DİYARBAKIR – İHD Diyarbakır Şubesi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2012 yılı ilk 4 aylık Hak İhlalleri Raporu’nu açıkladı. Dikkat çekici hak ihlallerine yer verilen rapor için düzenlenen basın toplantısında konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, bölgede süren çatışmalı sürecin 2012 yılına da damgasını vurduğunu belirterek, yaşanan tüm sorunlar ve hak ihlallerinin bölgedeki savaştan kaynaklandığını söyledi. PKK Lideri Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecride dikkat çeken Bilici, “Sayın Öcalan’a uygulanan tecridin kimseye yarar sağlamayacağını bir kez daha hatırlatmak isteriz. Bu uygulama sürdüğü müddetçe görüldüğü üzere kan akmaya devam etmektedir” dedi.
İHD Diyarbakır Şubesi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2012 yılı ilk 4 aylık Hak İhlalleri Raporu’nu düzenlediği bir basın toplantısıyla kamuoyuna duyurdu. Şube binasında düzenlenen basın toplantısına İHD MYK Üyesi ve Doğu-Güneydoğu Bölge Temsilcisi Şevket Akdemir, İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, Şube Sekreteri Abdulselam İnceören, Şube Yöneticileri, Emin Ermin, Nalan Temeltaş Kutlay, Fidan Kılıç, Gülşen Demir ve Pınar Dalkuş katıldı.
Basın toplantısında ilk olarak konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, yoğun hak ihlallerinin yaşandığı 2011 yılını geride bırakırken, yaşanan hak ihlallerini de geride bırakmayı umut ettiklerini belirterek, “Ancak, ne yazık ki, bugün açıklayacağımız raporda umut ettiğimiz bu durumu paylaşamayacağız. 2011 yılının ikinci yarısında büyük bir tırmanış gösteren çatışmalı ortam, 2012 yılının geride bıraktığımız aylarına da damgasını vurmuştur. Nitekim her kesin malumu olan çatışmalı süreç tırmanarak devam etmekte, ölüm haberleri peş peşe gelmeye devam etmektedir” dedi.
‘Roboskî bu savaşın ağıtıdır!’
Yaşanan çatışmalara paralel olarak sivil ölümlerin de devam ettiğini kaydeden Bilici, şöyle devam etti: “Geçtiğimiz yılın son günlerinde yaşanan ve içinde bulunduğumuz yıla da damgasını vuran Roboskî katliamı, bu ülkede barış ortamının sağlanmasının ne kadar elzem olduğunun açık göstergesidir. Bu katliamın üzerinden 5 ay geçmiş olmasına rağmen, sorumluların yargı önüne çıkarılmamış olması bizleri kaygılandırmaktadır. Bu olayın bu şekilde karanlıkta kalması aynı zamanda hükümetin acizliğini ortaya koymaktadır. Kürtleri derdest etmek ve cezalandırmakta o kadar mahir olan bu hükümet, hak ihlallerini durdurmak veya uygulayanları ortaya çıkarmak konusunda ne yazık ki kör ve sağırları oynamaktadır. İşte Roboskî katliamının sorumlularının halen ortaya çıkarılmaması da böylesi bir yaklaşımın sonucudur. Ancak bizler insan hakları savunucuları olarak bu katliamın sorumlularının ortaya çıkarılarak, cezalandırılmadan yetkililerin peşini bırakmayacağız. Roboskî bu savaşın ağıtıdır, Roboskî’yi unutursak kalbimiz kurusun!”
‘Tecrit sürdükçe kan akmaya devam etmektedir’
Yaşanan bunca can kaybına rağmen ülkede henüz barış ikliminin gelişmediğini vurgulayan Bilici, “Bu durumun en büyük sorumlusu siyasi iktidardır. Hükümet toplumun büyük kesiminin dileği olan diyalog ve müzakereleri artırarak devam ettireceğine, diyalogun en temel aktörlerinden biri olan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik ağırlaştırılmış tecrit uygulamaya başladı. Bugün itibariyle 307 günü geride bırakan bu tecrit uygulaması siyasi yönünün yanında, aynı zamanda büyük bir insan hakkı ihlalidir. Sayın Öcalan’a uygulanan tecridin kimseye yarar sağlamayacağını bir kez daha hatırlatmak isteriz. Bu uygulama sürdüğü müddetçe görüldüğü üzere kan akmaya devam etmektedir” dedi.
