Kayıp yakınları 258’inci haftada Hrant Dink’i andı

18.01.2014

DİYARBAKIR – İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının her hafta düzenlediği oturma eylemi 258’inci haftası Hrant Dink’e adandı. Oturma eyleminde Hrant Dink’in katillerinin nasıl gizlenmek istendiğine dikkat çekilerek, tüm gizleme çabalarına rağmen Hrant Dink’in katillerinin bilindiği vurgulandı.

 
İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlediği oturma eylemi 258’inci haftasında Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde devam etti. Oturma eylemine İHD üye ve yöneticilerinin yanı sıra, İHD Bölge Temsilcisi Şevket Akdemir, Barış Anneleri Meclisi, MEYA-DER, Diyarbakır Tabip Odası, DİSK’e bağlı işçi sendikaları temsilcileri, KESK’e bağlı sendikaların temsilcileri ve çok sayıda kayıp yakını katıldı.
 
Üzerinde “Onlar Bir Gece Ansızın Evlerinden Alındılar ve Bir Daha Geri Dönmediler” yazılı pankartın açıldığı ve kaybedilenlerin fotoğraflarının taşındığı eylem, 19 Ocak 2007 tarihinde çalıştığı Agos Gazetesi önünde vurularak katledilen Ermeni Gazeteci-Yazar Hrant Dink anısına yapıldı. Oturma eyleminde ilk olarak konuşan İHD Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölge Temsilcisi Şevket Akdemir, 258 haftadır bu alanlara çıktıklarını belirterek, ancak yetkililerin seslerini duymak istemediğini söyledi. Konuşmasına Hrant Dink’i anarak devam eden Akdemir, “Hrant Dink’in silahı yoktu, onun sadece kalemi vardı. O sadece Ermeni kökenli olduğu ve Ermeni meselesine ilişkin yazılar yazdığı için katledildi. Aradan bunca zaman geçti ama halen katillerinin bulunması için gerçek bir soruşturma yürütülmedi” dedi.
 
İHD olarak 90’lı yıllarda işlenen cinayetler ve kaybedilme olaylarının açığa çıkması için mücadele ettiklerini ancak o dönemden kalma birçok olayın zaman aşımı tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söyledi. AKP hükümetinin istemesi halinde Kürdistan’da işlenen suçların faillerinin kısa sürede ortaya çıkarabileceğini ifade eden Akdemir, 17 Aralık operasyonu sonrası Türkiye genelinde 3 bine yakın kamu görevlisinin yerlerinin değiştirilmesi veya görevden alınmasının bunun kanıtı olduğunu dile getirdi. 
Konuşmasında cezaevlerinde bulunan hasta mahpuslara da değinen Akdemir, cezaevindeki ağır hastaların durumunun her geçen gün daha da kötüleştiğini kaydetti.
 
Diyarbakır 8 Ağır Ceza Mahkemesi’nde iki gün önce görülen Lice katliamı davasına dikkat çeken Akdemir, bu davanın Diyarbakır’dan alınarak başka yere götürülme tehlikesi olduğunu belirterek, bunun yapılması halinde adil bir yargılamanın gerçekleşemeyeceğini sözlerine ekledi. 
 
‘Öcalan’a uygun koşullar sağlanmalıdır’
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın İmralı’da ağırlaştırılmış tecrit altında tutulmaya devam edildiğini vurgulayan Akdemir, “Bu ülkede barışın gelişmesi için sayın Öcalan büyük çaba sarf etmektedir. Daha önce sayın Öcalan dediğimiz için cezalara maruz kalırdık ancak, bu ülkenin Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, sayın Öcalan’ın Kürtlerin lideri olduğunu kabul etmek zorunda olduklarını açıkladı. Biz eskiden beri bunun öyle olduğunu söylüyorduk zaten. Fakat Öcalan bu önemli pozisyonuna rağmen tecrit altında tutulmaya devam ediyor. Sayın Öcalan’ın barış müzakerelerini sürdürebileceği uygun koşulların sağlanması gerekmektedir” dedi. 
 
