Kayıp yakınlarından gerilla mezarlarının tahrip edilmesine sert tepki

07.09.2013

DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" sloganıyla düzenlenen oturma eyleminde, gerilla mezarlarının tahrip edilmesi ve ortaya çıkan toplu mezarlara sert tepki gösterildi. Eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, “Bu halkın çocuklarının mezarlarına dahi tahammül gösterilmiyor. Bu yaptığınız çok tehlikelidir, siz ateşle oynuyorsunuz. Bizlerin mezarlarına, toplu mezarlara, ölülerimize, ölülerimizin kemiklerine saygı duymak zorundasınız. Bu uygulamalarınızdan vazgeçin artık” dedi.

 
İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının her hafta “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” sloganıyla düzenlediği oturma eylemi, 239’uncu haftasında Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde devam etti. Eylemde üzerinde kayıpların fotoğraflarının bulunduğu "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" pankartı açılarak, kayıpların fotoğrafları taşındı. Eyleme çok sayıda kayıp yakınının yanı sıra, İHD üye ve yöneticileri, Barış Anneleri İnisiyatifi, MEYA-DER, KESK’e bağlı sendikaların temsilcileri ve çok sayıda yurttaş katıldı. 
 
Oturma eylemi öncesi bir konuşma yapan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, yıllardır kayıpları aradıklarını ve bu kayıpların kimler tarafından kaybedildiklerini bildiklerini söyledi. Bölgede 30 yılı aşkın bir süredir bir savaşın devam ettiğini ve bu savaşta devletin sürekli olarak uluslar arası hukuku çiğneyerek, kirli yöntemlere başvurduğunu belirten Bilici, “Bu kirli uygulamalardan biri de toplu şekilde öldürülen gerillaların toplu halde toprak altına gömme uygulamasıydı. Normal şartlarda öldürülen bu insanların kimlik tespiti yapılarak ailelerine teslim edilmeleri veya tespit edilememişse de tespitli bir şekilde belediye mezarlıklarına defnedilmeleri gerekiyordu. Ancak bu kirli savaş süresince bu yapılmadı. Bu yapılmadığı gibi, binlerce insan toplu şekilde toplu mezarlara gömüldü” dedi. 
 
‘Bu halkın çocuklarının mezarına dahi tahammül gösterilmiyor’
 
Ancak, tüm bu uygulamalara rağmen gerilla ailelerinin çocuklarının naaşlarının peşini bırakmadığını ve yıllarca toplu mezarlarda çocuklarının kemiklerini aradığını kaydeden Bilici, “Bu aramalar sonucu bulunan bazı cenazeler bulundukları yerlerden çıkarılarak oluşturulan mezarlıklarda defnedildi. Devlet bunun karşısında bu ailelerden özür dilemesi gerekirken, suçlarını itiraf etmesi gerekirken, ailelerin kendi imkanlarıyla oluşturduğu mezarlıklara saldırıyor ve tahrip ediyor. Bu halkın çocuklarının mezarlarına dahi tahammül gösterilmiyor. Bu insanlık dışı uygulama nedeniyle bunu yapanları kınıyoruz ve sorumluların yargılanması için çaba içerisinde olacağımızı belirtiyoruz” diye konuştu. 
 
‘Bu uygulama; hiçbir dinde, hiçbir kültürde, hiçbir toplumda yoktur’
 
“Bizler kayıp yakınları olarak, insan hakları savunucuları olarak yıllardır devletten kayıplarımızın bulunmasını, toplu mezarların açılmasını isterken, bulunan cenazeler de devletin hışmına uğruyor” diyen Bilici, şöyle devam etti: “Güvenlik güçleri gidip bu mezarları tahrip ederek, içerisinden cenaze çıkarıyor. Bu nasıl bir anlayıştır. Bu da gösteriyor ki; bu devletin zihniyeti halen değişmemiştir. Sizler bu zihniyetle yol alamazsınız. Yapmanız gereken; bugüne kadar yaptığınız kirlilikleri, öldürdüğünüz insanları nerelere gömdüğünüzü, kayıpların nerede olduğunu ortaya çıkarmaktır. Bunu yapan görevlilerinizi yargı önüne çıkarmaktır. Sizin göreviniz budur, göreviniz gidip bu halkın çocuklarının mezarlarını tahrip etmek değildir. Bu uygulama; hiçbir dinde, hiçbir kültürde, hiçbir toplumda yoktur. Bu yaklaşım barış sürecine hizmet etmez, barış sürecini bozma girişimidir. Bu süreç bozulursa, bunun altından kalkamazsınız, yine birçok evladımız yaşamını yitirecektir, yine birçok hak ihlali yaşanacaktır. Biz bu ülkede artık ölümlerin yaşanmasını istemiyoruz, biz onurlu ve kalıcı bir barışın inşa edilmesini istiyoruz. Bu onurlu barış da, o mezarlara saygı göstermekle ancak gelişebilir. 30 yıl boyunca bu uygulamaları yaptınız, bunun kimseye faydası dokunmadı, bir çözüm yaratmadı. Artık bu uygulamalarınızdan vazgeçin diyoruz.” 
 
