DİYARBAKIR- 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası etkinlikleri kapsamında; hasta mahpuslarla dayanışmak amacıyla ve cezaevlerindeki hak ihlallerine dikkat çekmek amacıyla basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamada konuşan İHD Diyarbakır Şubesi Cezaevi Komisyonu Üyesi Av Muhterem Süren “Ceza infaz sistemi iflas etmiştir. Toplum da karşılığı kalmamıştır” dedi.
İHD Diyarbakır Şubesi (İHD), Diyarbakır Barosu, Diyarbakır Tabip Odası (DTO) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) tarafından organize edilen 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası etkinlikleri kapsamında; hasta mahpuslarla dayanışmak amacıyla ve cezaevlerindeki hak ihlallerine dikkat çekmek amacıyla, Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi önünde basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamaya İHD, TİHV, Baro ve Tabip Odası yönetici ve üyeleri ile tutuklu yakınlarının katıldığı eylemde, üzerinde “Savaşa Karşı Barış” ve “Öleceksem Dört Ayaklı Minarenin Altında Öleyim” yazılı pankartlar ve cezaevinde yaşamını yitiren hasta mahpusların isimlerinin yazılı olduğu dövizler taşındı.
‘Adli Tıp Kurumu, hastaları bir bir ölüme gönderiyor’
Açıklamada ilk olarak söz alan Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Dr Cengiz Günay, konuşmasına geçtiğimiz haftalarda katledilerek yaşamını yitiren Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’ye anarak başladı. Cezaevlerinde 300’ü ağır olmak üzere 750 hasta mahpusun bulunduğunu söyleyen Günay, bu verilerin dışında tespit edilememiş ve hastalık tanısı henüz konmamış birçok hasta mahpusun bulunduğu belirtti. Uygun olmayan barınma ve beslenme koşullarında tutulan mahpusların, cezaevlerinde sağlığa erişim sıkıntılarının bulunması sebebiyle infaz koruma memurlarının insafına terk edildiğini ifade eden Günay “Yazın sıcak kışın soğuk olan ve ring araçları ile hastanelere götürülen ve hasta mahpus koğuşlarının olmadığı koşullarda, hastaların tanı ve tedavisi yapılamamaktadır” diye konuştu.
Hastaların tedavi edilmeyerek Adalet Bakanlığı tarafından ölüme terk edildiğini kaydeden Günay, son bir yıl içersinde 28 hasta mahpusun hayatını kaybettiğini söyledi. Günay ayrıca, hasta mahpusların durumuna ilişkin son merci olan Adli Tıp Kurumu’nun, aldığı kararlarla hasta mahpusların bir bir hayatını kaybettiğine sebep olduğunu söyledi.
‘Çocukların yeri hapishaneler değil…”
Günay’ın ardından “Ceza infaz sistemi iflas etmiştir. Toplum da karşılığı kalmamıştır” diyerek konuşmasına başlayan İHD Diyarbakır Şubesi Cezaevi Komisyonu Üyesi Av Muhterem Süren ise “Cezaevlerinde 2165 çocuk tutuklu ve hükümlü bulunmaktadır. Çocukların yeri hapishaneler değil, ailelerinin, öğretmenlerinin ve arkadaşlarının yanıdır” diye konuştu.
Cezaevlerinde tecritin inanılmaz boyutlara vardığını söyleyen Süren, “Tecrit bir insanlık suçudur. 27 Temmuz 2011’den beri ağırlaştırılmış tecrit altında bulunun Sayın Abdullah Öcalan, avukatları ile görüştürülmüyor. Yine 5 Nisan 2015’den beri, HDP heyeti ile görüştürülmüyor. Bu uygulamanın insanlık dışı olduğunu bir kez daha dile getiriyoruz. Bu nedenle İmralı F Tipi zulüm Cezaevinin kapatılmasını talep ediyoruz” diye konuştu.
Süren’in ardından konuşan Hanife Akpolat isimli tutuklu yakını da, cezaevlerindeki hak ihlallerine karşı sürekli mücadele edeceklerini ve çocuklarına sahip çıkacaklarını belirtti.