'Koruculuk potansiyel suç olarak karşımızda duruyor'

13.05.2013

DİYARBAKIR -Son dönemlerde korucuların artan hak ihlallerine ilişkin konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, ellerindeki verilere göre koruculuğun halen potansiyel bir suç olarak karşılarında durduğunu ifade etti. Korucuların saldırısına uğradığını belirten Mehmet Tayfur isimli yurttaş da, onlarca korucunun kendisini darp ederek, evlerini tarandığını, silahla yaralandığını ve öldürülmek istendiğini söyledi.

 
İHD Diyarbakır Şubesi, "koruculuk sisteminin" yarattığı ihlallere dikkat çekmek amacıyla şube binasında basın toplantısı düzenledi. Korucu saldırısına maruz kalan ve hukuki yardım talebiyle İHD'ye başvuran bir yurttaşın da katıldığı basın toplantısında konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, korucuların işlediği suçlarla ilgili şunları söyledi: "Bizim tespit ettiğimiz, yerinde incelediğimiz ve suç duyurusunda bulunduğumuz verilere dayanarak konuşuyoruz. Köy korucuları; köy yakmalar-boşaltmalar, taciz ve tecavüz, kaçırma, silahlı saldırı, saldırı sonucu insanların yaşamını yitirmesi, gözaltına alma, intihara sebebiyet verme, kayıp ve infaz olayları, gasp, işkence ve kötü muamele, ormanlık alanları yakma suçlarını işlemişlerdir. Korucular tarafından meydana gelen bu ihlallerle ilgili birçoğunun bu suçlarla ilgili davaları devam etmektedir. Ve halen potansiyel bir tehlike olarak karşımızda duruyor." 
 
'Devletin silahlı unsurları da geri çekilsin'
 
KCK'nin geri çekilme kararı alması ile birlikte devlet güçlerine ait silahlı unsurların da çekilmesi gerektiği çağrısında bulunan Bilici, "PKK nasıl ki sınır dışına çekilme kararı aldı, aynı şekilde 90 binin üzerindeki köy korucusu ve özel hareket timinin de silahlarını bırakıp evlerine çekilmeleri gerektiğini söyledik. Çatışmalı dönemlerin sona erdiği bu günlerde korucular ve diğer güvenlik amacıyla bölgede bulunan unsurlarının da varlık göstermesinin bir anlamını olmadığını belirttik. Savaş sonucunda kuruldular, şimdi ise savaş ve çatışmalar bitiyor. Dolayısıyla normalleşme sürecine geçiş yapabilmek için, biz bunların derhal silahlarını bırakıp işgal etmiş oldukları köyler, arazi ve meraları asıl sahip sahiplerine teslim etmelerini bekliyoruz" dedi. 
 
'40 kişi evimizi taradı'
 
Bugün korucu saldırısı nedeniyle kendilerine yapılan bir başvurunun olduğunu dile getiren Bilici, "Bu da anlatmak istediğimiz duruma vesile oldu aslında" dedi. Kendisine ve ailesine zarar verecek şekilde fiziksel saldırıda bulunulduğunu belirterek, İHD Diyarbakır Şubesi'ne hukuki yardım talebiyle başvuruda bulunan Süleyman Tayfur adlı yurttaş, yaşadıklarını anlattı. Korucubaşı Hamit Kocaağa'nın, koruculuk gücünü kullanarak suç işlemekten çekinmeyen silahlı çete kurduğunu ileri süren Tayfur, korucu Selim Bozkurt tarafından Diyarbakır'ın İplik Mahallesi'nde saldırıya uğradığını kaydetti. Korucu Selim Bozkurt tarafından daha önceleri arazi anlaşmazlığından nedeniyle karşı karşıya geldiklerini ve sürekli tehdit edildiklerini, kızı Fatma Tayfur'un (Bozkurt) 1,5 yıl önce Selim Bozkurt tarafından kaçırılarak zorla evlendirildiğini söyledi. Kızının intihar girişiminde bulunması nedeniyle tekrar kendilerine verildiğini kaydeden Tayfur, "24 Nisan 2013 günü oğlum Mehmet, abisinin evinden gelirken Selim'in evinin önünde bulunan yaklaşık 30 kişi önünü kesip yarım saat boyunca öldüresiye dövdüler. Bunu görünce durdurmak için havaya ateş ettim. Bunun üzerine oğlumun ayağına 3 el ateş ettiler. Ayağından yaralandı. Oğlumu çekip içeri aldık. Bunun üzerine 40 kişi evimizi taradı. Polis gelmesine rağmen, polisin gözü önünde taşlarla, silahlarla evimizi taramaya devam ettiler" dedi. 
 
'Keleşlerle evimize saldırdılar'
 
Basın toplantısında yarım saate yakın uğradığı fiziksel saldırıyı anlatan oğul Mehmet Tayfur ise şunları dile getirdi: "Selim Bozkurt kendini çete başı diye tanıtıyor. Evlerinin önünde yaklaşık 30 tane adam vardı. Bunların 17-18'i bana saldırdı. Beni linç etmeye çalıştılar. Orada kanal suyu vardı. Beni üç defa kanal suyuna koyup çıkardılar. Aklım başımdan gitmişti artık. Yarım saat boyunca dövdüler beni. Sonrada Selim Bozkurt'la birlikte silah sıktılar. Sonra babam çıktı ve beni kurtarıp eve götürdü. Kapıyı kilitledi. Mahallede akraba olan üç aile Bozkurtlar, Tekinler ve Dulkadirler bu defa keleşlerle ve tabancalarla evimize saldırmaya başladılar." Yaşanan olaydan sonra evlerinde kalamadıklarını, daha sonra ise polis nezaretinde evlerini Batman'a taşıdıklarını söyleyen oğul Tayfur, "Bunlar bu gücü korucu olmalarından alıyorlar. Selim Bozkurt kendini AKP ilçe başkanı, istihbaratçı olarak tanıtıyor. Biz 15 senedir bu kişiden zulüm çekiyoruz. Başbakan'a sesleniyoruz. İçişleri Bakanı'na ve BDP milletvekillerine sesleniyoruz. Bu sorunumuza bir çözüm bulsunlar" dedi.
 
Kendilerine yapılan başvuruyu hukuksal açıdan değerlendirmeye aldıklarını kaydeden İHD MYK üyesi ve Diyarbakır Şubesi Hukuk Komisyonu üyesi Avukat Rehşan Bataray Saman, ise, "Şehir merkezinde 30 tane korucu ve aile bireylerinden oluşan kişiler yolunu kesiyorlar, darp ediyorlar. Bacağına 3 tane kurşun sıkıyorlar. Ardından bu kişiler binlerce mermiyle evi tarıyorlar. Kurşun izleri hala duruyor. Bu olayla ilgili kimse gözaltına alınmadı ve tutuklanmadı. Somut bir ölüm tehdidi ortada olmasına rağmen, yaşam güvenceleri olmamasına rağmen savcılık hiçbir tedbir almadığı gibi hiçbir tutuklama da gerçekleşmedi. Ve bu nedenle aile bireyleri can güvenliği nedeniyle her şeyini bırakıp Batman'a yerleşmek zorunda kaldı. Bu olayla ilgili ailenin can güvenliğinin sağlanması ile ilgili hemen bugün, Diyarbakır Savcılığı'na, Batman ve Diyarbakır valiliklerine, Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'na başvuruda bulunacağız" dedi.