına alınan ve ardından tutuklanan yurttaşların sayısında artış görülmektedir. Çoğunluğu “örgüt üyeliği” suçlamasıyla gerçekleştirilen gözaltı veya tutuklanmaların, kişi güvenliği ve özgürlüğünün açık bir ihlali olduğunu, çatışmaya dayalı siyasal iktidar politikalarından bağımsız olmadığını ve bütününe bakıldığında bir siyasi operasyon niteliği taşıdığını belirtmek istiyoruz. Tutuklananların siyasi parti yönetici ve üyeleri olmaları, ayrıca haklarında soruşturmaların, davaların açılması, hapis cezalarının verilmesi, yerel siyasetçilerin görevden uzaklaştırılması ve yine parlamentoda bulunan milletvekillerine yönelik dokunulmazlık tartışmalarının söz konusu olduğu bir ortamda, tüm bu uygulamaların demokratik siyaset kanallarını tıkamayı hedeflediğini ifade etmek istiyoruz. Bu da toplumsal barışın önünde duran bir tehlike olarak, biz insan hakları savunucularını ciddi anlamda kaygılandırmaktadır.

 

Çatışmasızlığın oluşmasına dair ortaya konulan çözüm iradesinin, yürütülen müzakerelerin ve oluşan çatışmasızlık halinin yaşandığı 2013-2014 yıllarında, tek bir insanı yitirmemişken, bu son 9 ayda karşılaştığımız korkunç bilanço, ihtiyaç duyduğumuz tek şeyin “Barış” olduğunu bizlere bir kez daha göstermiştir.

 

Biz insan hakları savunucuları için esas olan, başta yaşam hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin, toplumsal adalet duygusu ile güvenceye alınmasıdır. Sorunların tek çözüm yöntemi diyalogtur, müzakeredir diyoruz. Bu nedenle çatışmalı taraflar acil olarak, müzakere koşullarının sağlanması amacıyla çatışmasızlığa geri dönmelidir. Bunun için sorumluluk bilinciyle hareket etmeli ve duyarlılık göstermelidirler.

 

Devlet ve siyasal iktidar, çatışmaların derinleşmesini sağlayan askeri operasyonlara bir an önce son vermeli ve çözüm müzakereleri yeniden başlatılmalıdır. PKK Lideri Sayın Abdullah Öcalan üzerinde geliştirilen ağırlaştırılmış tecrit uygulamaları sona erdirilerek, toplumsal barışın yeniden zemin bulmasına katkı sunacak çabalarından yararlanılmalı ve sürecin önemli bir aktörü olması sebebiyle kendisine çalışabileceği koşullar oluşturulmalıdır. Yine PKK’de, silahlı muhalefetini bir an önce askıya almalı ve siyasi diyalog kanallarını ivedi olarak açmalıdır.

 

Değerli Basın Emekçileri,

Bölgemizde insan hakları ihlalleri, maalesef 2016 yılının ilk üç ayında yaşanan çatışmalı ortam ile birlikte adeta tavan yapmıştır. Sivil yargısız infazlar, işkence ve kötü muamele, toplanma ve gösteri hakkına yönelik müdahaleler, askeri operasyonlar nedeniyle meydana gelen ihlaller, düşünce ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, konut dokunulmazlığı, kadına ve çocuklara yönelik şiddet, ekonomik ve sosyal haklardaki kayıplar gibi pek çok değişik ve kategorik konularda açığa çıkmıştır.

 

2016 yılının ilk üç ayında meydana gelen silahlı çatışma ortamında bölgemizde, 97 güvenlik görevlisi yaşamını yitirmiş ve 236 güvenlik görevlisi de yaralanmıştır. 126 örgüt militanı yaşamını yitirirken, 3 örgüt militanı ise yaralanmıştır. Operasyon sırasında yaşanan çatışmaların ortasında kalan 15 sivil yurttaş yaşamını yitirirken, 15 yurttaş da yaralanmıştır.  3 kişi PKK militanları tarafından alıkonulurken, örgütün güvenlik birimlerine yönelik gerçekleştirdiği bombalı saldırılar sırasında ise, 5 sivil yurttaş yaşamını yitirmiş, 44 sivil yurttaş ise yaralanmıştır.

 

2016 yılının ilk üç ayında bölgemizde, sivil yargısız infazlar, toplanma ve gösteri hakkına yönelik müdahaleler, işkence-kötü muamele gibi ihlallerde hızından hiçbir şeye kaybetmeden ve artış göstererek devam etti. Bölgemizde, çoğunluğu sokağa çıkma yasakları süresi içerisinde olmak üzere 279 kişi, güvenlik güçleri tarafından açılan ateş sonucu yaşamını yitirmiş, 91 kişi ise yaralanmıştır. Güvenlik güçleri tarafından 53 toplumsal gösteriye müdahalede bulunulmuş ve gerçekleşen orantısız müdahalelerde, en az 28 yurttaş çeşitli şekillerde yaralanmıştır. 1105 ev ve işyerinin baskına maruz kaldığı 2016 yılının ilk üç ayında, 95’i çocuk 2 bin 274 kişi gözaltına alınmıştır. 30’u çocuk 547 kişi ise tutuklanmıştır. Gözaltında ve gözaltı yerleri dışında cinsel saldırıya varan insanlık dışı muameleler gerçekleştirilmiş, insanlık onuru hiçe sayılmıştır. Gözaltında 82 yurttaş işkenceye maruz kalırken, 59 yurttaş da ev baskınları ve sokak ortasında güvenlik güçlerinin şiddeti ile karşı karşıya kalmıştır.

