DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından düzenlenen oturma eyleminde, cezaevlerinde 67’nci gününe giren açlık grevlerine dikkat çeken İHD Diyarbakır Şube Bşakanı Raci Bilici, bugün Diyarbakır’da yapılmak istenen gösterilerin yasaklanmasına tepki göstererek, “Bu kentte insanların şiddete başvurmadan, kendi bedenini açlığa yatırmak suretiyle tepkisini dile getirmesine dahi izin verilmiyor. Peki, insanlar demokratik taleplerini nasıl dile getirecek, siz hangi yol ve yöntemi öneriyorsunuz? Silaha sarılmasını, şiddete başvurmasını mı istiyorsunuz?” diye konuştu.
İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının “Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlediği oturma eylemi 197’nci haftasında devam etti. Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirilen ve her hafta olduğu gibi kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını taşıyan kayıp yakınlarına İHD üye ve yöneticilerinin yanı sıra, Barış Anneleri İnisiyatifi, MEYA-DER, TUHAD-FED ve KESK’e bağlı sendikaların temsilcileri de katılarak destek verdi.
Oturma eylemi öncesi bir konuşma yapan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, 197 haftadır kayıpların bulunması, faillerinin yargılanması için mücadele verdiklerini belirterek, “Bu mücadeleyi verirken her seferinde bu coğrafyada ölümlerin yaşanmaması için, çatışmaların durması için, onurlu bir barışın gelmesi için de mücadele verdik. Ama maalesef şu ana kadar bu konuda adım atılmış değildir. Biz her seferinde bu alanda kaygılarımızı dile getirdik” dedi.
‘Bu insanlar ölüm olmasın diye bedenini ölüme yatırmış’
Geçen yıl PKK Lideri Öcalan’a yönelik tecrit uygulamasıyla birlikte, yapılan uygulamanın doğru olmadığını defalarca dile getirdiklerini kaydeden Bilici, “Uyguladığınız bu politikanın ülkeyi felakete götüreceğini söyledik. İşte maalesef bugün itibariyle 67’nci gününe giren açlık grevleri başladı. Bu insanlar, bu halk ne istiyor? Bu halk, şiddeti devre dışı bırakacak, sorunların demokratik yöntemlerle çözümünü sağlayacak politikalar istiyor. Ölümlerin olmaması için insanlar bedenini ölüme yatırmış durumda. Bundan daha onurlu, daha insani, daha meşru bir şey olabilir mi?” diye konuştu.
Bu sabah evden çıkarken, kentte sanki darbe olmuş havasını gördüklerini, kentin her tarafının polislerin kuşatması altında olduğunu ifade eden Bilici, “Belki bir askeri darbe olmamış ama bu kentte her gün darbe manzaraları yaşıyoruz. Bugün insanlar demokratik taleplerini dile getirmek için bir araya gelmek istiyordu. Ama bu istem, böylesi darbe manzaralarıyla engellenmeye çalışılıyor. Bu kabul edilemeyecek bir durumdur” dedi.
‘İnsanlar silaha sarılıp şiddete mi başvursun?’
İnsan hakları savunucuları olarak ülkeyi yönetenlere çağrıda bulunduklarını kaydeden Bilici, şöyle devam etti: “İzlediğiniz bu yöntemle, bu güvenlik politikalarıyla bir sonuç elde edemezsiniz. Tam tersine ciddi anlamda hak ihlalleri yapıyorsunuz. Bir kere, bu çatışmaların durması için açlık grevinde ölüm sınırına gelen mahpusların taleplerine saygı gösterin. Bunların talebi öyle gerçekleşmeyecek talepler değildir. Aksini hiç düşünmek dahi istemiyoruz. Bugün bu kentte uygulamış olduğunuz politika artık iflas etmiştir. Dün bu kentte 87 çocuk gözaltına alınıp adliyeye sevk edildi. Bu 87 çocuğun gözaltına alınması bu ülkenin ayıbıdır. İnsanlar artık evinin balkonuna çıkamayacak duruma gelmiştir. İnsanlar demokratik taleplerini nasıl dile getirecek? Şiddete başvurmadan, kendi bedenini açlığa yatırmak suretiyle tepkisini dile getirmesine dahi izin verilmiyor. Slogan atılmasına, demokratik bir şekilde gösteri yapmasına izin verilmiyor. Peki, siz hangi yol ve yöntemi öneriyorsunuz? Silaha sarılmasını, şiddete başvurmasını mı istiyorsunuz? İnsanlar şiddetsiz bir şekilde bedenlerini açlığa yatırıyor, bari buna saygı gösterin. Bizler İHD olarak açlık grevlerine karşıyız ama bu eylemcilerin ortaya koyduğu talepler bizim de savunduğumuz taleplerdir. Bu talepler insanidir, meşrudur, hukukidir. Bu nedenle bu kentte bir insanın burnunun kanamaması için valiyi göreve çağırıyoruz. Bırakın insanlar demokratik taleplerini dile getirsinler.”
Bilici’nin ardından İHD Şube Sekreteri Abdusselam İnceören, 22 Şubat 1994 tarihinde gözaltına alınarak kaybedilen Cüneyt Aydınlar’ın kaybediliş hikayesini anlattı.
Yapılan konuşmaların ardından kayıp yakınları 5 dakikalık oturma eylemi yaparak, eylemlerine son verdi.