DİYARBAKIR – 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü ve Kızıltepe’de polisler tarafından katledilen Uğur Kaymaz’ın ölüm yıldönümü vesilesiyle kitlesel bir açıklama yapan İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Raci Bilici, çocukların çocuk olmalarından kaynaklı hakları olduğunu belirterek, “İsmi ne olursa olsun her çocuk barışı hak ediyor” dedi. 24 yıl içerisinde 530 çocuğun savaş nedeniyle yaşamını yitirdiğini kaydeden Bilici, sadece AKP iktidarı döneminde 152 çocuğun katledildiğini söyledi. Bilici ayrıca TMK’da yapılan değişiklik sonrası 200 çocuğun tutuklandığını vurguladı.
İHD Diyarbakır Şubesi, 20 Kasım Dünya Çocuklar Günü ve 21 Kasım 2004 tarihinde güvenlik güçleri tarafından katledilen Uğur Kaymaz’ı anmak amacıyla kitlesel bir basın açıklaması yaptı. Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirilen basın açıklamasına aralarında İHD yönetici ve üyeleri, Diyarbakır Tabip Odası, MEYA-DER, Barış Anneleri İnisiyatifi, TUHAD-FED, KESK’e bağlı sendikaların temsilcileri ile çok sayıda çocuk katıldı. “Çocuk doldurulacak boş bir kalp değil, ateşlenecek bir ocaktır”, “Çocuklar çalıştırılmak yerine çocukluklarını yaşasınlar”, “Çocuğa şiddete hayır” yazılı dövizler taşıyan çocuklar, ayrıca Uğur Kaymaz ile savaş süresince güvenlik güçleri tarafından katledilen çocukların fotoğraflarını taşıdı.
Basın açıklamasını okuyan İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Raci Bilici, 1959 yılında BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin kabul edilmesinin ardından tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü olarak kutlandığını belirterek, ‘Ülkemizde yaşanan çatışmalı ortamın da etkisiyle Türkiye’nin, özellikle bu bölgenin ‘çocuk fotoğrafı’ karşısında bizler, her yıl olduğu gibi bu yıl da çocuklarımızın gününü sevinçle karşılayamamanın burukluğunu yaşamaktayız. Aradan geçen onca yıla karşın dünyada ve ülkemizde çocukların ‘hak’lar bakımından en fazla mağdur edilen kesim olduklarını bilmenin burukluğu ile tüm çocukların Dünya Çocuk Hakları Günü’nü kutluyoruz” dedi.
Uğur Kaymaz’ın ölüm yıldönümü
Bir yandan Dünya Çocuk Hakları Günü’nü kutlarken, böylesi bir günde güvenlik güçleri tarafından katledilen Uğur Kaymaz’ın da ölüm yıldönümü olduğunu belirten Bilici, “Bundan 7 yıl önce yani 21 Kasım 2004 tarihinde babası Ahmet Kaymaz ile birlikte yaşından çok kurşunla katledilen Uğur Kaymaz’ın ölüm yıldönümü vesilesiyle katledilen tüm çocuklarımız şahsında Küçük Uğur’u anıyoruz. Evet, bugün 21 Kasım. Yani devletin güvenlik güçleri tarafından bedenine 13 kurşun sıkılarak katledilen Uğur Kaymaz’ın ölüm yıldönümü. Dün Dünya Çocuk Hakları Günü’nü kutlarken, bugün Uğur’un katledilişini lanetliyoruz” diye konuştu.
‘Savaş sürecinde 530 çocuk katledildi’
Ancak yıllardır süren kirli savaşta kaybedilen tek canın Uğur olmadığını kaydeden Bilici çocuk ölümlerine ilişkin şu bilgileri verdi: “Derneğimizin araştırmaları sonucu ulaştığımız verilere göre 1988 yılından günümüze, yani 24 yıl içerisinde 530 çocuk bu kirli savaşın kurbanı oldular. Sadece savaşta kaybettiğimiz çocukların sayısı bu! Kürt sorunundan kaynaklı birçok sorunu hallettiğini ileri süren AKP iktidarı döneminde, yani 10 yıl içerisinde öldürülen çocukların sayısı ise tam olarak 152. Adeta çocuk mezarlığı haline gelen ülkemizde sadece 2011 yılı içerisinde 15 çocuk savaş nedeniyle yaşamını yitirdi. Büyük bölümü güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu öldürülen çocuklardan kimi mayın veya serbest patlayıcıların kurbanı olurken, kimi bir gösteride kafasına isabet eden kurşun veya gaz bombasıyla yaşamını yitirmiştir. Zaman zaman kör kurşunların veya bombaların hedefi olan çocuklar, bu dünyanın en günahsız varlıklarıyken, ülkemizde yaşanan savaşın birinci dereceden kurbanları olmuşlardır.”
‘Oysaki Uğur bir çocuk!’
