DİYARBAKIR – İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının her hafta düzenlediği oturma eyleminde bu hafta, 1996 yılında askerler tarafından gözaltına alınarak kaybedilen 15 yaşındaki Orhan Yakar’ın kaybediliş hikayesi anlatıldı. Öte yandan oturma eylemine katılan Barış Anneleri İnisiyatifi, BDP’li seçilmişlerin tahliye edilmemesine tepki göstermek amacıyla 24 Aralık’ta açlık grevine başlayacaklarını açıkladı.
İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlediği oturma eylemi 254’üncü haftasında Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde devam etti. Oturma eylemine İHD üye ve yöneticilerinin yanı sıra, MEYA-DER, Dicle Üniversitesi Öğrenci Derneği üyeleri, işçi sendikaları temsilcileri, KESK’e bağlı sendikaların temsilcileri ve kayıp yakınları katıldı. Bu haftaki oturma eylemine Barış Anneleri İnisiyatifi üyeleri katılarak kayıp yakınlarına destek verdi.
Üzerinde “Onlar Bir Gece Ansızın Evlerinden Alındılar ve Bir Daha Geri Dönmediler” yazılı pankartın açıldığı ve kaybedilenlerin fotoğraflarının taşındığı eylemde Kürtçe bir konuşma yapan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, 254 haftadır kayıpların bulunması, faillerinin yargılanması için mücadele ettiklerini belirterek, ancak tüm çabalarına rağmen halen istenilen bir sonuç elde edemediklerini söyledi. Her bir kayıp hikayesi anlattıklarında, bu kayıpların sorumlularının devlet yetkilileri olduğunu ısrarla söylediklerini kaydeden Bilici, “Son olarak Şırnak’ta 1991-93 yılları arasında valilik yapan Mustafa Malay, bir gazeteye verdiği demeçte bizleri doğrulamaktadır. Vali Malay açıklamasında, Şırnak bölgesindeki sivil katliamların merkezi hükümetin bilgisi dahilinde bölgedeki askeri güçler tarafından yapıldığını itiraf etmiş. O dönemin Şırnak bölge komutanı Mete Sayar, valiye açıkça ‘kadın da olsa, çocuk da olsa kimseyi affetmeyeceğiz’ diyor. Vali diyor ki; çocuklar gözlerimin önünde öldürüldü. Bakın işte, yıllarca söylediklerimizi devletin eski bir valisi çıkıp itiraf ediyor” dedi.
‘Katiller yargılanmak yerine önemli görevlere getiriliyor’
Bu katliamları yapanların kimler olduğunun açık olduğunu ve bu katliamların bugüne kadar geldiğini kaydeden Bilici, “Son olarak Yüksekova’da 3 insanımız katledildi ve bunların katilleri yargılanmıyor. Eğer istenmiş olsaydı kısa bir sürede bu katiller ortaya çıkarılıp yargılanabilirdi. Nasıl ki, 24 saat içerisinde çok sayıda emniyet mensubu görevden alınabiliyorsa, bu olayları işleyenler de 24 saat içerisinde ortaya çıkarılabilirdi. Oysa ki, Kürtleri katledenler bırakın yargılanmayı, vali yapılıyor, milletvekili yapılıyor, belediye başkanı yapılıyor. Devletin önemli organlarının başına getiriliyor” diye konuştu.
Barış Anneleri açlık grevine başlıyor
Bilici’nin ardından konuşan Diyarbakır Barış Anneleri İnisiyatifi üyesi Nevriye Kaçar, Barış Anneleri olarak yıllardır barış ve özgürlük istediklerini belirterek, ancak AKP hükümetinin ısrarla seslerini duymadığını dile getirdi. Binlerce insanın kaybedildiğini, faili meçhul şekilde katledildiğini belirten Kaçar, buna rağmen barış ve özgürlük istediklerini söyledi. Kaçar, kayıpları bulunana ve katledilenlerin sorumluları ortaya çıkarılana kadar mücadeleden vazgeçmeyeceklerini ifade etti.Kürt siyasetçilerin ve toplumun çeşitli kesimlerinin ‘KCK’ adı altında tutuklanarak cezaevlerine konulduğunu belirten Kaçar, cezaevindeki BDP’li milletvekillerinin serbest bırakılmamasına tepki gösterdi. Kaçar, tepkilerini ortaya koymak için Barış Anneleri İnisiyatifi olarak 24 Aralık’ta açlık grevine başlayacaklarını açıkladı.
