Kayıp yakınları gözaltında kaybedilen Hacı Ahmet Er’in akıbetini sordu

23.08.2014

DİYARBAKIR –  İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 289’uncusu gerçekleştirildi. Eylemde, Hakkari’nin Çukurca İlçesi Kurudere köyünde operasyona çıkan askerlerce gözaltına alınan ve 19 yıldır kendisinden haber alınamayan Hacı Ahmet Er’in akıbeti soruldu. 

 
İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının “Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 289’uncusu Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Eyleme İHD üye ve yöneticilerinin yanı sıra, MEYA-DER, Diyar TUHAD-DER, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, SES, Belediye-İş Sendikası, kayıp yakınları ile insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, Hakkari’nin Çukurca İlçesi Kurudere köyünde operasyona çıkan askerlerce gözaltına alınan ve 19 yıldır kendisinden haber alınamayan Hacı Ahmet Er’in akıbeti soruldu. 
 
Eylemde bir konuşma yapan İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Abdusselam İnceören, 5 yıldır süren ve 289. haftasına ulaşan kayıp oturma eylemlerinin sonuç alıncaya kadar kararlı bir biçimde sürdürüleceğini ifade etti. İnceören, kayıpların nerde ve faillerinin kim olduğunun devlet tarafından bilindiğini belirterek, devlet yetkililerine “arşivlerini açın” diye seslendi. 
 
Güncel gelişmeler hakkında da değerlendirmelerde bulunan İnceören, IŞİD çetelerinin saldırıları sonucu katliama uğrayan Şengal’li Êzidîlerin yaşadığı trajedinin kabul edilemez olduğunu ifade etti. IŞİD çetelerini ve bu çetelere destek veren tüm devletleri, bölgesel güçlerini kınadıklarını belirten İnceören, Êzidî yurttaşlara destek ve yardımların yapılması çağrısında bulundu.  
 
2013 yılından bu yana PKK Lideri Abdullah Öcalan tarafından başlatılan sürecin karakol ve baraj yapımları ile akamete uğratıldığını belirten İnceören, müzakere ve diyalog sürecinin bir an önce başlatılması gerektiğinin önemine işaret etti. Konuşmasında güvenlik güçlerinin toplumsal gösterilere yönelik müdahale biçimlerini de eleştiren İnceören, müdahalelerde kullanılan orantısız gücün süreçle bağdaşmayan sonuçlar yarattığına dikkat çekti. İnceören “Eğer gerçekten bir barış süreci isteniyorsa, bu tür hassasiyetlerin göz önüne alınması lazım. Farklı kimlikler, kültürler ve inançlara yönelik kucaklayıcı olunmalı. Eğer bu yönde barış sürecinin geliştirilmesi için bir çaba gösterilseydi, Lice’de Medeni’ler, Ramazan’lar, Abdulbaki’ler ve Mehdin’ler ölmezdi. Dileriz ki bundan sonra bu tür toplumsal gösterilerde daha hassas davranılır ve ölümler yaşanmaz” diye konuştu.
 
İnceören’in ardından yakınlarını “faili meçhul” cinayetlerde kaybeden Hayriye Doğan Kürtçe bir konuşma yaptı. Doğan “Kız kardeşinin köy meydanın da hiçbir suçu olmadığı halde katlettiler. Oğlumu gözümün önünde suçsuz günahsız yere öldürdüler. Onların davasını sonuna kadar takip edeceğim. Buradaki bütün anneler adına şunu belirtebilirim ki, bu dava burada mutlaka sonuca ulaşacak. Ben Atatürk’ün öldüğü gün dünyaya geldim. 80 yılım oldu. Benim gördüğüm işkenceyi kimse görmedi. Bilsinler ki ben Kürdistan anasıyım” diyerek yaşadığı duyguları paylaştı.
 
Doğan’ın ardından İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Veysi Kuzu, Hakkari’nin Çukurca İlçesi Kurudere köyünde operasyona çıkan askerlerce gözaltına alınan ve 19 yıldır kendisinden haber alınamayan Hacı Ahmet Er’in hikayesini anlattı. Kuzu şunları kaydetti: “Kayıp Ahmet Er’in ailesinin anlatım ve beyanlarına göre; Hacı Ahmet Er, Kurudere köyünde ikamet ediyormuş. 
 
15 Ağustos 1995 Kurudere köyünde operasyon başlatan askerler ile PKK militanları arasında çatışma çıkar. Operasyonu yöneten askeri komutan, köylülerin köyü bir an önce boşaltmalarını, aksi taktirde askerlere vur emrini vereceğini söyleyerek tehtid eder. Bir süre sonra da köy, asker baskınına uğrar. Hacı Ahmet Er’in oğlu Adnan, ev eşyalarını taşımak için komşu köy Kavşak’a (Blêcan) katır bulmak için gider. Adnan’ın gittiği sırada, iki köy arasında silah sesleri duyulur. 
 
Silah seslerinin gelmesi üzerine ailesi, Adnan için kaygılanmaya başlar. Hacı Ahmet Er ve kardeşi Hacı Mirap Er, Adnan’ın peşinden Kavşak köyüne gider. Operasyona çıkan askerler, Er kardeşleri gözaltına alır ve Işıklı (Serêsêve) Köyü karakoluna götürürler. Olaydan bir kaç gün sonra ağır işkencelere maruz kalan Hacı Mirap Er, köyü terk etmesi şartıyla askerler tarafından serbest bırakılır. Aile Hacı Mihrap Er ile birlikte gözaltına alınan kardeşi Hacı Ahmet Er’in de serbest bırakılacağını düşünürler. Ancak Hacı Ahmet Er’den bir daha haber alınmaz.
 
Birkaç yıl sonra aile Hacı Ahmet Er’in akıbetinin ortaya çıkarılması için davacı olur, ancak bu girişimden her hangi bir sonuç alınamaz. Daha sonra davayı AİHM’e taşıyan ailenin başvurusu, 31 Temmuz 2012 tarihinde Türkiye’nin mahkumiyeti ile sonuçlanır. Hacı Ahmet Er 19 yıldır kayıp ve akıbeti hala meçhul.” 
 
Kuzu’nun kayıp hikâyesini paylaşmasının ardından kayıplar için oturma eylemini yapıldı. Oturma eylemi sırasında Barış Anneleri Meclisi Üyesi Sultan Koyun, yarın (24 Ağustos) saat 12.00’de kayıp yakınları eylemin yapıldığı yerde (Koşu yolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önü) Lice’deki olaylara ilişkin bir basın açıklaması yapacaklarını duyurdu. 
 
Etkinlik 5 dakika yapılan oturma eyleminin ardından sona erdi.