19 ARALIK CEZAEVLERİNDE İNSAN HAKLARI İÇİN DAYANIŞMA VE MÜCADELE GÜNÜ

19.12.2012

 İHD Genel Merkezi, 19 Aralık katliamının üzerinden 12 yıl geçtiğini hatırlatarak, "19 Aralık cezaevleri operasyonu, insan haklarının, zor araçları kullanılarak ihlal edildiği bir tarihtir" değerlendirmesini yaptı. 

 
İHD Genel Merkezi, 19 Aralık katliamına ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, katliamın üzerinden 12 yıl geçtiği hatırlatılarak, "On iki yıl önce bugün özgürlüklerden yoksun bırakılmış; yaşamları devletin koruması ve güvencesi altında olan 30 mahpus Türkiye'deki 20 cezaevinde düzenlenen operasyon sonucu öldürüldü. Yüzlercesi yaralandı. Ölen mahpuslar için hazırlanan otopsi raporlarında operasyon sırasında yanıcı kimyasal maddelerin kullanıldığı, pek çoğunda darp izlerinin bulunduğu tespit edildi" denildi. "19 Aralık cezaevleri operasyonu, insan haklarının, zor araçları kullanılarak ihlal edildiği bir tarihtir" tespitinin yapıldığı açıklamada, İHD'nin 11. Genel Kurulu'nda 19 Aralık tarihini "Cezaevlerinde İnsan Hakları İçin Mücadele ve Dayanışma Günü" ilan ettiği hatırlatıldı. 
 
'Cezaevlerinde hak ve özgürlükler engelleniyor'
 
19 Aralık katliamının ardından cezaevlerinde ikinci bir cezalandırma olarak tecrit ve izolasyonun uygulamaya konulduğuna işaret edilen açıklamada, "Tecrit ve izolasyon, olağanlaştırılmış bir cezalandırma sistemidir ve mahpusların diğer tutuklu ve hükümlülerle bir araya gelmelerine, çeşitli aktivitelerde bulunmalarına engel olmaktadır. Oysaki cezaevinde de olsa, tüm insanların, yaşam, sağlık, eğitim, beslenme, spor, kültürel ve sosyal faaliyette bulunma hakları vardır ve bu hakları ihlal edilemez. Çünkü insan sosyal bir varlıktır. Türkiye cezaevlerinde hakların ve özgürlüklerin engellenmesi söz konusudur. Tutuklu ve hükümlülerin bulunduğu tüm cezaevlerinde uygulamalardaki farklılıklar cezaevi müdürleri, cezaevi savcıları bilgisinde keyfi ve hukuka aykırı muameleler ile devam etmektedir" denildi. Açıklamada, "Türkiye de halen cezaevlerinde intihar, hastalık, kaza vb. gibi değişik nedenlerden dolayı yaşamını yitiren mahpuslar vardır. İşkence ve kötü muamele devam etmektedir. Başka cezaevlerine sevk edilenlerin sevk edildikleri yerlerde 'Buraya hoş geldin' adı altındaki şiddete maruz kaldıklarını, özellikle kadın ve çocukların çıplak arama adı altında tacize uğradıklarını biliyoruz" ifadesi kullanıldı. 
 
'İmralı Cezaevi derhal kapatılmalıdır'
 
Açıklamada ayrıca cezaevlerine ilişkin şu talepler sıralandı: "Adli veya siyasi ayrımı yapmadan bütün tutuklu ve hükümlüler için insan onuruna saygı gösterilmelidir. Hiçbir tutuklu ve hükümlü tecrit ve izolasyon koşullarında tutulmamalıdır. 45/1 no'lu genelge hiçbir gerekçe sunulmadan uygulanmalıdır. Mahkumların haftalık telefon görüşmelerindeki dil yasakları derhal kaldırılmalıdır. Tutuklu ve hükümlülerin haklarını ihlal eden, onlara işkence yapan, yaralayan ve öldüren kamu görevlileri hakkında davalar açılmalı, açılmış davalar bir an önce sonuca bağlanarak failler cezalandırılmalıdır. Temel insan haklarına aykırı birçok madde içerdiğinden, Ceza İnfaz Yasası insan onurunu zedelemeyecek şekilde yeniden düzenlenmelidir. Cezaevleri sivil izlemeye açık olmalıdır. Cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülerin, savunma, şiddete maruz kalmama, sağlık, eğitim, beslenme, aileleri ve avukatlarıyla ve genel olarak dış dünya ile iletişim haklarına saygı gösterilmeli ve BM Minimum Cezaevleri Standartlarında belirlenen ilkeler kabul edilmelidir. Daha özgün sorunlar da yaşandığından, Kadın ve Çocuk Cezaevleri, insan onurunun zedelenmediği, temel hakların koruma altına alındığı bir bakış açısıyla yeniden düzenlenmelidir. Tüm ağır hasta mahpuslar tedavilerinin yapılması için salıverilmelidir. İmralı F Tipi Cezaevi derhal kapatılmalıdır."