‘Siyasi operasyonlarla toplum tamamen esir alınmak isteniyor’
Tecrit uygulamasıyla birlikte müzakere ve diyalogların kesilmesinin ardından hükümetin yeniden güvenlikçi politikalara sarıldığını ve birçok alanda hak ihlalleri uygulamaya başladığını ifade eden Bilici, şunları söyledi: “Üç yılı aşkındır devam eden ve bu yıl da yürütülmeye devam edilen KCK adı altındaki operasyonlar öyle bir düzeye vardı ki, bölgemiz başta olmak üzere Türkiye genelinde neredeyse basılmadık kurum, tutuklanmayan kurum temsilcisi kalmadı. Verilere baktığımızda gözaltı ve tutuklanma oranının nasıl korkunç bir boyuta ulaştığını görebilmekteyiz. Bu operasyon terörü derneğimiz İHD’ye de yönelmiş, kurumumuz 2009 yılından sonra ikinci kez Ocak ayında polis baskınına maruz kalarak, tüm teknik donanımlarımıza el konulmuştur. Yapılan bu siyasi operasyonlar, sadece siyasetçilerle sınırlı kalmayıp, gazeteciler, yazarlar, akademisyenler, insan hakları savunucuları, avukatlar, sendikacılar ve öğrencileri de bir bütünen içine alarak, artık tamamen bir öç alma operasyonu haline gelmiştir. Ülkeyi toplama kampına çeviren bu operasyonlar, ülkede neredeyse hangi noktada bir muhalif varsa onlara ulaşmış ve toplumu bir bütün olarak esir almaya dönük bir politika haline gelmiştir.”
‘Newroz’u insanlara zehir ettiler’
Ülkede yaşanan bu siyasal gerilimlerin her alanda kendini bariz bir şekilde hissettirdiğini, siyasi ve askeri operasyonlar haricinde diğer alanlarda da hak ihlallerinin yaşanmasına neden olduğunu belirten Bilici, “Özellikle tutuklama, işkence, toplantı ve gösteri yürüyüşlerine yapılan müdahaleler ve cezaevlerine yönelik ihlaller geçmiş yılları aratmayacak düzeyde yaşanmıştır. Hatta mevcut hükümetin yasakçı mantığı geçmiş yıllarda yaşananları geride bırakır bir düzey kazanmıştır. Bu yasakçı mantık kendini 2012 Newroz’unda bariz bir şekilde açığa vurmuştur. Halkların her yıl bayram havasında kutladığı Newroz bayramı ülke genelinde yasaklamalarla adeta insanlara zehir edilmiştir. Bu yasaklamalar neticesinde bölgemizin birçok il ve ilçesinde büyük çapta olaylar yaşanmış, yapılmak istenen kutlama ve gösteriler güvenlik güçlerinin orantısız kuvvet kullanmak suretiyle saldırılarına maruz kalmıştır” diye konuştu.
‘Cezaevlerine yönelik duyarsızlık ölümlerle sonuçlanıyor’
Açıkladığımız bilanço rakamlarından da anlaşılacağı üzere cezaevlerinde büyük sorunlar ve hak ihlalleri yaşandığını sözlerine ekleyen Bilici, “Bu durumu bizzat cezaevlerinde yerinde tespit etmemizin yanında, derneğimize cezaevlerinden yoğun başvurular gelmeye devam etmektedir. Cezaevlerindeki ölümün eşiğindeki hasta mahpusların durumu başta olmak üzere, uygulanan sevk ve sürgünler, sürgünler sonrası yapılan işkenceler, çeşitli hak gaspları, cezaevlerinin gerçek yüzünü ortaya koymaktadır. Henüz Pozantı Cezaevi’nde yaşanan işkence ve hak gaspları hafızalardaki yerini korurken, benzer uygulamalar birçok cezaevinde yaşanmaya devam etmektedir. Cumhurbaşkanı, Adalet Bakanlığı’nın ve Adli Tıp Kurumu’nun cezaevlerindeki bu sorunlara karşı duyarsızlığı ise, hasta mahpusların ölümleriyle sonuçlanmaktadır” dedi.
