Bilici: Kentleri yok etseniz de bu sorunu çözemezsiniz! Çözüm masadır

19.12.2015

DİYARBAKIR- İHD ve Kayıp yakınların “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 358’incisi gerçekleştirildi. Eylemde, 1995 yılında Şırnak’ın Silopi ilçesinde gözaltına alındıktan 22 gün sonra araziye gömülü cesetleri bulanan Selahattin Bilen ile köy muhtarı Nazım Mete’nin faillerinin bulunup yargılanması talep edildi. Eylemde konuşan İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, “Biz insan hakları savunuları olarak, bütün uluslararasına insan hakları örgütlerine ve uluslar arası kamuoyuna, sokağa çıkma yasağı ilan edilen kentlerde meydana gelen yaşam hakkı ve insan hakları ihlallerine ilişkin harekete geçmeleri çağrısında bulunuyoruz” diye konuştu. 

 
 
İHD ve Kayıp yakınların “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 358’incisi Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Kayıp fotoğraf1arının taşındığı eyleme İHD Diyarbakır Şubesi yönetici ve üyeleri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, kayıp yakınları ile insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, 1995 yılında Şırnak’ın Silopi ilçesinde gözaltına alındıktan 22 gün sonra araziye gömülü cesetleri bulanan Selahattin Bilen ile köy muhtarı Nazım Mete’nin faillerinin bulunup yargılanması talep edildi.
 
Oturma eyleminden önce bir konuşmada bulunan İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, her hafta bu alandan kayıpların bulunması için gerçekleştirmek istedikleri oturma eyleminin sonuç alıncaya dek süreceğini belirterek, devlet bilgisi dahilinde gerçekleşen kayıp olayları ve cinayetlerin aydınlatılması ve faillerin yargı önüne çıkarılması çağrısında bulundu.  
 
‘Temel hak ve özgürlükler askıya alınmış, insanlar öldürülüyor’
 
Sokağa çıkma yasakları sonucunda oluşan yaşam ve insan hakları ihlalleri nedeniyle, insan hakları savunucuları olarak çok kaygılı olduklarını belirten Bilici “Her gün ölüm haberleri alıyoruz. Gerek kolluk kuvvetleri olsun, gerek PKK gerillaları olsun, gerekse siviller olsun. İnsanlar hayatını kaybediyor. Bakın Kürdistan coğrafyasında 7 ilin 17 ilçesinde sokağa çıkma yasağı uygulandı. Ve şu an birçok kentte süresiz olarak uygulanıyor. Hemen yanı başımızda Sur ilçesinde insanlığa karşı suçlar işleniyor. Tam 18 gündür Sur ilçesi abluka altında. Temel hak ve özgürlükler askıya alınmış, insanlar öldürülüyor. Buna sessiz kalmayan insanlara orantısız bir şekilde müdahale ediliyor. Çok kritik bir noktaya doğru gidiyoruz. İç savaşa sürüklendiğimiz herhalde görmüyor değiller! Biz insan hakları savunuları olarak, bütün uluslararasına insan hakları örgütlerine ve uluslar arası kamuoyuna, sokağa çıkma yasağı ilan edilen kentlerde meydana gelen yaşam hakkı ve insan hakları ihlallerine ilişkin harekete geçmeleri çağrısında bulunuyoruz.” diye konuştu. 
 
‘Siz kentleri de yok etseniz, bu sorunu çözemezsiniz’
 
Sürece inkar ve imha politikaları ile yaklaşılamayacağını söyleyen Bilici, ancak müzakere edilerek sorunun çözülebileceğini söyledi. Siyasal iktidara seslene Bilici “Devletin kudretini diyalog ve müzakere yönünde kullanın. Şiddeti yaygınlaştırmadan, demokratik yol ve yöntemler esas alınarak çaba gösterilmelidir. 90’lı yılların aktörleri Kürdistan coğrafyasını insansızlaştırırsak bu sorunu çözeriz dediler. Ve başladılar. Şiddet içerikli insanlığa karşı hesaplanan politikalar devreye sokuldu. 3500 köy boşaltıldı, milyonlarca insan yerinden göçertildi. Sonuç, hiçbir şey! Demek ki siz kentleri de yok etseniz, bu sorunu çözemezsiniz. Çözüm masadır.” diye belirtti. 
 
