URFA- Siverek'te yaklaşık 2 ay önce korucuların denetiminde bulunan inşaat alanındaki kazılar ile gün yüzüne çıkan insan kemiklerine ilişkin henüz bir arpa boyu yol kat edilmezken, inşaat alanının beton ile kapatılmaya çalışıldığı ortaya çıktı. Durumu fark ettikten sonra savcılığa bildiren İHD'liler sayesinde savcılık talimatı ile inşaat çalışmaları ikinci kez durduruldu.
Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde gözaltında kayıpların yaşandığı 1990'lı yılarda korucu Galoj ailesinin denetimindeki Ayvanat Mahallesi'nde bir inşaat kazısında 5 Eylül 2013 tarihinde ortaya çıkan insan kemiklerine ilişkin tüm girişimlere rağmen henüz bir gelişme yaşanmadı. Kardeşi Hüseyin Taşkaya'nın 1992 yılında polis, asker ve korucular tarafından evinden gözaltına alındığını ve bir daha kendisinden haber alamadıklarını söyleyen Aziz Taşkaya, bahsi geçen bölgenin o dönem Siverekliler tarafından "Galojların işkencehanesi" olarak adlandırıldığını söyledi. Adli mercilerin harekete geçmesi durumunda kardeşi dahil bir çok faili meçhul cinayetin aydınlanacağını dile getiren Taşkaya, kemiklerin çıktığı alanda BDP, CHP, İHD, TİHV ve Meclis İnsan Hakları Komisyonu üyelerinin incelemede bulunduğunu, oluşan ortak kanının ise kemiklerin hassas şekilde incelenmesi ve soruşturmanın kayıp yakınlarının dinlenmesi ile derinleştirilmesi olduğunu dile getirdi.
'Toplu mezar beton ile kapatılmak istendi'
Soruşturmayı yürüten Siverek Cumhuriyet Başsavcılığı ile yapılan görüşmelerde her ayrıntının inceleneceğini ve gelecek Adli Tıp Raporu neticesinde soruşturmanın derinleştireceği söylense de, geçtiğimiz günlerde bölgede inceleme yapan İHD heyeti, kazı alanında inşaatın yeniden başladığını ve kemiklerin üzerinin beton ile kapatıldığını tespit etti. Bunun üzerine durumu bildirdikleri Siverek Cumhuriyet Başsavcısının polisi arayarak inşaatın durdurulması talimatını verdiğini belirten İHD Urfa Şube Başkanı Cemal Babaoğlu, savcının bizzat görüşme sırasında polisi yanlarında aradığını ifade etti. Kemiklerin bulunmasının aileleri umutlandırdığını ifade eden İHD Urfa Şube Başkanı Cemal Babaoğlu, gözlerinin Siverek'ten gelecek haberde olduğunu ve toplu mezarın takipçisi olacaklarını belirtti.
'Savcı Siverek'teki o hukuk dışı güçlere söz geçiremiyor'
Siverek'te ortaya çıkan toplu mezarla ilgili bilgi almak için 3 haftada bir bölgeye gittiklerini söyleyen Babaoğlu, "Cumhuriyet Savcılığı'na, Urfa Valiliği'ne ve Başbakanlığa bağlı İnsan Hakları Komisyonu'na müracaat ettik. Ortaya çıkan kemiklerin etkin bir soruşturma çerçevesinde karanlığı aydınlığa çevirmesi için, ne gerekirse yapacağımızı, istenirse gerekli bilgileri, tanıkları sunabileceğimizi belirttik. Ailelerin DNA testi talebini savcılığa bildirdik" diye konuştu. İnşaat çalışmalarının bölgede yeniden başladığına işaret eden Babaoğlu, "Savcı söz vermesine rağmen inşaat çalışmaları yapıldı. Tekrar görüştük ve çalışmalar durdu. Siverek Savcılığı ya bizi oyalıyor ya da Siverek'teki o hukuk dışı güçlere söz geçiremiyor" dedi.
'Başbakanlığa bağlı olan kurumlara güvenmiyoruz'
Başbakanlığa bağlı İnsan Hakları Komisyonu'ndan oluşan bir heyetin Siverek'e gelip, toplu mezarda inceleme yaptığı bilgisini veren Babaoğlu, "Ayvanat Mahallesi'nde çıkan toplu mezarı bizzat gözlemlediler. Savcıyla görüştükten sonra bizimle ve kayıp aileleriyle görüştüler. Bizim daha önce savcılara verdiğimiz bilgi, belge ve tanıkları aynı şekilde onlara da sunduk. Umutlu olmak istiyoruz. Ucu nereye dayanırsa dayansın Siverek'teki çıkan toplu mezarın aydınlanması gerekiyor. O kemiklerin yakınları en azından bir mezarı olsun istiyor. Biz bunları heyetle paylaştık ama umarım heyet bizi yanıltmaz. Biz Başbakanlığa bağlı olan kurumlara güvenmiyoruz. Onlara düşen raporları sansürlemeden yayınlamasıdır. Bizim isteklerimiz bu yöndedir ve umarım raporlar bu şekilde çıkar" dedi.
'AKP faili meçhullerin üstünü örtmeye çalışıyor'
Dönemin vali, savcı ve emniyet müdürü ile korucular hakkında soruşturma başlatması gerektiğini söyleyen Babaoğlu, "Zira o dönem çocukları kaybolan aileler soluğu Vali'nin yanında alıyordu. Dilekçeleri Cumhuriyet Başsavcılığı'na veriyorlardı. Ancak sonradan öğrendik ki dilekçeleri almış gibi yapıyorlarmış ve hiçbir resmi işlem yapmıyorlarmış. Biz bunları tespit ettik ve 2010 yılında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Karacan'a dilekçeleri verdik. Tanık, kayıp listesi verdik. Failler açık ve netken herhangi bir soruşturma açılmadı. Soruşturma açılmamasında AKP iktidarının büyük bir rolü vardır. AKP bu faili meçhulleri ortaya çıkarmak yerine üstlerini örtmeye çalışıyor" diye kaydetti.