İHD ve Kayıp yakınların “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 360’ıncısı gerçekleştirildi. Kayıp fotoğraflarının taşındığı eyleme İHD Diyarbakır Şubesi yönetici ve üyeleri, kayıp yakınları, Barış Anneleri Meclisi üyeleri ile insan hakları aktivistleri  katıldı. Eylemde, Urfa’da 1992 yılında, uğradığı silahlı saldırı sonucu katledilen PTT çalışanı Ramazan Şat’ın faillerinin bulunup cezalandırılması talep edildi. 

 

‘Fail devlettir’

 

Oturma eylemi öncesi konuşan İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, kayıpların akıbeti ve failleri ortaya çıkanda dek 360 hafta değil, eylemlerinin 3600 hafta da geçse süreceğini belirterek, eylemlerinin kesintisiz bir biçimde devam edeceğine işaret etti. Faillerin aklandığına vurgu yapan Bilici, failin devlet olduğunu söyledi. 

 

‘Operasyon ve ablukayı derhal sona erdirin’

 

6 ayı aşkın süredir bölge kentlerinde ve ilçelerinde devam eden sokağa çıkma yasaklarının yaşam hakkı ve temel insan haklarının ihlal edildiğini söyledi. Yasaklar süresi içersinde, hükümetin ve yerel birimlerin insancıl hukuka ve evrensel insan hakları kriterlerine aykırı davrandığını söyleyen Bilici, yasak süresi içerisinde yaşamı yitirenlerin ailelerine verilmemesini sert bir şekilde eleştirdi. Yakınlarının cenazelerini alamayan ailelerin dernek binasında açlık grevi başlattıklarını söyleyen Bilici, cenazeleri almak için girişimlerde bulunacaklarını ve ellerinden gelen tüm çabayı göstereceklerini ifade etti. Sur ilçesindeki ihlallerin sona ermesi için de, 31 gündür süren operasyonların ve ablukanın sona erdirilmesi çağrısında bulundu.

 

‘Tek çare demokratik yol ve yöntemlerdir’

 

Cumhurbaşkanı'na seslenerek çağrıda bulunan Bilici, “Sayın Öcalan üzerindeki tecridi kaldırarak, yeniden müzakere ve diyalog kanalları açın. Şiddet derinleşiyor ve toplumun her kesimine yayılıyor. Şiddet fayda sağlamaz, bizler acı çekiyoruz. Tek çare demokratik yol ve yöntemlerdir. Ablukalar derhal kaldırılmalıdır” dedi. 

 

Uluslar arası insan hakları örgütlerine, Birleşmiş Milletler’e, Avrupa Birliği’ne, Uluslar arası af örgütüne, Türkiye’nin batısında bulunan tüm insan hakları ve hukuk kurumlarına çağrıda bulunan Bilici “Bu savaşı durdurmak için çaba gösterelim. Seyirci kalmayalım. Ölen her bir kimse, bu ülkenin yurttaşlarıdır. İnsanlığa karşı işlenen suçlara karşı duracağız… “ diye belirtti. 

 

Bilici’nin ardından İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Abdullah Zeytun, Urfa’da 2 Ağustos 1992 tarihinde, uğradığı silahlı saldırı sonucu katledilen PTT çalışanı Ramazan Şat’ın hikayesi anlattı. Zeytun, şunları söyledi: “Ramazan Şat’ın eşi Mevlüde Şat, olay ile ilgili şu beyanlarda bulundu: 

 

‘Katil Toros marka bir araca bindi’

 

‘Bir oğlumuz PKK’ ye katıldığı için, güvenlik güçleri evimize sürekli baskın yapıyorlardı. Eşimde sık sık tehdit ediliyordu. Eşim, Meslek Yüksek Okulunda Bekçi (Memur) olarak çalışmaktaydı. OHAL Bölge Valiliği, eşimi Şanlıurfa’ya sürgün etmişti. Şanlıurfa’da 2,5 ay çalıştığı sırada, PTT’den çıkarken silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdi.  Görgü tanıkları katilin, Toros marka bir araca bindiğini gördüler. E.V. adlı görgü tanığı, ertesi gün işlenen cinayet aydınlatılsın diye, savcılığa giderek ifade verir. Katilin de yakalandığını söyler. Savcı söyleneni not aldıktan sonra onlara şöyle der; 'Ramazan Şat cinayeti ile ilgili kimse gözaltında değildir'. Eşimin cenazesini Şanlıurfa’dan aldığımız sırada, orada görevli olan polisler bize, ‘Siz gavursunuz, öldürülmeyi hak etmişsiniz’ dedi. Cenazemizi Batman’a getirdik. Cenazesine katılmak isteyenlere polisler müdahale ettiler, gözaltılar oldu.’

 

Yapılan konuşmaların ardından Ramazan Şat ve tüm kayıplar anısına gerçekleştirilen 5 dakikalık oturma eyleminin ardından etkinlik sona erdi.