15 yıl önce 19 Aralık’ta cezaevlerine yönelik gerçekleşen operasyonlarda katliamların yapıldığı hatırlatan Bilici, “Adını da utanmadan ‘Hayata Dönüş’ koydular. Bir gecede 32 tutuklu ve iki güvenlik görevlisi katledildi. İşte bunların hayata dönüş anlayışı budur. Bu katliamlara zemin hazırlayan bakanları, sorumluları kınıyoruz” dedi. 
 
Bilici’nin konuşması ardından kayıp yakını Hatice Tekdağ, kayıp eşi Ali Tekdağ bulunması ve faillerinin cezalandırılması gerektiğini söyledi. Eşinin yanından götürüldüğünü ve bu güne dek kendisinden haber alınamadığını ifade eden Tekdağ, “Ben hayatta olduğum sürece, onlarının kemikleri arayacağım. Bu davanın peşini asla bırakmayacağız.Yeter, yeter, yeter…” diye konuştu.
 
Gözaltına alındılar, 22 gün sonra cesetleri bulundu
 
Tekdağ’ın ardından İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Avukat Abdullah Zeytun, 1995 yılında Şırnak’ın Silopi ilçesinde gözaltına alındıktan 22 gün sonra araziye gömülü cesetleri bulanan Selahattin Bilen ile köy muhtarı Nazım Mete’nin hikayesini paylaştı. Zeytun şunları belirtti: “Taksicilik yaparak geçimini sağlayan Selahattin Bilen, Silopi'nin Çalışkan Köyü muhtarı Nazım Mete ile birlikte Cizre'ye doğru yola çıktı. BOTAŞ Karakolu arama noktasında araçları durdurulan Bilen ve Mete, gözaltına alınır. Selahattin Bilen'den haber alınamaması üzerine, amcası Hamit Bilen Şırnak Tugay'ına giderek Selahattin Bilen'in akıbetin sordu. Ancak bilgi alamayan Bilen’in Amcası ve babası, Şırnak'ta bilinen bir Korucubaşı olan Mehmedê Egît ve Osman isimli şahıslara giderek, Bilen’in bulunması için kendilerine yardım etmeleri talebinde bulunurlar. Yaklaşık 22 gün sonra Kaymakam Çeşmesi yolunda kayalıklara yuvarlanmış bir araç olduğu haberini alırlar. Araç Selahattin Bilen'e aitti.  Ancak kendisinden ve birlikte araçta bulanan Nazım Mete'den araç içersinde bulunamadı. Kumçatı köyünden ava çıkan köylülerin, aynı bölgede iki ceset bulduklarını bildirdiler. Cesetler Selahattin Bilen ve Nazim Mete'ye aitti. Elleri arkadan bağlanmış ve sırtlarından tek kurşunla vurulmuş bedenleri aracın bulunduğu yere yaklaşık 500 metre uzaklıktaki kayalıklarda gömülü olarak bulundu. Hamit Bilen olayın araştırılması ve faillerin belirlenerek yargılanması talebiyle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına başvurdu. 26 Ocak 2009'da Şırnak Barosundan avukatlara ifadesini tekrarlayan Hamit Bilen, ertesi gün dilekçesini Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı'na iletti. Silopi Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/3151 dosya numarasıyla açtığı soruşturma devam ediyor. 
 
Yapılan konuşmaların ardından Bilen ile Mete ve tüm kayıplar anısına gerçekleştirilen 5 dakikalık oturma eyleminin ardından etkinlik sona erdi.