İçinde bulunduğumuz yılda da yaşanan hak ihlalleri ve sorunların giderilmediğini vurgulayan Bilici, “İşkence halen sürmekte, düşünce ve ifade özgürlüğü önündeki yasal engeller kaldırılmamaktadır. Halkın ve kurumlarının yapmak istedikleri toplantı ve gösteriler sürekli olarak yasakçı zihniyetin engellerine takılmaktadır. Bölgemizde halen kadın katliamları yaşanmakta, kadınlara yönelik şiddet devam etmektedir. Yetkililer halen çocuklara yönelik koruyucu politikalar geliştirmekten uzak bir pozisyondalar. Toplumun tüm dezavantajlı kesimleri halen çeşitli hak ihlallerine maruz kalmaktadır” şeklinde belirtti.
‘Bu rapor ülkeyi yönetenlerin karnesidir’
“Tüm bu yaşanan sorunların ve ihlallerin Kürt sorunundan kaynaklı olduğuna inanmaktayız. Bu sorunun barışçıl yollarla çözümü halinde, diğer sorunların da ortadan kalkacağına inanıyoruz” diyen Bilici açıklamasının sonunda şunlara yer verdi: “Hazırladığımız raporda da ayrıntılı olarak verdiğimiz bilançoyla karşımıza çıkan tabloyu bu ülkeyi yönetenlerin karnesi olarak tanımlayabiliriz. İçinde bulunduğumuz yüzyılda ülkemizin halen bu durumda olması, bir utanç vesikasıdır. Biz insan hakları savunucuları olarak, ülkede sorunların güvenlik politikalarıyla, savaş konseptiyle, operasyonlarla, hak ihlallerini yaygınlaştırmakla çözülemeyeceğine inanıyoruz. Bu ülkede anneler, artık çocuklarının ölüsüyle karşılaşmak istemiyor. Toplumun büyük kesimi barış ortamının tesis edilmesini talep ediyor. Bu nedenle tekrar etmekte yarar görüyoruz; artık sorunları katmerleştiren politikalardan vazgeçin. Kürt sorununun çözümü diyalog ve müzakere ile mümkün olacaktır. Bu nedenle Kürt sorununun ilgili taraflarıyla diyalog ve müzakere kapılarını açın.”
4 ayda 9 bin 900 hak ihlali
Bilici’nin ardından İHD Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Temsilcisi Şevket Akdemir, 2011 yılı Hak İhlalleri Raporu’nu açıkladı. Raporda yer alan bazı başlıklar ve ihlal rakamları şöyle;
*Çatışmalarda yaşamını yitiren-yaralanan güvenlik güçleri – 20 ölü, 44 yaralı
*Çatışmalarda yaşamını yitiren-yaralanan PKK militanı – 67 ölü, 4 yaralı
*Faili meçhul cinayet, yargısız infaz, çatışmalardaki sivil ölümler – 12 ölü, 49 yaralı
*Kuşkulu ölümler – 8
*Resmi hata ve ihmal sonucu – 9 ölü, 2 yaralı
*Asker / polis intiharı – 2 intihar
*Kadın intiharları – 11 intihar, 3 teşebbüs
*Erkek intiharları – 13 intihar, 6 teşebbüs
*Çocuk intiharları – 4 intihar
*Gözaltına alınanlar – 2,034
*Tutuklananlar – 733
*İşkence ve kötü muamele – 281
*Soruşturma, dava ve cezalara maruz kalan kişi sayısı – 1080
*Baskına ve saldıra uğrayan Siyasi Parti, Sendika, Dernek, Kültür Kurumu – 58
*Kapatılan Siyasi Parti, Sendika, Dernek, Kültür Kurumu – 6
*Toplatılan ve yasaklanan yayınlar – 629
*Anadilde savunma yasağı – 176
*Cezaevlerinde yaşanan ihlaller – 953
*Toplumsal olaylara müdahale – 59 müdahale, 111 yaralı
*Gözaltına alınan sığınmacı ve göçmenler – 1.412
*Yaşamını yitiren sığınmacı ve göçmenler – 6
*Arazi yayla mera ve otlak yasağı – 19
*Askeri operasyonlar sonucu yaşanan ihlaller – 16
*Toplu mezar iddiası – 7 toplu mezar – 32 kişi
*Militanların cenazelerine yönelik uygulamalar – 7
*Diğer ihlaller – 2.027
Toplam ihlal sayısı: 9.900