Kayıp yakınları: Devlet adına cinayet işleyenler hesap versin

12.12.2011

DİYARBAKIR - Diyarbakır ve Batman'da İHD ve kayıp yakınlarının "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" eylemleri bu hafta da devam etti. Cinayetleri işleyenlerin "Biz devlet adına yaptık" diyerek kendilerini savunduğunu belirten İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Raci Bilici, devletin yurttaşı olarak cinayetleri işleme hakkını kimseye vermediğini vurgulayarak, hesap vermeleri çağrısında bulundu.

İHD Diyarbakır Şubesi ile kayıp yakınları tarafından her hafta düzenlediği "Kayıplar bulunsun failleri yargılansın" oturma eylemi soğuk havaya rağmen 148'inci haftada da Koşuyolu Parkı Yaşam Anıtı önünde gerçekleştirildi. İHD Diyarbakır Şubesi ile kayıp yakınlarının yanı sıra Barış Anneleri İnisiyatifi, Diyarbakır Barosu, MAZLUMDER, MEYA-DER, TUHAD-FED ve KESK’e bağlı sendikaların temsilcilerinin de destek verdiği eylemin bu haftaki konuk kurumu Kürt Yazarlar Derneği idi.  
Kaybedilen ve faili meçhul cinayete kurban gidenlerin fotoğraflarının taşındığı eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Raci Bilici, 90'lı yılların karanlık ve "vahşi" döneminin uygulayıcıları ve görevlilerinin hala dışarıda hesap vermeden hiçbir şey olmamış gibi davrandığına dikkat çekti.

‘Hesap sormaya devam edeceğiz’

Uygulayıcıların, faili meçhul cinayetleri, işkenceleri ve cinayetleri devlet adına işlediklerini söylediğine dikkat çeken Bilici, "Biz de diyoruz ki devlet adına yaptığınız bu cinayetleri söyleyin. Yaptıklarınız ile gitmeyin öbür dünyaya. Ne yaptıysanız hesabını bu dünyada verin. Bizim adımıza bu devletin bir vatandaşı olarak bu cinayetleri işleme hakkını biz vermiyoruz. Bu devlet ne kadar senin ise o kadar da benim devletimdir. Sen benim devletim adına cinayet işleyemezsin. Hak ihlali yapamazsın. Köyleri yakamazsın. Yakmışsan da hesabını vermelisin. Benim adıma hiçbir güvenlik gücü çıkıp ben devletim diyemez. Biz bu devletin adına suç işleyenlerin peşini bırakmayacağız. Ve iktidardan da hesap sormaya devam edeceğiz" diye konuştu.

Bilici’nin ardından konuşan Diyarbakır Kürt Yazarlar Derneği Başkanı Şehmuz Sefer ise, kayıplar ve faili meçhul cinayetlerden sorumlu olanların bir an önce yargı önüne çıkarak hesap vermesi gerektiğini belirterek, Kürt edebiyatçıları olarak her zaman kayıp yakınlarının yanında olacaklarını dile getirdi.

Nayci: Babamın kemiklerini verin!

Konuşmaların ardından Şırnak'ın Cizre İlçesi Kuştepe Köyü'nde kaybedilen Nadir Nayci'nin hikayesi oğlu Ramazan Nayci tarafından anlatıldı. Babasının atıyla Kuştepe mevkiinde bulunan Aşağı Çeşmeye gittiğini söyleyen Nayci, o günden sonra babasından bir daha haber alamadığını söyledi. Babasına ait atın eve sahipsiz gelmesi üzerine şüphelendiklerini ve dönemin JİTEM Grup Komutanı olan Cizre İlçe Jandarma Karakol Komutanı Albay Cemal Temizöz'ün yanına gittiklerini hatırlatan Nayci, "Babamın Kuştepe'de kaybolduğunu ve orada tutulduğunu bildiğimizi söyledik. O bölgenin kontrollerinde olduğunu da söyledik. Ancak karakol komutanı yardım edemeyeceğini söyledi. Kuştepe Hizbullah ve kontranın infaz alanıydı. Defalarca bu konuda yardım istememe rağmen verilmedi. Devletten sadece babamın kemiklerini bana iade etmesini istiyorum" diye konuştu.

BATMAN

Batman'da da İHD üyeleri ve kayıp yakınlarının düzenlediği "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" eylemi Gülistan Caddesi'nde yapıldı. Kayıpların fotoğraflarının açıldığı eyleme İHD Batman Şube Başkanı Osman Künteş, BDP il, ilçe yöneticileri, Eğitim Sen, SES, Esnaf ve Sanatkarlar Odası, MAZLUMDER, KURDÎ-DER yöneticileri ve kayıp yakınlarının yanı sıra yurttaşlar katıldı. Açıklama yapan İHD Yöneticisi Nihat Ekinci, 2011 yılında da Kürt sorununun Türkiye'nin insan hakları ve demokrasi sorunun en önemli halkası olmayı sürdürdüğünü ifade ederek, 2011 yılında insan hakları açısından ayırt edici bir başka noktanın ise özel yetkili ve görevli ağır ceza mahkemelerinin hukuka aykırı uygulamaları olduğuna dikkat çekti. Halen İHD'nin birçok yöneticisi ve üyesinin tutuklu olduğunu hatırlatan Ekinci, insan hakları savunucuları, akademisyenler, yazar ve gazeteciler açısından da soruşturma ve yargılamaların olağan hale getirildiğini ifade etti. Ekinci, Birleşmiş Milletlerin insan hakları savunucuları korunmasına dair kararları uyarınca söz konusu baskılara derhal son verilmesini istedi.