Diyarbakır’da onlarca kurum Halepçe katliamını protesto etti

16.03.2012

DİYARBAKIR – Diyarbakır’da bir araya gelen yüzlerce kişi, Halepçe katliamını Dağkapı Meydanı’nda gerçekleştirdikleri basın açıklamasıyla protesto etti. Diyarbakır’daki tüm sivil toplum kuruluşları adına açıklamayı okuyan İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Raci Bilici, dünyanın gözü önünde binlerce Kürt’ün katliama maruz kaldığını belirterek, “Katliamın failleri idam edildi ama Kürtlere yönelik gerçekleştirilen katliamlar ve buna destek veren ülkeler hiç soruşturulmadı. Kürtlere yönelik bu vahşet de karanlıkta kaldı. Aradan geçen 24 yıla rağmen Kürtler bu katliamı unutmamıştır. Çünkü, unutmak onaylamaktır. Biz unutarak bu zulümlerin ortağı olmayacağız” dedi.

Federal Kürdistan Bölgesi’nin Halepçe kentinde bundan 24 yıl önce kimyasal silahlarla gerçekleştirilen katliam Diyarbakır’da düzenlenen kitlesel bir basın açıklamasıyla protesto edildi. Diyarbakır’da bulunan onlarca sivil toplum örgütünün ortaklaşa gerçekleştirdiği eylem, Dağkapı Meydanı’nda yapıldı. Eyleme çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisinin yanı sıra sivil Cuma namazı sonrası dağılan cemaat de katıldı.
Açıklama sırasında “Enfal’den Halepçe’ye, Qamişlo’dan Roboskî’ye Katliamlarla Geçen Bir Tarih; İnsanlığın Yüzkarası Halepçe Katliamı. Sessiz Kalmak, Zulme Ortak Olmaktır, Halepçe’yi Unutmadık, Unutturmayacağız” yazılı büyük bir pankart açıldı.

Basın açıklaması öncesi kısa bir konuşma yapan Diyarbakır Barosu Başkanı M. Emin Aktar, Diyarbakır’da bulunan çok sayıda kurum ve kuruluşun bir araya gelerek, tarihe kara bir leke olarak geçen Halepçe katliamını kınadıklarını söyledi.

Aktar’ın konuşmasının ardından hazırlanan ortak açıklamayı okuyan İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Raci Bilici, bundan 24 yıl önce Ortadoğu’nun kadim halklarından biri olan Kürtlerin tarih boyunca maruz kaldıkları vahşetlerden birini daha yaşadıklarını belirterek, Halepçe’ye yapılan kimyasal silah saldırısında 6 binden fazla insanın katledildiğini söyledi.

‘Kentin sessizliği çığlığa dönüşmüştü’

Yapılan saldırıyla Halepçe’de büyük bir trajedinin yaşandığını ifade eden Bilici, “Halepçe kenti, ani ölümün dehşet verici sahnelerine, günlük işlerin ortasında donan cesetlere, avlularında oturan insanların, çocuklarını göğüslerine kaldıran kadınların, zehirli gaz bulutundan kaçarken saldırı ortasında can veren binlerin trajedisine sahne olmuştu. Gaz bütün doğal yaşamı, insanları, hayvanları, ağaçları öldürmüştü. Halepçe bir bütün olarak sessizliğe gömülmüştü. Kentin sessizliği aslında bir çığlığa dönüşmüştü. Bütün dünyaya ikiyüzlülüklerini, yalanlarını, zalimliklerini haykıran bir çığlık” diye konuştu.

Halepçe’de gerçekleştirilen katliamın temellerinin aslında daha önceden dünyanın gözü önünde atıldığını vurgulayan Bilici, “Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin yönetimindeki Baas rejimi, Kürdistan coğrafyasında gelişen Kürt muhalefetini bastırmak ve Kerkük’teki Kürt nüfusunu azaltmak için Kürtlerin İran’a yardım ettiğini bahane ederek, Kürtlere karşı ‘Enfal hareketini’ başlattı. Enfal, Arapçada savaş ganimeti anlamındadır. Saddam Hüseyin ve kuzeni ‘Kimyasal Ali’ lakaplı Ali Hasan El-Mecid için Kürtleri katletmek bir savaş ganimeti sayılmaktaydı” dedi.

‘Biz unutarak bu zulme ortak olmayacağız’

