DİYARBAKIR - İHD ve Kayıp yakınları tarafından “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganıyla düzenlenen oturma eylemlerinin 260’ıncısı gerçekleştirildi. Eylemde, 1993 yılında Şırnak’ın Silopi İlçesinde çağrıldığı Ortaköy Karakolu’na giden, ancak kendisinden bir daha haber alınamayan Osman Kayar’ın akıbeti soruldu.
İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının “Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 260’ıncısı, Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. “Onlar bir gece ansızın evlerinden alındılar ve bir daha geri dönmediler” yazılı büyük pankartın açıldığı eyleme, kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını taşıyan kayıp yakınları, İHD Bölge Temsilcisi Şevket Akdemir, İHD MYK Üyesi Emrah Şeyhanlıoğlu, İHD Diyarbakır Şubesi üye ve yöneticileri, Barış Anneleri Meclisi, MEYA-DER ve KESK’e bağlı sendikaların temsilcileri katıldı.
Oturma eylemi öncesi Kürtçe bir konuşma yapan İHD Diyarbakır Şube Raci Bilici, kayıpların akıbeti ile ilgili bilgilerin devlet arşivlerinde kayıtlı olduğunu ancak yine devlet tarafından bilinçli olarak açıklanmadığını, faillerinin korunduğunu ve yargı önüne çıkarılması gerekirken terfi ettirildiğini söyledi. AKP hükümetinin de bu faillerin korunmasına dair oluşan politikayı sürdürdüğüne dikkat çeken Bilici, AKP’nin bu güne dek faillerin açığa çıkartılması için hiçbir çaba içersine girmediğini belirterek, aynı zamanda bu kayıp olaylarının, katliamların ortağı olduğunu ifade etti.
‘Bu mahkemeler ideolojik, ırkçı kararlar alan mahkemelerdi’
Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılmasına ilişkin gündemdeki tartışmaları da değerlendiren Bilici, bölgede Kürt’lere karşı yıllarca özel mahkemelerin kurulduğunu ve yargılamaların yapıldığını söyledi. Bilici, “Kürdistan’da Kürt’lere karşı değişik isimlerle özel mahkemeler kuruldu. Adaleti paylaştırmayan ve Kürt’leri yargılayan bu mahkemeler, idamlarını isteme, cezaevlerine doldurma anlayışı ile kuruldu. Daha önceleri Devlet Güvenlik Mahkemeleri iken, sonrasında Özel Yetkili Mahkemeler oldu. Biz her zaman şunu söyledik. Biz bu mahkemeleri tanımıyoruz. Bu mahkemelerin verecekleri kararları kabul etmiyoruz” dedi. Bu mahkemelerde alınan kararların hukuki, insani adaletli olmadığını kaydeden Bilici, Kürtlere karşı, muhaliflere karşı ideolojik, ırkçı kararlar alan mahkemeler olduğunu söyledi. Bu topraklarda yaşayan insanların insanca ve onurluca bir yaşam için kimliklerine ve kültürlerine sahip çıkmaya çalıştıklarını söyleyen Bilici “Ama katliamlarına uğradılar, bu mahkemelerde cezaevlerine konuldular, idamları istendi” diye konuştu.
‘Bu mahkemelerde ceza yağdırdığınız insanları serbest bırakın ve özür dileyin’
Özel Yetkili Mahkemelere karşı yapılan eleştirilerin Kürtlere yaşanan hukuksuzluğu gidermek, adaletin sağlanması amacıyla yapılmadığının altını çizen Bilici, “ Çünkü onlarda artık mahkemelerde yargılanacaklarını anlamaya başladılar. Baktılar ki Başbakan, İç İşleri Bakanı, AKP hükümeti de yargılanmaya başlanacak, yani korkularından bunu kaldırmak istediler. Bizde istiyoruz kaldırılmasını, ancak biz şunu da istiyoruz. Bu mahkemelerin bu güne kadar verdikleri bütün kararlar ortadan kaldırılmalıdır. Kendilerine bu mahkemelerde ceza yağdırılan cezaevindeki insanlarda bırakılmalıdır. Ve AKP hükümeti onlardan özür dilemelidir.” dedi.
Özel Yetkili mahkemelerin kaldırılması ile ilgili sürecinde, yargılamaların yapıldığı süreç içersinde yaşanan tahribatı da ortadan kaldıracak bir düzenleme olması gerektiğini belirten Bilici, Kürtlerin lideri, siyasetçileri, insan hakları savunucuları serbest bırakmaları gerektiğini kaydetti. Yine bu süreçte Kayıpların bulunması ve faillerinin yargılanması ile ilgili de bir süreç başlatılması gerektiğini söyleyen Bilici “ Eğer gerçekten hukuka inancınız varsa, kim olursa olsun bu failleri yargı önüne çıkarmalısınız. Bu katillerden hesap soracaksınız. Ancak siz dürüst değilsiniz. İnsan haklarına, insanlığa, dine inancınız yok. Sizin sadece kendinize inancınız var. Kendi yaşamınıza inancınız var” dedi.
Devlet yetkililerin çağrıda bulunan Bilici şunları kaydetti: “Biz Türkiye devletine ve AKP hükümetine sesleniyoruz. Artık yeter, artık yeter bu işkence, bu acıları bize çektirdiğiniz. Biz her dakika adaletin, onurlu yaşamın, toplumsal ve kişisel haklarımızın peşindeyiz ve bundan vazgeçmeyeceğiz.” dedi.
Çağrıldığı karakolda kaybettirildi
İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp ve Faili Meçhul Cinayetler Komisyonu Üyesi Necibe Güneş Perinçek tarafından, 1993 yılında Şırnak’ın Silopi İlçesinde çağrıldığı Ortaköy Karakolu’na giden, ancak kendisinden bir daha haber alınamayan Osman Kayar’ın hikayesi anlatıldı. Perinçek şunları kaydetti: “Anlatım ve beyanlara göre, Osman Kayar olay tarihinde Silopi ilçesi Çiftlik köyünde ikamet ediyormuş.1993 yılının Kasım ayı içinde, bir gün köy muhtarı Mehmek Biçek Osman’a, Ortaköy Jandarma Karakol Komutanı Ali Astsubay’ın kendisini karakola çağırdığını söyler. Bunun üzerine Osman, muhtar Mehmet Biçek ve muhtarın akrabası Hacı Özdemir ile birlikte karakola gider. Komutan, Osman’ın kardeşi olan Abdurrahman Kayar’ın da karakola gelmesi gerektiğini söyler. Karakol Komutanının emri üzerine köy Muhtar Mehmet Biçek ve akrabası Hacı Özdemir tekrar köye gidip Abdurrahman Kayar'ı da yanlarına alarak karakola geri gelirler. Ancak, Ali astsubay muhtara ‘Osman'ı saldık, bir arabaya binip Silopi'ye gitti’ der. Ancak Osman’ın serbest bırakılmadığını öğrenirler. Aile, ailenin diğer fertlerine zarar verilir diye hiçbir resmi kuruma başvuru yapmaz. Osman Kayar’ın Akıbeti hala meçhul.”
Anlatılan kayıp hikayesinin ardından, 20 yıldır kayıp olan Osman Kayar’ın akıbetinin ortaya çıkarılması amacıyla 5 dakikalık oturma eylemi yapılarak, etkinlik sona erdirildi.