Kaçar’ın ardından oturma eylemine katılarak kayıp yakınlarına destek veren İHD İnsan Hakları Akademisi Başkanı Hüsnü Öndül, insanın değerli bir varlık olduğunu belirterek, “Burada bulunan insanlar ellerindeki fotoğraflarla bir can taşıyorlar. Her devlet vatandaşının yaşam hakkını korumak zorundadır. Burada fotoğraflarını gördüğünüz, sayıları binleri bulan insanlar yaşam hakları ihlal edilen insanlardır. Bu insanların yaşam haklarını ihlal eden güvenlik görevlileri hakkında soruşturmalar açılması ve suçlu bulunanların cezalandırılması gerekir. Cezalandırılmıyorlarsa bir cezasızlık politikasının uygulandığı anlaşılır” dedi. Öndül, BDP’li seçilmişlerin tahliye edilmemesine de tepki göstererek, parlamenterlerin ve uzun tutuklu kalan diğer siyasi tutukluların tahliye edilmemesinin eşitlik ilkesine aykırı olduğunu dile getirdi.
15 yaşındaki Orhan Yakar’ın kaybediliş hikayesi anlatıldı
Yapılan konuşmaların ardından İHD Kayıplar ve Faili Meçhul Cinayetler Komisyonu Üyesi Necibe Güneş Perinçek, 1996 yılında askerler tarafından gözaltına alınarak kaybedilen Orhan Yakar’ın kaybediliş hikayesini anlattı.Perinçek, anlatım ve beyanlara göre; 1981 Doğubayazıt doğumlu Orhan Yakar’ın ekonomik sıkıntılar nedeniyle daha 15 yaşındayken 1996 yılında İstanbul’a gittiğini belirterek, şöyle devam etti: “Orhan İstanbul’da iş bulup çalışır. Ailesini sık sık telefonla arar. Son telefonun üzerinden iki ay geçer. Aile Orhan’dan haber alamaz. Babası Mehmet Yakar İstanbul’a gider. İHD İstanbul Şubesi’ne başvurur. Savcılık ve Emniyet Müdürlüğüne yazılı başvuruda bulunulur. Ayrıca gazeteye ilan verilir. Baba, resmi sonuçları beklemek üzere köyüne döner. Birkaç gün sonra Doğubayazıt İlçe Jandarma Komutanlığı’na çağrılır. Askerler ‘Bingöl Jandarma Alay Komutanlığı haber verdi, oğlun orada git al’ der. Baba, Bingöl’e gider. Alay Komutanlığı yetkilileri; ‘Oğlun dağa çıkmıştı, 16 Kasım günü teslim oldu. 17 Kasım günü operasyonda arazide bize yer gösterirken, daha önceden PKK militanları tarafından araziye döşenen mayına bastı parçalandı, öldü’ der. Babaya yakalanma tutanağı gösterilir. Ancak tutanakta Orhan’ın imzası yoktur. Baba parçalanmış olsa da çocuğunun cenazesini ister. Yetkililer; ‘Ceset paramparça oldu, o bölgede güvenlik sorunu var. Ceset orada kaldı’ diyerek geçiştirmeye çalışır. Aile olayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşır. AİHM 26 Kasım 2002 tarihli kararla Türkiye’yi mahkûm eder. Ancak tüm arama ve çabalara rağmen Orhan Yakar’ın cesedine ulaşılamaz ve kendisinden bir daha haber alınamaz.”
Kayıp yakınları daha sonra askerler tarafından gözaltına alınarak kaybedilen Orhan Yakar ve tüm kaybedilenler için 5 dakika oturma eylemi gerçekleştirdi.