DİYARBAKIR- İHD ve Kayıp yakınların “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 326’ncısı gerçekleştirildi. Anneler günü sebebiyle kayıp yakını annelere karanfil dağıtılan eylemde, 1994 yılında Diyarbakır’da gözaltına alındıktan sonra katledilen Mehmet Şerif Avşar’ın akıbeti sorulurken, cezaevlerinde bulunan hasta mahpusların derhal serbest bırakılması talep edildi.
İHD ve Kayıp yakınların “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 326’ncısı Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Eyleme İHD Diyarbakır Şubesi yönetici ve üyeleri, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak, Mezopotamyada Yakınlarını Kaybedenler Derneği (MEYA-DER) yöneticileri, Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Dayanışma Derneği (Diyar TUHAD-DER) yöneticileri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, Sağlık Emekçileri Sendikası (SES), insan hakları aktivistleri ve çok sayıda yurttaş katıldı. Anneler günü sebebiyle kayıp yakını annelere karanfil dağıtılan eylemde, 1994 yılında Diyarbakır’da gözaltına alındıktan sonra katledilen Mehmet Şerif Avşar’ın akıbeti sorulurken, cezaevlerinde bulunan hasta mahpusların derhal serbest bırakılması talep edildi.
'Failler devlet tarafından korunup, ödülleniyor’
Eylemde bir konuşmada bulunan İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, kayıp oturma eylemlerinin 326. haftasında bulunduklarını hatırlatarak, faillerin ve siyasi sorumluların kimler olduklarının bilindiğini ve buna rağmen yargılanıp cezalandırılmadığını söyledi. Faillerin aramızda dolaştıklarını belirten Bilici, devlet koruması altında olduklarını ve bu nedenle cezasızlıkla ödüllendirildiklerini dile getirdi.
Cezaevlerindeki hasta mahpusların serbest bırakılmaması ve yaşanan diğer ihlallerin, insan hakları savunucuları açısından vahşet olduğunu belirten Bilici, ayrıca yarın ‘Anneler Günü’nün kutlanacak olmaması sebebiyle, annelerin gününü kutladı.
Gözaltına alındı, Diyarbakır çıkışında cenazesi bulundu
Bilici’nin konuşması, 1994 yılında Diyarbakır’da gözaltına alındıktan sonra kent çıkışında cenazesi bulunan Mehmet Şerif Avşar’ın hikayesi, kardeşi Abdullah Avşar tarafından anlatıldı. Konuşması sırasında duygulandığı ve yer yer konuşmakta güçlük çektiği görülen Avşar “ İş yerinde oturduğu sırada abim götürüldü. Bir itirafçı, 5 korucu ile Gültekin isminde bir uzman çavuş iş yerine geldiler. İçeride bir boğuşma olduğunu gördüm. İçeri koştum. Bu sırada orada ki uzman çavuş bağırarak ‘hepsini öldürün’ dedi. İtirafçı ve korucular silahlarını çekip, bizi duvara yasladılar. Bu sırada abim ‘tamam, kimseye karışmayın, ben geliyorum sizinle’ dedi. Sonrada bir toros’a bindirdiler. Onlar gittikten sonra bizde peşlerine düştük” diye belirtti.
İzini kaybettiği ağabeyini görgü tanıklarının anlatımlarından yola çıkarak bulmaya çalıştığı ifade eden Avşar “Saraykapı’daki Jandarma Alay komutanlığı’nın önüne gittim. Bana ‘gözaltıları biz yapmıyoruz’ dediler. Abimi götürenlerse bahçede duruyorlardı. Ben, ama götürenler burada deyince ‘burada beklemeyin, gidin’ dediler. Biz oradan ayrılmadık. Bir başçavuş gelip, götürenlerin tarif etmemizi, kendileri araştıracaklarını, bizimde burada beklemememizi söyledi. Tabi biz oradan ayrılmadık”
7 Mayıs 1994'te Diyarbakır'a 19 km mesafede boş bir bina cesedi bulunan Mehmet Şerif Avşar'ın kardeşi Abdullah Avşar, faillerin yargı karşısına çıkarılarak cezalandırılmasını talep etti.
‘Ey dünya, ey insanlık Nerdesin!’
Avşar’ın ardından bir konuşmada bulunan Barış Anneleri Meclisi Üyesi Nezahat Teke, kayıplar nedeniyle annelerin yaşadıkları acıya dikkat çekti. Toplumsal bir barış için yüzleşmenin önemine vurgu yapan Teke, “Burada her hafta oturan anneler bir sonra ki hafta, çocuklarından bir haber alabilmenin umudunu taşıyorlar. Artık çocuklarının geri geleceğinde ziyade, sadece onların nasıl katledildiğini, akıbetlerini bilmek istiyorlar. Biz buradan haykırıyoruz artık. Ey dünya, ey insanlık Nerdesin!” diye konuştu.
‘Hasta mahpusları gündeminize alın’
Avşar’ın konuşması ardından, cezaevlerinde bulunan hasta mahpuslar için İHD’nin tüm şubelerince eş zamanlı yapılan ortak basın açıklaması okundu. Açıklamayı okuyan İHD Diyarbakır Şubesi Cezaevi Komisyonu Üyesi Av Muhterem Süren, cezaevlerinde 282’si ağır olmak üzere toplam 721 hasta mahpus bulunduğu belirterek, yaklaşan yerel seçimlerin nedeniyle bu sorunun gör ardı edildiğine dikkat çekti. Hasta mahpusların sürekli gündemde tutulmasını istediklerini belirten Süren “Yaşamak için, hayatının geri kalanını sevdiklerinin yanında geçirebilmek için duvarları aşmaya çalışıyor. Aşılmaya çalışılan, sadece hapishane duvarları değildir. Hasta mahpusların yaşamı önüne set çekilen, dünyanın en acımasız barajlarıdır aşılmak istenen. Hasta mahpuslar temsiliyet ya da sosyal itibar mücadelesi yürütmüyorlar, vekaleten yönetmek için aday değiller, tabutları kırıp, zindanları aşıp en temel hak olan yaşama hakkını asaleten istiyorlar, bunun için mücadele ediyorlar” diye belirtti.
Açıklamanın ardından konuşan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak ise, eylem alanında bulunan annelere seslenerek “ Vicdanları kör olmaktan kurtarmak için, insan vicdanı varsa insandır. Bunu hatırlatmak için her hafta burada oturuyorsunuz. Evlatlarınızı arıyorsunuz, ama aslında aradığımız adalet. Çünkü adalet olsaydı, evlatlarımız kaybolmayacaktı.” Diye belirtti.
'Yaşam hakkını ortadan kaldırmaya yönelik bir eylemdir'
Cezaevlerinde bulunan hasta mahpuslara da değinen Kışanak “Her gün adım adım ölüme yaklaşan, her gün eriyen, her gün tedavi olmadığı için hastalığı daha da derinleşen ve kronik hale gelen insanları cezaevinde tutmak bir insanlık suçudur. Yaşam hakkını ortadan kaldırmaya yönelik bir eylemdir. Yaşam hakkı kutsaldır ve dokunulmazdır” diye konuştu.