Kayıp yakınlarından Cingöz dosyasına verilen zamanaşımı kararına tepki

25.04.2015

DİYARBAKIR- İHD ve Kayıp yakınların “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 324’üncüsü gerçekleştirildi. Eylemde, yılında Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı çevre köyleri kapsayan askeri operasyon sırasında askerlerce alıkonulduktan sonra, önce işkence edilen ve ardından da yargısızca infaz edilen Ferman Cingöz’ün hikayesi anlatıldı. Geçtiğimiz hafta Cingöz ile ilgili yürütülen soruşturmada zamanaşımı nedeniyle takipsizlik kararı verilmesi ise protesto edilirken, akıbetinin ortaya çıkarılması ve faillerinin cezalandırılması talep edildi. 

 
İHD ve Kayıp yakınların “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 324’üncüsü Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Eyleme İHD Diyarbakır Şubesi yönetici ve üyeleri, Mezopotamyada Yakınlarını Kaybedenler Derneği (MEYA-DER) yöneticileri, Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Dayanışma Derneği (Diyar TUHAD-DER) yöneticileri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, insan hakları aktivistleri ile kayıp yakınları katıldı. Eylemde, yılında Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı çevre köyleri kapsayan askeri operasyon sırasında askerlerce alıkonulduktan sonra, önce işkence edilen ve ardından da yargısızca infaz edilen Ferman Cingöz’ün hikayesi anlatıldı. Geçtiğimiz hafta Cingöz ile ilgili yürütülen soruşturmada zamanaşımı nedeniyle takipsizlik kararı verilmesi ise protesto edilirken, akıbetinin ortaya çıkarılması ve faillerinin cezalandırılması talep edildi.
 
‘Sistematik ve insanlığa karşı işlenmiş suçları, zamanaşımıyla kapatamazsınız’
 
Oturma eyleminden önce bir konuşmada bulunan İHD Diyarbakır Şube Yöneticisi Av Muhterem Süren, Zamanaşımı nedeniyle takipsizlik kararı verilen Ferman Cingöz dosyasının, bu ülkedeki cezasızlık politikasının bir örneğini olduğunu belirtti. Yargı yetkililerine seslenen Süren “ Bu ülkede bir Ferman Cingöz olayı yok. Bunu münferit bir vaka olarak ele alamazsınız. Bu ülkede 17 bin Ferman Cingöz var. Bu ülkede bir devlet politikası olarak, 17 bin Ferman Cingöz katledildi. Sistematik ve insanlığa karşı işlenmiş bu suçları, zamanaşımına uğradığı iddiasıyla kapatamazsınız. Siz bu suçlarla yüzleşmek zorundasınız” diye konuştu. Güvenlik güçlerince katledilen çocuklara da değinen Süren, yargılanmaların yapılmadığını söyleyerek, cezasızlık politikasının varlığını sürdürdüğünü, ancak buna son verilmesi gerektiğini kaydetti. 
 
Konuşmasında, dün 100. yılında anılan Ermeni Soykrımına da değinen Süren, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin soykırımı tanıması ve yüzleşmesi çağrısında bulundu. 
 
Süren’in konuşması ardından İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp ve Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu Üyesi Av Abdullah Zeytun, Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı çevre köyleri kapsayan askeri operasyon sırasında askerlerce alıkonulduktan sonra, önce işkence edilen ve ardından da yargısızca infaz edilen Ferman Cingöz’ün hikayesini paylaştı. Zeytun şunları belirtti:
 
‘Anne komutan kafayı taktı’
 
“Olay ile ilgili Ferman Cingöz’ün annesi Remziye Cingöz’ün şu beyanlarda bulundu. 
 
‘20.03.1994 tarihinde, bölge köylerini kapsayan ve köy korucularının katılımıyla büyük bir askeri operasyon yapılmıştı. Sabahın erken saatleriydi. Oğlum Ferman Cingöz Köy camiine gitmek için evden çıktı. Askerler kendisine seslenip, yanlarına çağırıp, kendilerine çay getirmelerini istiyorlar. Bende çay demleyip, Ferman la gönderdim. Oğlum iki kez askerlere çay götürdü. Her seferinde çay açık bahanesiyle çayı döküp bir daha çay getirmesini söylüyorlar ve oğlumu darp ediyorlardı. Daha sonra oğlum bana “Anne komutan kafayı taktı beni öldürecek, ben kaçacam’ dedi. Oğlum ormanlık alandan kaçıp gitti. Oğlum Ferman daha 15-16 yaşlarındaydı. Kervas köyüne doğru gidiyor. Orada Hacı İbrahim adlı köylüyle konuşmuş ve askerlerden kaçtığını ona da söylemiş. 
 
‘Önce işkence ettiler, sonra öldürdüler’
 
Oradan Harnayat’a bağlı mezraya giderken askerlerce yakalandı.  Giysilerini çıkardıktan sonra, kendisine çok ağır işkenceler yapılmış. Orada bulunan Bebinig Göletine batırıp batırıp işkence edilmiş. Bu işkenceye, Kervas köyünden Hacı İbrahim’in eşi Nafiye’de tanık olmuş. Bu olayı o bize anlattı. Oğlum evden çıkarken boynunda sarı kırmızı yeşil atkı ya da poşi yoktu.  köy korucuları sarı yeşil kırmızı poşiyi oğlumun boynuna dolayıp, arkalarından sürükleyip işkence ile kolunu kırmışlar. Nenyas köyünden askerlerce evinden çıkarılan Edip Tanrıverdi’yle birlikte ikisini de silahla öldürüyorlar. Öldürdükten sonra komutan cesetleri yakmak istiyor. Ancak bazı askerlerin buna karşı çıkması üzerine cesetler yakılmamış. Eşim iki gün boyunca  o bölgede oğlumuzu aradı. 2 gün sonra köy korucularının haber vermesi sonucu oğlumun cesedini bulduk.”
 
Yapılan konuşmaların ardından Ferman Cingöz ve tüm kayıplar anısına 5 dakikalık oturma eylemi gerçekleştirildi.