DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" sloganıyla düzenlenen oturma eyleminde konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, bayramda insanların ölülerinin mezarını ziyaret ettiğini belirterek, “Ancak kayıp yakınlarının ziyaret edecekleri bir mezarları dahi yok. Geçmişteki iktidarlar gibi bu iktidar da kayıpları ortaya çıkarmak istemiyor” dedi.
İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlenen oturma eyleminin 184’üncü haftasında Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde devam etti. Oturma eylemine İHD yönetici ve üyelerinin yanı sıra Barış Anneleri İnisiyatifi, MEYA-DER, KESK’e bağlı sendikaların temsilcileri, ve çok sayıda kayıp yakını katıldı.
Oturma eyleminde konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, bayramda insanların yaşamını yitiren yakınlarının mezarını ziyaret ettiğini belirterek, “Ama maalesef kayıp yakınlarının ziyaret edecekleri bir mezarları dahi yoktur. Biz yıllardır kayıpların bulunması için, faillerinin yargılanması için mücadele ettik. Ancak bugüne kadar bir sonuç elde edemedik” dedi.
Kayıpların bulunması için geçmişteki iktidarlar gibi şimdiki AKP iktidarının da bir şey yapmadığını ifade eden Bilici, devletin failleri gizleyerek olayların üstünü kapattığını dile getirdi.
‘Polis her hakkını arayanın canına kastediyor’
Konuşmasında son günlerde Türkiye genelinde polisin savunmasız vatandaşlara yönelik uyguladığı şiddet ve yargısız infazlara değinen Bilici, “Bu ülkede artık bizleri polislerden kim koruyacak noktasına geldik. Geçmişte faili meçhullerin, yargısız infazların yaşandığı bir dönem oldu. Bu dönemde de toplumsal gösterilerde polisin uyguladığı orantısız güç ve son olarak bakıyoruz; kim kendini savunmaya kalkışırsa, kim hakkını aramaya kalkışırsa polisin ona göstermiş olduğu tavır, yaşamına son vermekle sonuçlanıyor. Kimisini sakat bırakıyor, kimisini öldürüyor. İnsanlar teslim oluyor yine öldürüyor, kaçıyor yine öldürüyor, ehliyetsiz dolaşıyor yine öldürüyor. Direk olarak insanların yaşamına kastedilen bir tavır içerisine giriyor” dedi.
Güvenlik güçlerinin bu cinayetleri kendi başlarına işlemediklerini, bu cesareti arkasındaki iradeden aldığını kaydeden Bilici, “Eğer işkenceciyi Emniyet Müdür Yardımcısı yaparsanız ve Başbakan’dan tutun İçişleri Bakanı’na, valiye kadar arkasında durursa, tabi ki polis de bundan güç alır ve keyfi uygulamalarını sürdürür” diye konuştu.
Güçlükonak’ta kaybedilen 6 köylünün hikayesi anlatıldı
Bilici'nin ardından konuşan İHD Diyarbakır Şubesi Kayıplar ve Faili Meçhul Cinayetler Komisyonu üyesi Necibe Güneş Perinçek, 13 Ağustos 1994 yılında Şırnak'ın Güçlükonak İlçesi Fındık köyünden gözaltına alınarak kaybedilen Bahri Esenboğa, Ahmet Özdemir Fikri Şen, Ahmet Özer, İlhan Baki ve Abdurrahman Birlik’in kaybediliş hikayesini anlattı.
Askerlerin köye baskın yaparak adı geçen 6 köylü ve Mehmet Dayan’ı gözaltına aldığını anlatan Perinçek, köye gelen askerlerin Yüzbaşı Hasan Nefes, Yüzbaşı Burhan Namık ve Astsubay Mustafa Pehlivan olduğunu açıkladı.
‘Selahattin paşa gelirse onları mutlaka öldürür’
Daha sonra askerler tarafından götürülen 6 kişinin ailelerin yakınlarının akıbetini sormak için askeri birliğe gittiğini belirten Perinçek, “Ailelere hiçbir bilgi verilmeyince, aileler korucu başı Bahattin Aktuğ'a gidiyor. Korucubaşı ailelere, 'Selahattin paşa helikopterle gelecekti, eğer gelmiş ve gözaltındaki şahıslara ulaşmış ise bu şahıslar mutlaka öldürülecek, lastikli helikopter ile gelirse onları kurtarabilirim. Yok demir ayaklı helikopter gelirse öldürebilirler. Yapabileceğim bir şey yok. Selahattin paşa gelmeden irtibata geçersem onları kurtarabilirim. Benden haber bekleyin’ diyerek, askeri birliğe gitmek üzere evden ayrılır” dedi.
Korucubaşının aileleri arayarak köylülerin askeriyenin elinde olmadığını söylediğini belirten Perinçek, “Ancak 35 gün sonra gözaltına alınanlardan biri olan Mehmet Dayan serbest bırakılır. Mehmet Dayan, ‘Hepimiz birlikte gözaltına alındık. Ağır işkencelerden geçirildik, hareket etmekte zorlanıyorum. Bizleri yerden yere vuruyorlardı. Herkesin gözleri bağlıydı, günler sonra serbest bırakıldım. Diğerlerine ne yaptılar bilmiyorum’ diyor. Mehmet Dayan askerlerin baskısı üzerine köyünü terk ederek, Kayseri’ye yerleşmek zorunda kalıyor. Ancak diğer 6 köylüden bir daha haber alınamadı” diye konuştu.
Yapılan konuşmaların ardından kaybedilen 6 köylü anısına 5 dakikalık oturma eylemi yapıldı.