Devlete çağrı: Ateşle oynuyorsunuz!
 
Son olarak Urfa’nın Siverek İlçesi’nde korucuların hakimiyetindeki bir alanda toplu mezarın ortaya çıktığını hatırlatan Bilici, “Bu toplu mezarlarda burada aradığımız kayıplarımızın cesetleri bulunuyor. Bu toplu mezar da iş makineleriyle kazılarak kemikleri yok edilmeye çalışılmıştır. Bu nasıl bir insanlıktır, bu ne vahşettir? Hiçbir yerde göremezsiniz bu uygulamayı. Buradan devlet yetkililerine tekrardan seslenmek istiyoruz; bu yaptığınız uygulamalar çok tehlikelidir. Siz ateşle oynuyorsunuz. Bizlerin mezarlarına, toplu mezarlarına, ölülerimize, ölülerimizin kemiklerine saygı duymak zorundasınız. Bu uygulamalarınızdan vazgeçin artık. Bu kayıpları bulun, bu toplu mezarları açın, insanlık dışı uygulamalardan vazgeçin” dedi. 
 
Bilici’nin ardından oturma eylemine katılarak destek veren SES Diyarbakır Şube Başkanı Hülya Alökmen de, gerilla mezarlarının tahrip edilmesine ve ortaya çıkan toplu mezarlara tepki göstererek, “Artık doğa bile kemikleri bağrında tutmuyor ve coğrafyamızın her noktasında topraktan kemikler fışkırıyor. Doğanın bile tepki gösterdiği bu insanlık dışı uygulamaları artık ortaya çıkarın ve sorumlularından hesap sorun” diye konuştu. 
 
İsa Efe’nin kaybediliş hikayesi anlatıldı
 
Yapılan konuşmaların ardından İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Abdusselam İnceören, 7 Temmuz 1996 tarihinde Mardin’in Derik İlçesi Kocatepe Köyü’nden askerler tarafından gözaltına alınarak kaybedilen İsa Efe’nin kaybediliş hikayesini anlattı. 
İsa Efe’nin olay günü sabah saatlerinde Derik Üçyol Karakoluna bağlı askerler tarafından gözaltına alınıp ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldığını belirten İnceören, Efe’nin hikayesini şöyle anlattı: “Aynı gün öğleden sonra Kocatepe Köyüne askeri araçlarla gelen üniformalı bir gurup asker, Derik İlçe Jandarma Komutanlığı’ndan geldiklerini, vermesi gereken bir ifadesinin olduğunu, daha sonra eve geri gönderileceğini söyler. İsa Efe araca bindirip götürülür. O dönemde Cemal Vural adlı yüzbaşı bölük komutanıdır. Ailesi serbest bırakılır düşüncesiyle hiç itiraz etmez. Ancak serbest bırakılmaz ve bir daha kendisinden haber alınmaz. Yıllar sonra, Derik Cumhuriyet Savcılığına bir ihbarda bulunulur. İhbarda 1993 yılında askerlerce boşaltılan Derik İlçe merkezine 5 kilometre mesafede bulunan Tepebağ köyüne bağlı Çat mezrasının hemen girişinde bulunan bir noktanın mezar görünümünde olduğu belirtilir. İhbar üzerine Derik Cumhuriyet Savcılığı 04 Ağustos 2013 tarihinde kazı çalışması başlatır. Söz konusu yerde bir insana ait kemikler bütün halinde bulunur. Savcılığın kazı çalışması yapıp ceset bulduğu yer ile İsa Efe'nin kayboluşundan sonra ailenin duyum üzerine şüphelendiği noktanın aynı olması nedeni ile çocukları DNA eşleşmesi ve faillerin bulunması için İHD Mardin Şubesi vasıtasıyla 14 Ağustos 2013 tarihinde Derik Savcılığına başvuruda bulunur. Alınan kan örnekleri ile kazıda çıkarılan kemikler Adli Tıp Kurumu’na gönderilir.”
 
Hikayenin ardından kayıp yakınları 17 yıl önce gözaltına alınarak kaybedilen İsa Efe anısına 5 dakikalık oturma eylemi gerçekleştirdi.