Akdemir’in ardından İHD Şube Yöneticisi Av. Muhterem Süren, Hrant Dink’in katledilişinin yıldönümü vesilesiyle Dink’i anmak amacıyla hazırladıkları açıklamayı okudu. Dink’in vurulmasının üzerinden 7 yıl geçtiğini hatırlatan Süren, “Yedi yıldır içimizdeki acılar hiç dinmedi. Artık ülkemiz için bir utanç haline gelen bu cinayet hala aydınlatılmadı. Geçen yedi yıl içerisinde sevgili Hrant’ın uğrunda mücadele ettiği değerlerle ilgili olarak olumlu anlamda çok şey değişti demek isterdik. Ancak, maalesef bu ülkede hala barışı savunanlar, insanlık değerlerine sahip çıkanlar vurulmaya devam etmektedir” dedi. 
 
‘Katilleri biliyoruz’
 
Aradan geçen zaman içerisinde Hrant’ı vuranlara, halkların kardeşliğini bozmaya çalışanlara dokunulmadığını belirten Süren, “Neredeyse devletin tüm birimleri elbirliğiyle Hrant’ı vuranları korumuştur. Jandarması’ndan tutalım, polisine, MİT’çisine hatta hükümet yetkililerine kadar herkes cinayeti örtbas etmek için ellerinden geleni yapmıştır. Bu nedenledir ki, Hrant’ı katledenler ve arkasındaki derin güçler ortaya çıkarılamadı, arkasında ‘örgüt yok’ dendi. Oysa ki, bizler bu cinayeti işleyenlerin ‘örgütlü bir güç’ olduğunu çok iyi biliyorduk. Bugün devlet ve devlet içerisinde yuvalanan çeteci yapılanmaların ortaya çıkmasıyla aslında katillerin kimler olduğunu ve nasıl korunduğunu daha iyi görmekteyiz” diye konuştu. 
 
‘Hepimiz Ermeniyiz, Aleviyiz, Rumuz, Süryaniyiz, Zerdüştüz, Kürdüz…’
 
Bu ülkede tarih boyunca halkların kardeşliğini savunanların hedef gösterildiğini, ötekileştirildiğini, onlara yaşam imkanı verilmediğini, yaşadıkları topraklardan zorla göç ettirildiğini ve linçlere maruz bırakıldığını savunan Süren, şöyle devam etti: “Bu topraklarda yaşayan farklılıklara yönelik tahammülsüzlük tek millet tek dil ve tek din söylemi ile bir devlet politikası haline getirildi. Kimimize Ermeni dendi soykırımdan geçirildi, kimimize Alevi dendi katliama uğratıldı, kimimiz Rum diye dışlandı, Süryani olduk topraklarımızdan koparıldık, bazılarımıza Zerdüşt denilerek yaşam hakkı tanınmadı, Kürtler zaten bu toprakların “eşkıyasıydı” ölümü hak ediyordu. Fakat biz ısrarla ve tekrardan haykırmak istiyoruz; Evet, hepimiz Ermeniyiz, Aleviyiz, Rumuz, Süryaniyiz, Zerdüştüz, Kürdüz… Evet, biz bu toprakların kadim halklarıyız ve farklılıklarımızla varız.”
 
‘Seni vuranlar bilmeli ki, yalnız değilsin’
 
Kayıp yakınları olarak, Hrant Dink’i katledenlerin ve diğer failli meçhul cinayetlerin faillerinin bulunup yargı önüne çıkarılmasını, cezalandırılmasını istediklerini vurgulayan Süren, açıklamasının sonunda şunlara yer verdi: “Burada 258’inci kez bir araya geliyoruz ve kayıplarımızın, faili meçhul cinayetlere kurban verdiklerimizin, Hrantlarımızın hesabını soruyoruz. Kayıp yakınları çocuklarının katillerinin bulunmasını istiyor, Hrant’ı öldürenlerin açığa çıkarılmasını istiyor. Evet Sevgili Hrant; Senin gibi halkların kardeşliğini, eşitliği, adaleti savunanlar devletin adeta göz yumması ile öldürülmekte. Ancak seni ve senin gibi insan hakları savunucularını, aydınları öldürenler şunu bilmeli ki, yalnız değilsin. Bugün yüzbinler, milyonlar hala senin ‘örgütlü katillerini’ sorgulamaya devam ediyor. Halkların kardeşçe yaşaması gerektiğine inanan, onurlu bir barış isteyen, herkesin eşit olduğu bir Türkiye yaratma gayreti içinde olan dostların olarak seni bir kez daha saygıyla anıyoruz.”
 
Yapılan açıklamanın ardından kayıp yakınları Hrant Dink anısına 5 dakikalık oturma eylemi yaparak, eylemlerine son verdi.