 

Değerli Basın Mensupları,

Raporumuzda, hapishanelerde ihlallerin belirgin olarak yaşandığı görülecektir. Cezaevlerinde idari uygulamalar neticesinde artış gösteren başta sürgünler ve işkence olmak üzere, pek çok konuda ihlaller meydana gelmektedir. Özellikle de Diyarbakır D Tipi Cezaevinde 6 PKK’linin firar etmesi ardından, cezaevinde olağanüstü hal koşulları uygulanmış, mahpuslar temel haklarından mahrum bırakılarak çeşitli baskılara maruz kalmıştır. Benzer uygulamaların bölge cezaevlerinde de yaşandığı görülürken, 2016 yılının ilk üç ayında bölgede bulunan cezaevlerinde hiçbir gerekçe gösterilmeden 247 mahpus, ailelerinden uzak illerde bulanan cezaevlerine sürgün edilmişlerdir. Çoğu sürgünler sırasında olmak üzere, cezaevlerinde en az 55 mahpus işkenceye ve kötü muameleye maruz kaldı. Özellikle sağlık hakkı ihlallerinin hala devam ettiğini,  300’ü ağır olmak üzere 756 hasta mahpusun cezaevlerinde adeta kaderine terk edilmiş durumda olduğunu ifade etmek istiyoruz. Tecrit-izolasyon, haberleşme-iletişim hakları, işkence ve kötü muamele yine hızından hiçbir şey kaybetmeden devam eden ihlaller arasındadır.

 

Kadına ve çocuklara yönelik şiddet artış göstererek, 2016 yılının ilk üç ayında bölgemizde yine korkunç verilerle devam ediyor. Aile içi ve toplumsal alanda gerçekleşen erkek şiddeti sonucu ve intihara sürüklenerek, kadınlar yine katledildi. Aile içi şiddet sonucu ve toplumsal alanda 17 kadın katledilirken, 3 kadında intihar etti. Yine aile içi şiddet sonucu ve toplumsal alanda 4 çocuk katledilirken, 2 çocuk yaralanmış, 4 çocuk intihar etmiş, 2 çocuk ta cinsel istismara maruz kalmıştır. 2016 yılının ilk üç ayında devam eden sokağa çıkma yasağı uygulamalarında da kadın ve çocukların, güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu ve hedef gözetilecek şekilde vurularak katledildikleri görülmüştür.

 

 

Değerli Basın Emekçileri, 

Siyasal iktidarın siyasi eleştiri adı altıdan basın organlarını ve mensuplarını hedef haline getirdiği bir süreci yaşıyoruz. 2016 yılının ilk üç ayında bölgede, basına yönelik gözaltı ve tutuklama, soruşturma ve dava açma, işten çıkarma, haber sitelerine erişimi engelleme, işkence ve kötü muamele, haber takibini zorlaştırma gibi uygulamalarıyla basın özgürlüğü üzerinde korkunç bir sansürün ve baskının oluştuğunu ifade etmek istiyoruz. Şu an Türkiye genelinde 30’u aşkın tutuklu gazeteci bulunurken, bu baskıya en çok maruz kalan yayın organı ise hiç şüphesiz Dicle Haber Ajansıdır (DİHA). Onlarca muhabirinin gözaltına alındığı ajansın, sadece 2016 yılının 4 ayında 7 muhabiri “Örgüt üyeliği” suçlamalarıyla tutuklandı. Aynı şekilde düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğüne yönelik ihlallerde hızından hiçbir şey kaybetmedi. 2015 yılında bölgemizde, aralarında üniversite öğrencileri ve politikacılarından bulunduğu 581 kişiye politik nedenlerle soruşturma ve davalar açılmış, yine açılan soruşturma ve davalarda 58 kişiye çeşitli ve haksız cezalar verilmiştir. Ekonomik ve sosyal haklara yönelik ihlallerde ise,  871 kişi işten çıkarılmış, 476 kişiye ise idari soruşturmalar açılmış, 13 kişi sürgün edilmiştir.

 

Değerli Basın Mensupları,

 

Ülkemizde yaşam hakkı ihlalleri ile dolu bu tablonun artık değişmesi gerektiğine inanıyoruz. Çünkü raporumuzda yer alan ihlaller, önlenebilir ihlallerdir. Bu temelde, bu çatışmalı ortamın bir an önce son bulmasını, kalıcı bir çatışmasızlık halinin ve çözüm sürecinin yeniden taraflarca müzakere edilmesi umuyoruz. İnsan hakları ihlallerinin son bulduğu, özgürlüklerle dolu onurlu bir yaşam temenni ediyoruz.

 

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

     DİYARBAKIR ŞUBESİ