'Şahin Öner, trafik kazası ve göğüs ezilmesine bağlı iç kanama geçirmiştir'

13.02.2013
DİYARBAKIR- Diyarbakır'da polisin zırhlı araçla çarpması sonucu yaşamını yitiren 19 yaşındaki Şahin Öner'e ait adli tıp raporu, İHD avukatları aracılığıyla Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvuruda bulunan ailesine teslim edildi. 
 
10 Şubat’ta Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesinde bulunan Şehitlik semtinde, katıldığı protesto gösterisine yapılan polis müdalesi sırasında yaşamını yitiren 19 yaşında lise öğrencisi Şahin Öner’in ailesi, Öner’e ait adli tıp raporunu teslim almak için Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na İHD avukatları aracılığıyla başvuruda bulundu. Yapılan başvuru üzerine otopsi raporu aileye teslim edildi.
 
Adli tıp raporuna ulaşılması ile birlikte İHD Diyarbakır Şubesi, Öner’in ölüm nedeni ile ilgili yapılan haberler ve yapılan açıklamalara ilişkin şube binasında bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıya İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, İHD MYK Üyesi ve Genel Başkan Yardımcısı Av Serdar Çelebi, Şube Yönetim Kurulu Üyesi Av Muhterem Süren ve Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Dr Kemal Karadaş katıldı. İlk olarak konuşan Şube başkanı Raci Bilici “Rapor elimize ulaşır ulaşmaz, adli tıp dernekleri ve konuda uzman arkadaşlarımıza incelemeleri ricasında bulunduk. Kafası, karın boşluğu, kaburgaları ve ayaklarında ezilmeler var.  Kesinlikle çocuğun elinde bomba ya da herhangi bir patlayıcı maddenin bulunduğuna dair bir belirti söz konusu değil. Yetkililerden şu beklerdik. Ortada bir cinayet var. Ölüm şekli açığa çıkmadan ya da olayın nasıl geliştiğine ilişkin bir bulgu ortada yokken, failler yargılanmadan, adli makamlara çıkarılmadan bilgi verilmemesi gerekirdi. Ya da doğru bir bilgilendirme yapılmalıydı” dedi.
 
‘Cinayetlerin arkasında durmayın ve hesap sorun’
 
Bilici “Bu yaklaşım, bu olayı gerçekleştirenlerin elini güçlendiriyor. Sürekli hesap sorulmadığı için, tam tersine desteklendiği için, üzülerek belirteyim ki güvenlik güçleri kamu yetkilerinden aldığı gücü arkasına alarak çok rahat bir şekilde hareket ediyor. Bizim buradan çağrımız çok net ve açıktır. İç İşleri Bakanlığı’na, Valilere, Kaymakamlara ile ilgili kesimlere çağrıda bulunuyoruz. Lütfen artık bu cinayetlerin arkasında durmayın ve hesap sorun. Yargıya da aynı çağrıyı yapıyoruz. Hesap sorun. Hesap sorulmadığı zaman bu cinayetler devam edecek. Yakın zamanda bir yine bir genç sırtından vurularak öldürüldü. Yakalanabilirdi. Yargılanabilirdi. Ama kendi yöntemleriyel daha pratik bir biçimde sorunu çözmeye giriştiler” dedi.    
 
Bilici’nin ardından konuşan MYK Üyesi ve Genel Başkan Yardımcısı Av Serdar Çelebi ise “ Kısa bir süre önce yine burada toplanmış ve bu coğrafyada insanların çok kolay bir şekilde katledildiğine ilişkin bir beyanda bulunmuştuk. Sebeplerini de, polislerin korunduğuna ilişkin olarak belirtmiştik. Yine benzer bir olay. Bir genç öldü. Otopsi raporu mevcut, nüfusa bildirildi. Kaydı düşürüldü. Öldü. Vali apar topar bir açıklama yaptı. Siz basın mensupları bizi aradınız, sordunuz. Ama size yanıt olmadık, çünkü bilmiyorduk. Ama vali biliyormuş.  ‘Elinde bir bomba, polislere atmak isterken patladı’ demiş. Sonra ajanslarda fotoğraflar çıktı. Elleri sağlamdı, vücudu sağlamdı” dedi. 
 
‘Bir Vali ne iş yapar!’
 
Çelebi “Benim sizlere söylemek isteğim şey şudur, bir kentte bir vali ne iş yapar! Görevi, polisi korumak mıdır? Yoksa vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlamak mıdır? Adli bir vaka ile ilgili, vali niye açıklama yapar? Savcılığa intikal edilmesi, savcılığın araştırması gereken bir durumu ile ilgili, bir vali adli makamları yanıltacak şekilde ya da böyle karar verin diyecek şekilde bir açıklamayı niye yapar? Demokratik hiçbir ülkede valiler polisi koruma güdüsüyle hareket etmezler. Ve savcılara talimat niteliğinde böyle beyanatlarda bulunmazlar” dedi. Savcılığın etkin bir soruşturma yürütmesine engel olunduğuna ilişkin sözlerini sürdüren Çelebi “Bomba mı patlamış? Ezilme mi? Savcı bunu bilmiyor. Çünkü olay yeri incelemelerini emniyet göndermemiş. Bir gün sonra savcılığın olay yeri inceleme tutanakları var dosyada. Kuvvetle muhtemel araçla ezilen bir insanı, polis tutup karakola götürüyor. Savcını tutmuş olduğu tutanak bu. Hastane yerine karakola götürüyor. Tırnaklarını çekiyorlar. Parmak izini alıyorlar. Meğer GBT’si yapılacak, örgütle bir bağlantısı var mı yok mu? Bu işten nasıl sıyrılacaklarının hesabı yapılıyor” dedi. .  
 
‘Gögüs kanamasına bağlı bir ölüm şekli’
 
Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Kemal Karadaş ise, elindeki Adli tıp raporunda ateşli ve kesici hiçbir ize rastlanılmadığı ibaresine dikkat çekerek “İki gün boyunca basından ve kamuoyundan bizi aradılar. Objektif olmak için hiçbir açıklamada bulunmadık. Otopsi raporu elimizde, tek kelime ile şunu söyleyeyim. Trafik kazasına ve gögüs ezilmesine bağlı iç kanama geçirmiştir. Çünkü rapora göre, gögüs boşluğunda iki litre kan mevcuttur. Ayrıca, kafa, kol ve bacağında sürtünmeye bağlı çeşitli izler var. Özetle gögüs kanamasına bağlı bir ölüm şekli gerçekleşmiştir” dedi. 
 
Basın toplantısı, basın mensuplarının soruları ile bir süre devam ettikten sonra sona erdi.