Bilici, şöyle devam etti: “Evet, dün 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü iken, bugün 21 Kasım… Yani Uğur’un katledilişinin yıldönümü. Yukarıda aktardığımız veriler sizlere sadece bir istatistik veri gibi geliyordur. Oysa ki Uğur bir gerçek. Sadece gerçek değil, O bir çocuk. Ve O, yaşından çok kurşunla vuruldu. Failleri mi dersiniz? Yani katilleri! Onlar hala aramızda.
Küçük bir çocuğu koruyamayan devlet, o çocuğu vuranlara kol kanat gerdi ve onları ağır cezalar almaktan kurtardı. Bu yüzdendir ki, bu ülkede çocukların ölümü son bulmaz. Oysaki, çocuklar yaşamın kaynağıdır. Geleceğimizdir onlar… Onları bu dünyaya getirirken, geleceği kurmayı planlarız. Ama daha yaşamın başındayken zalimler alır onları aramızdan.”
‘TMK değiştikten sonra 200 çocuk tutuklandı’
Türkiye’de çocukların sadece öldürülmekle kalınmadığı, ayrıca yıllarca cezaevlerinde tutulduğunu da kaydeden Bilici, şunları söyledi: “Bu ülkede çocuklar sadece öldürülmekle kalmazlar. Bir de mahpus görmüştür onlar. Hepimizin bildiği gibi 2006 yılında Terörle Mücadele Kanunu’nda yapılan bir takım düzenlemelerle çocukların, çocuk olduğu unutulmuş, onlara siyasi ve ideolojik libaslar giydirilerek, yetişkin bireyler gibi büyük ve soğuk duruşma salonlarında yaşlarından fazla cezalarla yargılanmışlardır. 2010 yılında yapılan yasal bir takım değişikliklerle çocukları cezaevlerinden kurtarmak yerine daha fazla cezaevlerinde tutulmalarına neden olacak uygulamalara sebebiyet vermiştir. Şu istatistiki rakamlara dikkatinizi çekmek istiyoruz; Sadece Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 210 yılında 286 çocuk gözaltına alınırken, bunlardan 95’i tutuklanmıştır. 2011 yılında ise bu sayı iki katını aşmıştır. 2011 yılının ilk 10 ayında 649 çocuk gözaltına alınırken, 187 çocuk tutuklanmıştır. Bu durum şu anlama geliyor; 2010 yılının Haziran ayında TMK’da yapılan değişiklik sonrası 721 çocuk gözaltına alınırken, 200 çocuk tutuklanmıştır.”
‘Çocuk istismarcıları yargı koruması altında’
“2010 yılından önce Berivan’ın, Rohat’ın, Mazlum’un, Welat’ın anne-babası çocuklarının cezaevinde büyüyüşlerine tanık olurken, bugün Lokman’ın, Mevlüd’ün, Mızgin’in anne babası, çocuklarının “topluma kazandırma” adı altında her gün biraz daha toplumdan nasıl koparıldıklarına tanıklık yapmaktadırlar” diyen Bilici, “Yaşları henüz 12 ile 17 arasında değişen çocuklar cezaevlerine konularak cezalandırılırken, bizzat devlet erkini kullanan kişilerin de aralarında bulunduğu çocuk istismarcılarının, çocuklarımızın ruhsal ve bedensel bütünlüklerine yönelik saldırıları karşısında başka çocuk istismarcılarına davet çıkaran ödül şeklindeki cezalar toplumun vicdanını sızlatmaktadır. Bugün bu ülkede bir gösteri yürüyüşüne katılıp taş atarak mala zarar verdiği gerekçesi ile yargılanan çocuklar, 6 yıldan 16 yıla kadar cezalandırılabilinirken, çocuk istismarcıları 2 yıl gibi komik cezalara çarptırılmaktadır. Onlarca kişinin tecavüzüne uğrayan N.Ç. davası buna bir örnektir” dedi.
‘Her çocuk barışı hak ediyor’
Artık onların çocuk olduğunu söylemenin ve onları savunmanın da dahi suç sayıldığını vurgulayan Bilici, açıklamasında son olarak şunlara yer verdi: “Her çocuk yaşama hakları başta olmak üzere, çocuk olmalarının getirdiği insani gereksinimlerinin sağlandığı, çocuk olmalarının keyfini çıkarabildikleri başka bir dünyayı hak ediyor. Unutulmamalıdır ki onlar ‘yarınımız bileziğini’ bileklerinde taşıyan çocuklarımızdır. İsmi ne olursa olsun her çocuk barışı hak ediyor.”
Bilici’nin ardından eyleme katılan çocuklar adına konuşan Büşra Bulut, çocukların çocuk olmalarından doğan hakları olduğunu belirterek, çocukların haklarını kullanmak için illaki bir şeyler yapması, görevlerini yerine getirmesi gerekmediğini söyledi. Çocuklara seslenen Bulut, her çocuğun doğuştan elde ettiği çocuk haklarını kullanması gerektiğini sözlerine ekledi.