Yüksekova'da ilk kayıp eylemi gerçekleşti

30.11.2013

HAKKARİ- Yüksekova ilçesinde “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganı ile ilk kez oturma eylemi düzenledi. Her hafta devam etmesi beklenen ilk oturma eyleminde, 1995 yılında JİTEM tarafından kaçırılarak kaybedilen Hacı Kadir Keremoğlu'nun akıbeti sorulurken, askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra katledilen Abdullah Canan'ın faillerinin yargılanması da talep edildi. 

 
İstanbul, İzmir, Diyarbakır, Batman, Mardin, Nusaybin, Urfa, Cizre kentlerinde her hafta düzenlenen “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” oturma eylemleri sürerken, bu gün ilk kez düzenledikleri oturma eylemiyle Hakkari’nin Yüksekova ilçesindeki kayıp yakınları da, kaybedilen yakınlarının akıbetini sordu. Yüksekova İlçesinde bulunan Sanat Sokağında  gerçekleşen eyleme, İHD Diyarbakır ve Hakkari şubeleri ile kayıp yakınları katıldı. Kayıp yakınlarının eylem sırasında, kaybedilen yakınlarının resimlerini taşıdığı görüldü.  
"Biz bugün Yüksekova'da Cumartesi Anneleri ve kayıp ailelerini biraraya getirerek 90'lı yıllarda yaşanan 'faili meçhul'  ve kayıpları dile getirdik. İlgili kurumları harekete geçirmek için bir eylemlilik başlattık. Biliyorsunuz
 
Eylem öncesi bir konuşma yapan İHD Diyarbakır Şube Yöneticisi Necibe Güneş Perinçek, 90'lı yıllarda Kürt coğrafyasında on binlerce insanın katledildiğini ve kaybedildiği ifade ederek, bu konu ile ilgili kurumları harekete geçirmek için kayıp yakınları olarak eylem yapma kararı aldıklarını söyledi. Perinçek konuşmasına şöyle devam etti. “Cumartesi Anneleri 90'lı yıllarda İstanbul Galatasaray Lisesi önünde her Cumartesi günü biraraya gelerek çocuklarının ve yakınlarının akıbetini sormaya başladı. İstanbul, Diyarbakır, Batman, Urfa ve Cizre'de duyarlı aileler, Mardin'de, Silopi'de birçok eylemlilikler devam ediyor. Biliyoruz ki Yüksekova'da da belki bin’in üzerinde faili meçhul cinayet var. Bu cinayetler aydınlatılmayı bekliyor, bu eylemliliğin amacı Yüksekova'daki 'faili meçhul' cinayetlere dikkat çekmektir" dedi.
 
Perinçek’in ardından konuşan İHD Yüksekova Temsilcisi Bedirhan Alkan ise, 30 yıldır devam savaşın birçok cana kıydığını ifade ederek, "Faili meçhul cinayetler karşısında bizim bir çaremiz var, cinayetleri gözler önüne sermek. Burada bir araya geldik. Ve biz vicdan sahibi insanların gelip bu hikâyelere şahit olmasını istiyoruz" dedi.
 
Kirli organizasyonu deşifre ettiler diye hedef oldular
 
Yapılan konuşmaların ardından, 1995 yılında Van'da kaçırıldıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Hacı Kadir Keremoğlu'nun akıbeti soruldu. Keremoğlu'nun kaybediliş hikayesi torunu İlhami Keremoğlu tarafından anlattı. Dedesinin Van Tur otobüs seyahat şirketinin sahibi olduğunu belirten Keremoğlu, dönemin Başbakanı Tansu Çiller tarafından "Elimizde PKK'ye yardım eden Kürt iş adamlarının listesi vardır" açıklamasının ardından işadamlarının hedef alındığını hatırlattı. Keremoğlu, "Bu listede faili meçhul diye tanımlanan cinayetlerde ismi geçen kişiler ailelere, 'Ailenizin de ismi bu listede var' deyip, aileleri haraca bağladı. Biz de bu listede yer almış olacağız ki itirafçı Alaattin Kanat, Yeşil adına bizden 100 bin dolar istedi. Aile olarak bu çeteyi deşifre etmek için istenen parayı denkleştirip Silivri'de bize verilen adrese gittik. Ancak verilen adrese gitmeden önce İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nü haberdar ettik. İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevlileri Alaattin Kanat, Mehmet Yazıcıoğlu ve Nizamettin Kutlu'yu haraç alırken suçüstü yakaladı. Haraç organizasyonun diğer unsurları, 'Arkadaşlarımızı teşhir ettiniz, bunun hesabını sizden soracağız, siz bittiniz, kökünüzü kazacağız' diye tehditlerini sürdürdüler. Biz üç kardeş mümkün olduğu kadar tedbirimizi aldık. Dedemize yönelebileceklerine inanmamıştık. 
 
‘Jitem elemanı dedemi Yeşil ve Alaattin Kanat’a teslim etti’
 
Dedemi 14 Nisan günü Cuma namazını kılmak üzere bize ait iş merkezinin altındaki camiye bıraktıktan sonra Van Tur firmamıza gittim. Namaz saatinin bitiminden sonra camiye dedemi almaya gittim. Ancak ev ve işyerinde de olmadığını öğrendim. Firmadaki çalışanlarımızdan biri, dedemin Şehmus Durak ile birlikte çıktığını, yarım saat sonra döneceğini söyledi. Biz Şehmus Durak'ın ailesine ulaştık. Şehmus'un JİTEM'e çalıştığını, dedemi itirafçı Yeşil ve Alaattin Kanat'a teslim ettiğini, bu ekibin dedemi önce Van JİTEM merkezine, daha sonra da Van Jandarma Alay Komutanlığı'na götürüldüğünü öğrendik. Ancak bir türlü Şehmus'a ulaşamadık. MİT'in haber kaynağı, dedemin infaz edildiğini, cesedini verme karşılığında bizden haraç istemeyi sürdürdü. Biz aile olarak resmi kurumlar düzeyinde girişimlerde bulunduk, ancak bugüne kadar dedemin kemiklerine dahi ulaşamadık" diye konuştu. 
 
Askerlerden şikayetçi oldu katledildi!
 
Keremoğlu’nun ardından, 1995 yılında askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra katledilen Abdullah Canan'ın oğlu Tayyüp Canan da babasının katlediliş hikayesini anlattı. 27 Ekim 1995 tarihinde köyleri Karlı'nın (Befircan), Yüksekova Dağ Komando Taburu tarafından yakılmasının ardından babası Abdullah Canan'ın "Yüksekova Çetesi Lideri" olarak bilinen Yüksekova Dağ Komando Tabur Komutanı Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul, Yüzbaşı Nihat Yiğiter ve Üsteğmen Bülent Yetüt'ün hakkında şikayetçi olduğu için tehditler almaya başladığını söyledi. Babasının şikayetinden vazgeçmemesi üzerine Yüksekova Dağ Komando Taburu'na çağırıldığını anlatan Canan, burada babasının tehdit edildiğini ve bu olayın ardından babasının Hakkari'ye giderken Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul, Yüzbaşı Nihat Yiğiter ve Üsteğmen Bülent Yetüt tarafından gözaltına alınarak, işkenceden geçirildiğini ve bir hafta sonra cenazesinin Bebleşin Jandarma Karakolu ve Güzeldere Jandarma Karakolu arasında bulunduğunu anlattı.
 
Hikayelerin okunması sırasında duygulu anlar yaşandı, ardından 5 dakikalık oturma eylemi ile etkinlik sona erdi.