Katliamın sadece Halepçe’ye uygulanmadığını, Enfal hareketi süresince Kürt köylerine zehirli gaz atılarak veya dozerlerle evler yıkılarak köylerin boşaltıldığını kaydeden Bilici, şöyle devam etti: “Bu katliamla kırsal kesim nüfussuz hale getirildi. Başta ABD olmak üzere batılı devletler İran-Irak savaşında ıraktan yana bir tavır sergiledikleri için Kürtlere karşı geliştirilen bu vahşet karşısında sessiz kalmıştır. Kürt şehirlerine, köylerine, dağlarına atılan bu kimyasal silahlar Avrupa devletlerinde üretilmekte ve Irak’a gönderilmekteydi. Enfal hareketi süresince 180 bin civarında kürdün öldürüldüğü belirtiliyor. Bunların büyük kısmı sivil Kürtler veya esir alınmış Peşmerge ve sivillerden oluşmaktaydı. Bu katliamları gerçekleştiren Saddam Hüseyin ve Ali Hasan El-Mecid daha sonra idam edildi. Ancak Kürtlere yönelik gerçekleştirdikleri katliamlar ve buna destek veren ülkeler hiç soruşturulmadı. Tarih boyunca olduğu gibi, Kürtlere yönelik bu vahşet de karanlıkta kaldı. Aradan geçen 24 yıla rağmen Kürtler bu katliamı unutmamıştır. Çünkü, unutmak onaylamaktır. Biz unutarak bu zulümlerin ortağı olmayacağız.”

‘Kürtlerin payına düşen hep katliam, ölüm ve gözyaşıdır’

Kürtlere yönelik katliamların halen son bulmadığını belirten Bilici, “Peki, Kürtlere yönelik katliamlar son bulmuş mudur? Maalesef buna olumlu bir yanıt veremiyoruz. Çünkü daha bir iki ay önce, hemen yanı başımızda, Uludere’de, Roboskî’de korkunç bir katliam yaşandı. Yaşam savaşı veren yoksul Kürt köylüleri, onları korumakla görevli devletin savaş uçakları tarafından parçalanarak katledildi. Halepçe katliamının üzerinden 24 yıl geçtikten sonra gerçekleşen bir katliamdı bu. Fakat değil 24 yıl, asırlar dahi geçse de Kürtlerin kaderi değişmiyor maalesef. Kürtlerin payına düşen hep katliam, hep ölüm, hep gözyaşı oluyor” dedi.

‘Bu katliamların yaşanmaması için sessiz kalma!’

“Ama artık bu kaderin değişmesi gerekiyor. Artık bu katliamların bir son bulması lazım” diyen Bilici, şunları söyledi: “Ortadoğu’da barışın kardeşliğin gelişmesi için Kürt sorunu tüm Ortadoğu devletlerinde demokratik bir şekilde çözülmesi gerekmektedir. Ne yazık ki günümüzde barış talepleri ve çabaları pek etkili olamıyor. Bizler insan hakları ve demokrasiyi savunan çevreler, savaşlara katliamlara baskı ve zulme, her türlü hak ihlallerine karşı mücadele edeceğimizi bir kez daha ifade etmek isteriz. Dünyada başka Halepçelerin, Roboskîlerin yaşanmaması için, savaşların son bulması için, farklı kimlikler üzerinde baskı ve zulmün uygulanmaması için, dünyadaki ve ülkemizdeki faili meçhul cinayetlerin faillerinin belirlenmesi, kayıpların akıbetlerinin açığa çıkarılması, işkencecilerin yargılanması için artık tüm kesimlerin bir şeyler yapması gerektiğini belirtiyor, gerçekleştirilen bu katliamları bir kez daha lanetliyoruz.”

Yapılan açıklamanın ardından DİYA-DER Başkanı Zahit Çiftkuran, katliamda yaşamını yitirenlere Allahtan rahmet dilediklerini belirterek, yaşamını yitirenlerin ruhuna Fatiha okuttu.


Yapılan kitlesel basın açıklamasına imza atan kurumlar şunlar;

İHD, MAZLUMDER, DİYARBAKIR BAROSU, TİHV,  STGM, Barış Anneleri İnisiyatifi, Ceren Kadın Derneği, Ceren Kadın Danışmanlık Merkezi, Kardelen Kadın Evi, Kadın Akademisi, DİKASUM, KADEM, SELİS, Bağlar Kadın Kooperatifi, EPİDEM, TUHAD-FED, TUHAD-DER, MEYA-DER,  DİYA-DER, DTK  İnanç Komisyonu, AMED GÖÇ-DER, SARMAŞIK, KURDÎ-DER, Kürt Yazarlar Derneği,  Dicle-Fırat Kültür Merkezi, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, 78’liler Girişimi, KESK Diyarbakır Şubeler Platformu (SES, Eğitim Sen, Tüm Bel-Sen, DİVES, BES, Yapı Yol-Sen, ESM, Haber-Sen, BTS, Tarım Orkam-Sen), TÜRK-İŞ 7. Bölge Temsilciliği ve Bağlı Şubeleri, DİSK Bölge Başkanlığı, Genel-İş, Belediye-İş, TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu (Mimarlar Odası, İnşaat Mühendisleri, Elektrik Mühendisleri, Jeoloji Mühendisleri, Makine Mühendisleri, Harita Mühendisleri, Ziraat Mühendisleri Odaları İle Kimya Mühendisleri, Jeofizik Mühendisleri, Şehir Planlama Ve Çevre Mühendisliği Temsilciliği), Diyarbakır Tabip Odası, Eczacılar Odası, Dev Sağlık-İş Sendikası, Veteriner Hekimler Odası, Diyarbakır Ticaret Ve Sanayi Odası, Güneydoğu Sanayici Ve İşadamları Derneği.